¥ Li ilafi okumak, korkulu yerlerde ve düşman istila ettiği zamanlarda, emniyet ve refah için tecrübe edilmiştir. En az hergün ve gecede 11 kere okuyalar. 2/69. (2. cilt 69. mektup)
¥ Kıymetli elbise giymekte, ibadet ve namazı eda etmek için ziynetlenme niyeti olmalıdır. Ayet-i kerimede, mealen; “Her namazı kılarken, süslü, temiz, sevilen elbiselerinizi giyiniz.” [Her mescitte ziynetli elbiselerinizi alınız], varid olmuştur. Güzel elbiseden maksat, insanlara gösteriş için değildir, ki bu yasaktır. 3/16.
¥ Lezzet ve tatlılık Cezbenin başlangıcıdır.
¥ Leziz lokmaları sevmek ve güzel elbiselere düşkün olmak gerekmez [uygun değildir]. Bunların neticesi pişmanlık ve hasırettir. 1/226.
¥ Lisanımızdan sadır olan kelam-ı Kuran [okuduğumuz, ağzımızın hareketi ile çıkan ses] kelam-ı ilahi değildir. İnkar eden kafir olmaz. 3/119.
¥ Leşker-i dua [dua ordusu], leşker-i gazadan [gaza ordusundan] kuvvetlidir. 3/46.
¥ Letaif-i aşere [10 latife]. 2/21.
¥ 5 latifenin asılları, alem-i kebirde olup, bu alem-i kebirin bu 5 latifesinin aslı da, Allahü tealanın isimlerinin zılleridir. Bu zıl dairesi, Enbiya ve meleklerden başka mahlukatın teayyünatının başlangıcıdır. 1/260.
¥ Letaif-i aşereden [10 latifeden] herbirinin hem sureti, hem hakikati vardır. 2/93.
¥ Alem-i emrin 5 latifesinin her biri, bir emre mahsus ve bir kemale mensubdur. 3/10.
¥ Sır, hafi ve ahfa latifelerinin bağlantıları, sıfatın üstünde olup, zat dairesine dahildir. 1/196.
¥ Alem-i emir latifelerinin sonu ile imkan (mümkünat) dairesi tamam olur. 1/260.
¥ Yedi latifeden her birinin kat’ edilmesinde, gerek zulmani, gerek nurani, bin perde aşılır. 1/58.
¥ Alem-i emir latifeleri, her ne kadar yukarıya ilerlerse, alem-i halk ile o kadar alakası kesilir. Ve o münasebetsizlik, alem-i halkın çok inişine sebeptir. Ve alem-i halk ne kadar inerse, salike zevk, tatlılık çok olup, kendi ayıp ve kusurlarını idrak etmek çok olur. Bu sebeptendir ki, arif, frenk kafirini kendinden iyi bilir. 1/222.
¥ Latifelerden, fena ve beka ile hakikatlenen ancak nefs latifesidir. 3/52.
¥ 10 latifeden toprak unsuru, yükselme derecelerinde cümleden yukarı çıkıp ve iniş derecelerinde cümleden [hepsinden] daha aşağı iner. 2/12.
¥ 10 latifeden, alem-i emir latifeleri ve nefs; fena ile müşerref olurlar [şereflenirler]. 4 unsurun muhalefetleri devam eder. 1/260.
¥ Kalp latifesinin izafi sıfatlara, ruh latifesinin hakiki sıfatlara bağlantısı vardır. 1/34.
¥ Ahfa latifesi, gerçi latifelerin en latifidir. Ama, mümkünat dairesine dahil ve yaratılmışlık damgası ile damgalanmış ve hastalıklıdır. Salik, imkan dairesinden dışarıya ayak basınca ve vücub mertebesinde seyr buyurup, vücubun zıllerinden onun aslına ulaşınca, şan ve sıfat bağından kurtulunca, çaresiz mümkün onun nazarında hakir ve itibarsız ve onun en güzel ve en latifi dahi alçaklık ve cimrilikte beraber müşahede edip [görüp] ve nefsle ahfayı bu makamda birbirine karıştırır. 1/212.
¥ Lanet etmek, ibadet değildir. 2/96.
¥ “Kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun.” Hadis-i şerif. 1/313.
¥ Lokman Hakim, oğluna, ey oğul! Tövbeyi yarına geciktirme. Zira, ölüm ansızın gelir, buyurdu. 2/66.
¥ Lokmada ihtiyat lazımdır. İslamiyetin helal ve haramına riayet etmek lazım. 2/69
¥ Kadına ve zekerine dokununca, şafiide abdesti yeniden almalıdır. 1/286.
¥ “Bir kimseye deli denilmedikçe, imanı tamam olmaz.” 1/213.
