Bu mektup, Seyyid Mîr Muhammed Numan’a “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” yazılmıştır. Silsile-i aliyye-i Sıddîkiye’ye bağlanmaya şükretmekte, bu yolu övmektedir:
Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçtiği kullarına selam olsun! Bu büyük nimetin şükrü hangi dil ile yapılır? Allahü teâlâ, biz fakirleri, imanımızı, îtikadımızı Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerinin “şekkerallahü teâlâ sa’yehüm” bildirdiklerine göre düzelttikten sonra, Sıddîktan gelen yola sülûk etmekle şereflendirdi. Bizleri, o büyüklerin mensubları yaptı. Bu fakire göre, bu yolda bir adım ilerlemek, başka yollarda yedi adım ilerlemekten daha faydalıdır. Peygamberlere uyarak ve vâris olarak, onların kemâlâtına kavuşturan yol ancak bu yüksek tariktir. Başka yollar, velâyetin kemâlâtının sonuna ulaştırır. Oradan Peygamberlik kemâlâtına kavuşturan yol açılmamıştır. Bunun içindir ki bu fakir kitaplarımda ve mektuplarımda, bu büyüklerin yolunun, Ashâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” yolu olduğunu yazdım. Ashâb-ı kirâm veraset yolu ile Peygamberlik kemâlâtından çok şeylere kavuştukları gibi, bu yolun sonuna varanlar da, onlara uydukları için, o kemâlattan çok şeylere kavuşurlar. Bu yolun başında ve ortasında olanlar, sonunda bulunanları çok sevdikleri için, (Kişi, sevdiği ile beraber olur) hadis-i şerifindeki müjdeye kavuşurlar. [Bu hadis-i şerifi, Abdullah ibni Mesuttan “radıyallahü teâlâ anh” (Buhârî) ve (Müslim) bildirmektedir. (Künûzü’d-dekaık) da da yazılıdır.] Bu yola girip de, bir şeye kavuşamayan ve zarar eden kimse, bu yolun edeplerini gözetmeyen ve yenilikler, reform yapan ve edeplere uymayıp, rüyalarına, hulyalarına uyan kimsedir. Bu kimsenin yoldan çıkmasında, felakete sürüklenmesinde, yolun günahı nedir? O, rüyalarının, hulyalarının yolunda gitmektedir. Türkistan yoluna dönmüştür. Kâbe yolundan sapmıştır. Elbette hacı olamaz. Fârisî beyt tercümesi:
Korkarım ki ey câhil, Kâ’be’ye varamazsın!
Kâbe’yi sayıklama, Türkistan yolundasın!
Oradaki sevdiklerimizin ve bu tarika girenlerin toplandıkları ve çalıştıkları bir sırada sizin oradan ayrılmanızı iyi görmüyorum. Bundan önce bize gelmenizi işaret etmiş idi isem de, bu yolculuğunuz şartlara bağlı idi. Şimdi de bu şartları gözetmelisiniz! Birkaç istihâre yaparak kalbinizde rahatlık, genişlik olduğunu iyi anladıktan sonra ve yerinize birini oturtarak oradaki çalışmaların sarsılmayacağı temin edildikten sonra, buraya gelmeniz doğru olabilir. Bu şartlar yapılmazsa, oradaki çalışmaları bozmayınız! Taliplerin topluluğunu gevşetmeyiniz! Daha çok yazmıyorum. Vesselâm.