Bu mektup, yüksek, nakib Seyyid şeyh Ferid’e “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmıştır. Birkaç faydalı bilgi verilmektedir:
Allahü teâlâ, bizi ve sizi, yüksek ceddinizin yolunda bulundursun “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalüha ve minetteslimati ekmelühâ”! Hâce Ciyun’un nikah yemeği günlerinde, mübarek Dehli şehrine gelmiştim. Yüksek hizmetinizde bulunmayı da düşündüm. O gün, yola çıkılacağını işittik. Elde olmayarak, bu düşüncemize kavuşamadık. Derme çatma birkaç kelime ile başınızı ağrıtıyorum. Yanınızda olsak da, uzakta bulunsak da, bütün gücümüzle selametinize, yüksek varlığınıza yakışmayan her şeyden uzak kalmanıza duacıyız. Size karşı olan iyi düşüncelerimiz kapladığı zaman, öyle oluyor ki yüksek meclisinize geleyim, temiz kapınızda bekleyerek, size lâyık olmayan bir şeyi içeri bırakmıyayım. Uygunsuz kimseleri, kıymetli sohbetinize yaklaştırmıyayım diyorum. Bununla beraber, her istenilen şeye kavuşulamayacağını da bilmekteyim. Boynumu bükerek, arkadan acizane duâ etmekteyim. Cenâb-ı Hak, belki kabul buyurur. Hâce Ubeydullah-i Ahrâr “kuddise sirruh” hazretleri, Hak teâlânın kendisine vermiş olduğu büyüklükle buyurdu ki (Bir kimse, öyle büyük olsa ki Onun yıkılması ile bütün âlem yıkılmış olsun. Böyle olmayı istemek her ne kadar küfür olur ise de, ne yapalım ki hiçbirimizin elimizde olmayarak, beni böyle büyük yapmışlardır). Bugün böyle bir büyüklük ve genişlik, hemen hemen, sizin yüksek varlığınızda bulunmaktadır. Çünkü sizin iyi, rahat olmanız, herkesin rahat olması demektir. Aksi de böyledir. Bunun için insanların sizin iyiliğinize duâ etmeleri, yağmur duâsı etmek gibi, herkese iyilik istemektir. Fakat çok yazık oldu ki o büyüklük ve yükseklik, şimdi haşhaş tanesi ve parmak yeri kadar kaldı. Bu haşhaş tanesi, dostların ve duacıların gönlünde büyük bir üzüntü olmaktadır. Lütfediniz! Bunların üzüntülerini gideriniz! Bu duacınız, çok zamandan beri, böyle şeyler yazmamıştım. Çok gelmesinden, usanç vermesinden çekinmiştim. Fârisî beyt tercümesi:
Nazlı yarim, esen havadan incinir,
gül gibi, sabah rüzgarından incinir.
Fakat, üzmemek için susmak, sevmeye yakışmaz. Fârisî beyt tercümesi:
Hafız, senin vazifen, yalnız bir duâ ,
duyar mı, hiç duymaz mı düşünme asla!
Çok zaman olur ki Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere “harese-hümallahü anil-afat” şehirlerini ziyaret etmek istiyorum. Dehli yolculuğumuzun sebebi de, bu istek olmuştu. Bu isteğimizin yerine gelebilmesi, sizin uygun bulmanıza ve rızanızı almamıza bağlı olduğundan, Dehli’den yola çıkmanız, bu ziyaret arzumuzu da geriye bıraktı. İyilik, fayda, Allahü teâlânın yarattığındadır. Vesselâm.
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben hâlime,
titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbâlime!