Bu mektup, Mevlânâ Yar Muhammed Kadîm-i Bedâhşi’ye “rahmetullâhi aleyh” yazılmıştır. Mevlânâ’nın bir sözünü açıklamakta ve insanları kemâle getirmek ve irşad etmek için lazım olan şartları bildirmektedir:
Kıymetli kardeşim Mevlânâ Yar Muhammed Kadîmin güzel mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. Hak teâlâ, sizi yüksek derecelerin en üstüne ve herkesi yükseltmeye ve irşad etmeye kavuştursun. Seçmiş olduğu Peygamberi ve Onun yüksek Ali hürmetine duamızı kabul buyursun “Aleyhi ve aleyhimüssalâtü vesselâm”!
Sual: Mevlânâ “aleyhirrahme” hazretleri, (kucağımda olan nazlı Hak teâlâ idi) demiştir. Böyle söylemek câiz midir?
Cevap: Bu yolun yolcuları böyle şeyler çok söylemiştir. Bir sâlik, (Tecellî-i Suri) ye kavuşunca, tecellî eden sûreti, görünüşü, Hak teâlâ sanıyor. Büyük âlim İmâm-ı Rabbânî Hâce Yusuf-i Hemedâni hazretleri, (Bu görünenler, hep hayaldir. Bu hayallerle, tarîkatin çocuklarını yetiştirirler) buyurmuştur. Biz de böyle söyleriz.
Tasavvufu öğretmek için, size izin verilmişti. Bunun üzerine, faydalı birkaç şey yazıyorum. Can kulağı ile dinleyin! Davranışlarınızı buna göre ayarlayın: Tasavvufu öğrenmek için bir talip yanınıza gelince, çok düşününüz! Bu yoldan size istidrâc yapılabileceğini, yıkılabileceğinizi göz önüne getiriniz! Hele talebe gelince, içinizde bir sevinç, bir rahatlık duyarsanız Allahü teâlâya yalvarınız! Ona sığınınız! Çok istihâre yaparak, ona tarîkati öğretmek uygun olacağını ve istidrâc ve yıkılmak olmadığını iyice anladıktan sonra öğretiniz. Çünkü, Allahü teâlânın kullarına iş vermek ve onlarla uğraşarak kendi vaktini elden çıkarmak, Ondan izinsiz câiz değildir. İbrahim sûresinin birinci âyetinde meâlen, (Rablerinin izini ile insanları karanlıklardan çıkarıp nura kavuşturmaklığın için) buyruldu. Büyüklerden biri ölmüştü. Şöyle bir ses işitti: (Sen benim dinimde kullarıma karşı zırh giymiştin öyle mi?). [Yani benim dinim üzerinde, kullarıma, hiç çekinmeden söylüyor, emrediyordun denildi.] (Evet) cevabını verdi. (Kullarımı niçin bana bırakmadın? Gönlünü niçin bana vermedin?) buyruldu. Size ve başkalarına verilen izin, şartlara bağlıdır. Allahü teâlânın râzı olduğunu anlamadan, iş yapmamak birinci şarttır. Şartsız, bağlantısız izin verme zamanı daha gelmemiştir. O zaman gelinceye kadar, şartları yerine getirmeyi iyi gözetiniz! Haberleşmemiz lâzımdır. Mire de böylece yazmıştım. Ondan da bilgi alınız! O zamanın gelmesi için ve şartların sıkıntısından kurtulmanız için çalışınız! Vesselâm.