Bu mektup, Mîr Muhammed Numan’a “kuddise sirruh” yazılmıştır. Aradığı makâma kavuştuğu ve kemâl ve tekmil mertebeleri ve zaman zaman olan gevşekliğin sebebi bildirilmektedir:
Bismillahirrahmanirrahim. Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun. Peygamberlerin efendisine ve Onun temiz Alinin ve Ashâbının hepsine salât ve selâm olsun! Arka arkaya gelen kıymetli mektuplarınız bizleri çok sevindirdi. Oraya giden bulunmadığı için, her birine ayrı ayrı cevap gönderilemedi. Afvınızı dilerim. Mîr Davud ile gönderdiğiniz mektup geldikten sonra, bir sabah namazından sonra kardeşlerimizin arasında oturmuştum. İsteyerek veya istemeyerek sizi düşündüm. Eskiden kalanlardan görülebilenlerin de yok olması için ve his olunan karanlıkların ve bulanıklıkların giderilmesi için çalıştım. Hilal şeklindeki kemâliniz, tam bedr haline geldi. Hidayet güneşinde bulunanların hepsi bu tam ay üzerinde göründü. Öyle oldu ki aranılan ve umulan kemâllerden, verilmedik hiçbiri kalmadı. Kabın alabildiği kadar dolduruldu. Bundan sonra, yavaş yavaş daha da alır. Bu halin Âlem-i misâldeki görüntüsü, uzun zaman karşımda kaldı. Böylece, doğruluğu iyice anlaşıldı. Bundan dolayı Allahü teâlâya hamd olsun! Bu nimete kavuşacağınızı, daha önce gördüğünüz bir rüya haber vermişti. Bu kavuşmayı çok istiyordunuz. Allahü teâlâya hamd olsun ve şükür olsun ki size karşı olan borcumu tamam ödemiş oldum. Sözümü yerine getirmiş oldum. Bu kemâle uygun olarak, taliplere çok faydalı olacağınızı ve oralarda, çöllerde bulunanların bile mübarek varlığınızla nurlanacaklarını ümit ederim.
Arasıra çalışmanızda gevşeklik olduğunu yazıyorsunuz. Aşırı kabz halinin buna sebep olduğu görünüyor. Sizin kabz haliniz, çok ve uzun sürdüğü için bundan hâsıl olan durgunluk da uzun sürmektedir. Bununla beraber, ibâdetleri yapmak ve vazifeleri yerine getirmek için kendinizi zorlayınız!
Bu sene, yüksek bilgiler ve kıymetli mârifetler ihsan edildi. Bunları bildiren iki müsvetteyi kardeşimiz Mevlânâ Muhammed Emin götürdü. Orada, Hacemiz hazretlerinin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” (Rubaıyat) larından birkaçının açıklaması vardır. O rubaileri Firuzabattaki kardeşlerimiz okurken yazmıştım. Rubaileri açıklarken vahdet-i vücûd bilgileri de yazıldı. Âlimlerin sözleri ile Sufiyenin vahdet-i vücûd sözleri birbirlerine uygun getirildi. İki tarafın ayrılığı yalnız sözde bırakıldı. Müsvettelerden ikincisi, kıymetli oğlum Muhammed Sâdıka yazılan bir mektuptur. Çok uzun ve geniş yazılmıştır. Bu bilgilerin derecelerinin yüksekliği okunduğu zaman anlaşılır. Bir yerinde şüpheye düşerseniz sorunuz!