¥ “Sen olmasaydın, sen olmasaydın, gökleri yaratmazdım” hadis-i kudsisi, Hatem-ür-Rüsül “sallallahü aleyhi ve sellem”in şanında vaki olmuştur ki, hub [sevgi] olmasaydı, yaratılış açığa çıkmaz ve alem devamlı yoklukta kalırdı. 3/121.
¥ “Allahü teala ile öyle vakitlerim olur ki, o anda hiçbir melek ve hiçbir Peygamber bana yaklaşamaz [aramıza giremez]” hadis-i şerifindeki nadır vakit namazdır. 1/293. [Müjdeci Mektuplar: 547.]
¥ “Onun gibi hiçbir şey yoktur” ayet-i kerimesinin farisi tercümesi biçun ve biçugunedir ki [nasıl olduğu bilinemez ve nasıldır denilemez], ilim, şuhud ve marifet Ona yol bulamaz demektir. 1/38. [Müjdeci Mektuplar: 41.]
¥ Gecenin yarısı veya üçte birini ki, gece yarısından gecenin altıda birine kadardır. İbadete ayıralar. 3/101.
¥ Öğünülecek [kıymetli] elbisenin kullanılması, tam fena ile müşerref olmuş salikte, batının ameline mani değildir. Fakat, devamlı huzura kavuşmamış olan salikte, mani olabilir. Fakat, mutlaka mani olur demek mümkün değildir. 5/106.
¥ Resulullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” elbisesi, çok çeşitli idi. Güzel (süslü) elbise dahi giyer idi. Ve yünden elbise dahi kullanır idi. Giyimde zorlama, adet-i şerifleri değil idi. Hazır olanı kabul buyururdu. 5/51.
¥ Al-i İmran suresinin 186.ci ayeti (Le tüble vünne fi……..) ile başlıyor. (Burada, siz imtihan edilirsiniz. Emvaliniz [mallar] noksan olur ve nefsleriniz [canlarınız] gider. Ve kendilerine sizlerden evvel kitap gelenlerden ve müşriklerden, çok eziyet verici sözler işitirsiniz. Sabrederseniz ve kendinizi haramdan korursanız, muhakkak biliniz ki bu ikisi, imanın alametidir) buyuruyor. 5/42.
¥ Dünyevi nimetlerin ve lezzetlerin ilacı, ahkam-ı İslamiyenin yerine getirilmesine ve ilahi emir ve yasaklara tabi olmaya bağlıdır. 4/49.
¥ Kavuşma lezzeti [Allahü tealaya], Cennet nimetlerinin lezzetlerinden daha çoktur. Ve kavuşmamanın elemleri, Cehennem azabından daha şiddetlidir. 4/211.
¥ Dilin salih olması, din ve dünyanın islahını ihtiva etmektedir. [Dili islah olmuş ise, din ve dünyası ıslah olur.] 6/67.
¥ Alem-i emir latifelerinin başlangıcı kalptendir. Ve kalbin üstü ruh, ruhun üstü sır, sırrın üstü hafi, hafinin üstü ahfadır. Kalp, alem-i halk ile alem-i emir arasında geçittir. 6/5.
¥ Beş latifenin her biri alemdir ki, alem-i halktan kat kat fazladırlar. Salik bu beş latifeyi geçip, fena ile hakikatlenir [fenaya kavuşur]. Sonra ilahi kemalata başlar ki, beka makamıdır. 5/134.
¥ Alem-i emir latifelerinin zuhur mahalli, Arşın üstüdür ki, mekansızlık ile sıfatlanmiştir. Alem-i emrin mekansız olması, alem-i halka nisbetledir. Biçun-i hakiki cellet azemetühuya [Allahü tealaya] nisbet ile nasıl olduğu bilinir. [Çün’dür.] 5/126.
¥ Alem-i halk latifeleri, alem-i emrin latifelerinin asıllarıdır. 6/4.
¥ Alem-i emrin 5 latifesi yükselerek, asıllarına ki, Arşın üstündedir, katılır [kavuşur]lar. Ve o makamdan Allahü tealanın sıfat ve isimlerinin zılleri ki, onların aslıdır, yükselirler ki, vilayet-i sugra ile tabir ederler. Evliyanın vilayetidir. Ve oradan isim ve sıfatların asıllarının dairesi ki, vilayet-i kübraya bağlanır. Ve vilayet-i Enbiyadır. Oraya kavuşur ki, yükselmenin nihayetidir. Bunun daha yukarısına alem-i emir için yükselmek yoktur. Nefs-i mutmainne ve toprak unsuru için vardır. 6/128.
¥ Sır, hafi ve ahfa latifesinin makamı, göğsün ortasıdır. 5/113.
