Bu mektup, şeyh Bediuddin “rahmetullâhi aleyh” hazretlerine yazılmıştır. Suallerine cevaptır:
Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği iyi kullarına selam olsun! Kıymetli kardeşimin güzel mektubu geldi. Bizi çok sevindirdi. Sorularınız anlaşıldı. Hazret-i Nuh ile hazret-i İbrahimin (Mebde-i taayyün) leri, ilim sıfatıdır “salavâtüllahi teâlâ ve teslimatühü sübhânehü alâ nebiyyinâ ve aleyhima”. Muhammed aleyhisselâmın mebde-i taayyünü de, yine bu sıfattır. Birçok bakımlardan, birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Çünkü bu sıfatın bir yüzü âlime karşı, öteki yüzü ise, bilinen şeye karşıdır. Birinci bakımdan vahdete uygundur. İkinci bakımdan kesrete uygundur. Bu sıfat da, toplu ve dağınık olur. Her biri, başka bakımlardan, bir büyüğün mebde-i taayyünü olmuştur.
Nübüvvet ve velâyet yüklerini taşımak için olan, başka suallerinizin cevabı, Hâce Muhammed Eşref’e gönderilen mektupta uzun yazılmıştır. Bir daha yazmıyorum. Oradan arayınız! Kutub, gavs ve halife arasındaki farkları soruyorsunuz. Cevabını yazmak istedim. Fakat izin olmadı. Başka zamana bırakıldı. Vesselâm.