Bu mektup, yine Mollâ Muhammed Sıddîk’a yazılmıştır. Vazifeyi geciktirmenin zararlı olduğu bildirilmektedir:
Hak teâlâ, kendine yaklaştıran derecelerde ölçüsüz yükselmenizi ihsan eylesin! Bizi seven kardeşim! Vakit, keskin bir kılınç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar. Doğru düşünen akıl, (Akl-ı muad) dır. (Akl-ı meaş) değildir. Daha ne yazayım? Vesselâm.
[Akl-ı Meaş: Yemek, içmek, evlenmek, helâl, haram demeden kazanmak ve eğlenmek gibi hep bedenin rahatını ve nefsin menfaatini düşünüp, âhireti düşünmeyen akıldır; akl-ı me‘âdın zıddıdır.
Akl-ı Muad: Ebedî rahata kavuşmak, Cennet’te ebedî kalmak ve Cehennem azâbından kurtulmak için hâlini ıslâh etmeyi, düzeltmeyi düşünen, uzak görüşlü, dünyaya değil, âhirete değer veren akıldır.]
Önceki Mektup –> 133. Mektup
Sonraki Mektup –> 135. Mektup