Bu mektup şeyh Abdullah’a yazılmıştır. Kurân-ı Kerîmin ayetlerini felsefecilerin anladıklarına göre tefsir ve te’vil etmek câiz olmadığını bildirmektedir:
Allahü teâlâ size selamet versin ve belalardan korusun! (Tebsir-ür-Rahmân) adındaki kitabı göndermişsiniz. Bazı yerlerini okudum. Geri gönderiyorum. [(Tebsir-ür-Rahmân ve Teysir-ül-menan) tefsir kitabıdır. Hanbeli âlimlerinden Zeyn-üd-din Ali bin Ahmed Ermevi yazmıştır. 710 senesinde vefât etmiştir.]
Kıymetli kardeşim! Bu kitabı yazanın, eski yunan felsefecilerinin yoluna oldukça kaymış olduğu anlaşılıyor. Hemen hemen, onları Peygamberlerle bir derecede tutacak “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”. Hûd sûresindeki bir âyet-i kerimeye verdiği mânâ gözüme ilişti. Bu âyete, Peygamberlerin haline uymıyarak eski yunan felsefecileri gibi mânâ vermektedir. Peygamberlerin sözü ile felsefecilerin sözünü bir değerde tutmakta, (Onlar için ahirette yoktur) âyet-i kerimesine (Peygamberlerin ve felsefecilerin söz birliği ile) ve (Ancak ateş ile azap) âyet-i kerimesine, (his ederek yahut akli, nazarî olarak ……) demektedir. Peygamberlerin “aleyhimüssalavâtü vettehiyyat” söz birliği bulunan yerde, eski yunan felsefecilerinin söz birliğinin ne kıymeti vardır? Ahiretteki azâbı bildiren ve hele Peygamberlerin sözlerine uymayan sözlerinin ne ehemmiyeti olur. Onun bildirdiği gibi felsefeciler, Cehennem azabının akli, nazarî olduğunu söylüyor. Bu sözleri, cesedin azâbı his edeceğine inanmadıklarını göstermektedir. Halbuki Peygamberler, azâbın hissedileceğini söz birliği ile bildirmişlerdir. Bu kitap, başka yerlerinde de, Kurân-ı Kerîmin ayetlerini, felsefecilerin bildirdikleri gibi yazmaktadır. Peygamberlerin yolunda olanlara uymayan yazılarından dolayı bu kitap, gizli hatta apaçık zararları taşımaktadır. Bunu size bildirmeyi lüzumlu gördüğüm için, birkaç kelime ile başınızı ağrıttım. Selam ederim.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız