Bu mektup, yine büyük mürşidine yazılmıştır. Sevdiklerinin belli bir makamda kaldıklarını, birkaçının bu makamı geçtiklerini ve tecellî-i Zâtî makamlarına kavuştuklarını bildirmektedir:
Yüksek makamınıza sunulur ki buradaki sevdiklerimiz ve oradaki sevdiklerimizden her biri, bir makamda kalmışlardır. Onları bu makamlardan kurtarıp çıkarmak güç oluyor. O makamlara yakışan bir kuvveti kendimde bulamıyorum. Yüksek teveccüh ve merhametleriniz ile Hak teâlâ ilerletiyor. Bu alçağın yakınlarından biri bu makamdan kurtulup geçti. Allahü teâlânın zâtının tecellîleri başladı. Çok güzel bir haldedir. Ayağı, bu aşağı kölenizin ayağı üzerindedir. Başkalarının da ilerlemelerini umuyorum. Oradaki sevdiklerimizden birkaçının yaratılışı mukarreblere uygun değildir. Bunların hâli, ebrârın yoluna uygundur. Halleri böyle iken, elde ettikleri yakîn de büyük nimettir. Bu yolda olmalarına emrolunmaları uygundur. Fârisî Mısra tercümesi:
Herkesi bir iş için yaratmışlardır.
Bunların isimlerini açıklamayacağım. Çünkü, yüksek varlığınıza gizli değildirler. Çok yazarak saygısızlık etmekten çekiniyorum. Bu kağıdı doldurduğum gün, Mîr Seyyid Şâh Hüseyin, çalışırken şöyle gördüğünü söyledi: (Büyük bir kapı önüne gelmişim. Bu kapı, hayret, şaşkınlık kapısıdır dediler. İçeri baktım, o yüksek Zâtı ve seni gördüm. Ben de gireyim diye çok uğraştım ise de, ayaklarımı kaldıramadım.)
Önceki Mektub –> 2. Mektub
Sonraki Mektub –> 4. Mektub