Bu mektup, Mollâ Tâhir-i Lahori’ye yazılmıştır. Yol göstermek makâmına lazım olan vaaz ve nasihatları bildirmektedir:
Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! Kıymetli mektubunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Oradaki kardeşlerimizin zevklerini ve lezzet aldıklarını yazıyorsunuz. Çok sevindik. Kardeşim! Hak teâlânın size ihsan ettiği bu makâm için çok şükrediniz! Halkı kendinizden soğutacak bir şey yapmamak için çok dikkat ediniz! Yoksa, büyük günaha girersiniz. İnsanları kendinden kaçırmak, melamilik yoludur ki emr-i mâ’rûf ile ilişkileri yoktur. Hatta, melamilik, bu makâmın tam tersidir. Bu iki makâmı birbiri ile sakın karıştırmayınız! Bu makâmda iken melamilik yapmak istemeyiniz. Zulüm etmiş olursunuz. Talebe yanında, temiz, iyi giyinmiş olunuz. Onlara çok sokulmayın, aralarına karışmayınız! Kendinizi küçültmüş olursunuz. Sizden istifade edemezler. Her sözünüzün, her işinizin İslamiyete uygun olmasına çok dikkat ediniz! Elden geldiği kadar ruhsatlardan sakınınız! Ruhsatları yapmak, hem bu yolumuza uygun değildir. Hem de, sünnet-i seniyeye yapışalım demeye yakışmaz. Büyüklerden biri, “Ariflerin gösteriş yapması, avâmin ihlasından daha iyidir” buyurdu. Çünkü, ariflerin iyi işlerini göstermeleri, talebeyi Allahü teâlâya çekmek ve onlara öğretmek içindir. Bunun için, avâmın halis, Allah için olan işlerinden daha faydalı ve daha sevap olur. Talebe, ariflerin işlerini göre göre öğrenirler ve yaparlar. Arifler “rahmetullâhi aleyhim” amellerini, ibâdetlerini onlara göstermezlerse, öğrenemezler. Demek ki arifler talebeye göstermek ve öğretmek niyeti ile yaptıkları için, bu gösterişleri, Allah rızası için olmaktadır. Yani ihlas olmaktadır. Hatta, ihlastan daha iyi olmaktadır. Çünkü ihlasın faydası, kendinedir. Bu sözümüz yanlış anlaşılmasın. Ariflerin her işlerinin, her ibâdetlerinin talebeye gösteriş olmak için yapıldığı, ibâdet etmek, kendilerine lazım değildir sanılmasın! Allahü teâlâ korusun! Böyle düşünmek zındıklık olur. İlhad, yani doğru yoldan ayrılmak olur. Arifler de talebe gibi, ibâdet yapacaktır. Hiçbir kimse ibâdet yapmaktan kurtulamaz. Böyle olmakla beraber, ariflerin ibâdetlerinden talebenin faydalanması de düşünülür. Bunun için, siz de, sözlerinize ve işlerinize çok dikkat ediniz! Çünkü, bu zamanda çok kimse, tasavvuf yoluna girmek istiyor. Bu makâma yakışmayan bir şey yapmaktan çok sakınınız! Câhillerin, büyüklere dil uzatmalarına sebep olmayınız! Her işinizin İslamiyete uygun olması için, Allahü teâlâya yalvarınız!
Başka yolların büyüklerinin nisbetleri hâsıl olduğunu yazıyorsunuz. Bunun neden olduğunu, size uzun anlatmıştım. Bunlardan başka şeyler olduğunu sanmayınız! Sonra iyi olmaz. Daha yazmaya lüzum yok. Vesselâm.
Bir önceki mektup –> 226. mektup
Bir sonraki mektup –> 228. mektup