Bu mektup, yine Mirza Bediuzzaman’a “rahmetullâhi aleyh” yazılmıştır. Mahlukların en üstününe uymayı, önce îtikadı düzeltmeyi, sonra fıkıh bilgilerini öğrenmeyi bildirmektedir:
Allahü teâlâ, size selamet ve âfiyet versin! Dünya ve ahiret saadetlerine kavuşmak için, dünya ve ahiretin efendisine “aleyhi ve alâ Âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymak lâzımdır. Ona uymak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak, önce îtikadı düzeltmek lâzımdır. Bundan sonra, o büyüklerin Kurân-ı Kerîmden ve hadis-i şeriflerden anlayıp bildirdikleri helal, haram, farz, vâcib, sünnet, mendub, mubah ve müştebeh [şüpheli] bilgilerini öğrenmek ve bütün işlerini bunlara uygun olarak yapmak lâzımdır. Bu iki îtikat ve amel kanadları elde edildikten sonra, eğer ezelde mesut olmuş ise, mukaddes âleme uçmak nasip olur. Bu iki kanat olmadan yükselmek olamaz. Bu alçak dünya, arkasından koşmaya değmez. Bunun, malının, mevkiinin değeri yoktur ki özenilsin. Değerli, kıymetli şeyleri aramalıdır. Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yarattığı, gönderdiği için, kendisine kavuşturan sebebi, o vesileyi Ondan istemelidir. Fârisî Mısra tercümesi:
İş budur, bundan başkası hiçtir.
Bu fakirlere “rahmetullâhi aleyhim ecma’în” yakınlık göstererek yardım istiyorsunuz. Size müjdeler olsun! Sağlam olarak ve kazanarak geri dönersiniz. Fakat, bir şartı gözetmek lâzımdır. O da, kalbi yalnız bir yere bağlamaktır. Kalbi birkaç yere bağlamak, insanı harab eder. (Bir yerde olan, her yere kavuşur. Her yere dağılan hiçbir yer bulamaz) sözü meşhurdur. Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın nurlu caddesinde bulundursun. Doğru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâmın izinde bulunanlara selam olsun!