Bu mektup, mirza Hüsameddin Ahmed hazretlerine yazılmıştır. Allahü teâlânın varlığını gösteren, yine kendisi olduğu bildirilmektedir:
Allahü teâlâyı delilsiz, vesilesiz olarak tanıdım. Daha doğrusu, delilleri, Allahü teâlâ vasıtası ile tanıdım. Çünkü, her şeyin delili, her şeyin varlığını gösteren Onun varlığıdır. Onu gösteren bir şey yoktur. Çünkü delil olanın, gösterenin, gösterilenden daha çok meydanda olması lâzımdır. Ondan daha açıkta ne vardır? Çünkü her şey, Onunla meydandadır. Her şeyin varlığı Ondandır. O, kendini de, her şeyi de göstermektedir. Bunun içindir ki Rabbimi, Rabbim vasıtası ile tanıdım ve her şeyi Onunla tanıdım deriz. Böyle olduğu münazara ilmindeki (Limmi) üsûlü ile anlaşılmaktadır. Âlimlerin çoğuna göre (İnni) delili ile anlaşılır. [(Limmi), Limmeli yani (Niçinli) demektir. Niçin sorularını cevaplandırmak lazım olur. İnni, inneli yani (Elbetteli) demektir.] Belli olduğu için, niçin demeye lüzum yoktur. Delilin Limmi veya inni olması görüş ayrılığındandır. Doğrusu ise, burada delil aramanın yeri yoktur. Çünkü, Allahü teâlânın varlığı meydandadır. Meydanda olmasında hiç şüphe yoktur. Her şeyden daha açıktır. Ancak, kalbi hasta, gözünde perde olan anormal kimse göremez. Her şey, açıktaki beş duygumuz ile anlaşılır. Hepsinin varlığı, Allahü teâlâdandır. Böyle olduğunu anlamayanların çoğu, hasta kimselerdir. Onların hasta olması, böyle olmasına zarar vermez. Size ve doğru yolda olanların ve Muhammed aleyhisselâmın izinde gidenlerin hepsine selam olsun “aleyhi ve alâ Âlihissalatü vesselâm”!