Bu mektup, yine yüksek mürşidine yazılmıştır. Kurb ve bud ve firak ve vaslın bilinmeyen mânâlarını arz etmektedir:
Kapınız hizmetçilerinin en aşağısı olan Ahmed, yüksek huzurunuza sunar ki çok zaman oluyor, o yüksek kapı hizmetçilerinden haber gelmedi. Gözlerimiz yoldadır. Fârisî beyt tercümesi:
Şaşmayınız! Ruhuma hayat veriyor her ân,
Haber geldikçe hep, uzakta kalan dostumdan.
Huzurunuza kavuşmak nimetine lâyık olmadığımı biliyorum. Fârisî Mısra tercümesi:
Hayvanlarınızın çanını uzaktan işitmek bana yeter!
Şaşılacak şeydir. Çok uzakta kalmaya yakınlık adını vermişler. Ayrılığın en çoğuna kavuşmak demişler. Sanki bu yakınlık ve kavuşmak kelimeleriyle uzaklığı ve ayrılığı bildirmek istemişler. Arabî beyt tercümesi:
Sevgiliye kavuşmak ele geçer mi acaba?
Yüksek dağlar ve korkunç tehlikeler var arada.
Bundan dolayı, sonsuz üzülmek ve durmadan düşünmek lâzımdır. İstenilenlerin de, sonunda isteyeni arayıcı, isteyici olması lâzımdır. Sevilenin de, seviciyi sevmekle sevici olması lâzımdır. O, dinin büyüğü “minessalevâti ekmelühâ ve minettehıyyâti efdalüha” arananların ve sevilenlerin makâmında olduğu hâlde, sevicilerden oldu. Arayanlardan oldu. Bunun için,
o Serverin hâlini bildirenler: (Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, hep üzüntülü, hep düşünceli idi) dediler. O Server “aleyhissalatü vesselâm” (Benim çektiğim sıkıntı gibi hiçbir Peygamber sıkıntı çekmemiştir) buyurdu. Sevenlerin, muhabbet yükünü taşımaları lâzımdır. Sevilmişlerin bu yükü kaldırmaları güçtür. Daha söylersek, sonu gelmez. Arabî Mısra tercümesi:
Aşk hikayesinin sonu gelmez.
Mektubu getiren Şeyhullah Bahş, biraz cezbe ve muhabbete mâliktir. Onun zorlamasıyla, yüksek kapınızın hizmetçilerine birkaç kelime yazıldı. Kendisi, yüksek hizmetinizde bulunmayı çok istiyor. Bunun için yola çıktı. Önce burada bir şeyler istedi. Fakat fakirin çekindiğini anlayınca, yalnız görüşmeye râzı oldu. Bu birkaç kelimeyi yazdırdı. Mektubu daha uzatarak saygısızlık yapmak edepsizlik olur.
Niçin kılmazsın, farz-ı sünneti?
Değil misin Muhammedin ümmeti?(Aleyhisselâm)
Anmazmısın, Cehennemi, Cenneti?
İman sâhibi kul böyle mi olur?