¥ Alem-i emir latifelerinin yakınlığı, aslından ve yaratılışındandır. [Hılkat ve cibilliyetinden.] Alem-i halkın latifelerinin yakınlığı ise, olgunluk kazandıktan sonradır. 6/225.
¥ Alem-i emir latifeleri, kalp, ruh, sır, hafi ve ahfadır ki, bunlar insan denilen küçük alemin parçalarıdır. Onların aslı alem-i kebirdedir. O beşlinin hallerinin açığa çıkması, arşın üzerindedir ki, mekansızlık ile vasflanmiştir. 6/73.
¥ Letaif-i sitte dahi anasır-ı erbea gibi [6 latife dahi, 4 unsur gibi] başka başka hakikatin sahibidir. 4/224.
¥ Latifelerin her birinden Allahü tealaya kavuşturan yol vardır. 6/5.
¥ Alem-i emrin 5 latifesinin fenaları, herbirinin aslına kavuşarak, onda yok olmasına bağlıdır. 5/84.
¥ 10 latifenin herbiri ile muamele [iş] başkadır. Her birinin vilayeti, seyr ve sülukü başkadır. Ruh ile nefs birdir [aynı şeydir diyenler], işin hakikatini anlayamamışlardır [bilmiyorlar]. 5/137.
¥ Alem-i emrin 5 latifesi, küçük alem olan insanın parçalarıdır. Onların asılları, alem-i kebirdedir ki, insandan gayri olan yüksek ve alçak şeylerdir Ve o aslların açığa çıkması, Arşın üstündedir ki, mekansızlıktan hisse almıştır. O latifelere, bu mülevves [çirkin] bedene aşk ve bağlanma vermişlerdir. [Latifeler bedene bağlanmış]. Bu sebepten o nurani latifeleri, bu zulmani şekil ve suret ile hususi bir alaka ile bağlamışlardır [bir yapmışlar, toplamışlardır]. Aynı şekilde o latifelerden herbirinin insanın cesedinde muayyen bir mekanı ve başka bir yuvası vardır. Ve en yüksek makamdan en aşağı makama [yere] inmiştir. Latifelerin yükselmesi, bedenden uçmaları ve bedeni boşaltmaları hallerin en şereflilerindendir. Ve cesedin fenası ile tabir olunmuştur. [Buna cesedin fenası denir.] 5/60.
¥ Latifelerin kendi asllarından yükselmeleri [ayrılmaları] vilayetin şartıdır. 6/128.
¥ Alem-i emrin 5 latifesi komşu gibidir. Onların bazıları bazılarından daha latıftır. Hangisi daha latif ise, alem-i gayba daha yakın, daha önce feyiz almaktadır. Bu latifelerden birine bir ihsan geldikte, ona yakın olan gıbta edip, şevk ile ağlamaya başlar. Kalbin ağlaması, ruhun bulmasına [kavuşmasına] delildir. 6/221.
¥ Alem-i emrin 5 latifesinin herbirinin vilayeti başkadır. 4/224.
¥ Alem-i emir latifelerinin, vilayet kemalatı ile ve alem-i halkın latifelerinin ise nübüvvet kemalatı ile münasebeti vardır. 4/213.
¥ Unsurların latifelerinin hakiki tasfiyesi, yüksek vilayettedir. [Vilayet-i ulyadadır]. Evvelki vilayetlerdeki tasfiyeleri, tasfiyenin suretidir. 6/128.
¥ Alem-i halk latifeleri ve onların asllarında seyr, alem-i emrin seyrinden sonradır. 6/4.
¥ Alem-i halk latifeleri de, alem-i emir latifeleri gibi yükselir ki, yüzü hakka karşıdır ve bir tezellüldür ki, yüzü halka karşıdır. Tam iniş on latifenin inmesine bağlıdır. 6/150.
¥ Kalp latifesinin aslı, filler makamıdır. Ruh latifesinin aslı, sıfatın zılleridir. 5/84.
¥ Kalp latifesinin nasibi, filler mertebesidir. Ruh latifesinin nasibi, sıfatlar mertebesidir. Sır latifesinin nasibi, şüunat mertebesi, hafi latifesinin nasibi, tenzih ve taktis mertebesidir. Cehl ve hayret mertebesi, ahfanın nasibidir. 6/73.
¥ Sır, hafi ve ahfa latifelerinin şirkine, İslamda itibar edilmemiştir. 6/4.
¥ Sır latifesinin aslı, zatın şüunatıdır. 4/213.
¥ Ahfa latifesinin vilayeti, diğer vilayetlerin üstüdür. Ve bu latifenin, kainatın serveri ve mevcutatın mefhari aleyhi ve ala alihissalevat vet-teslimat vel berekat ile hususi bir durumu [ayrı bir hususiyeti] vardır. 6/232.
¥ Ahfa latifesinin, toprak latifesi ile; hafi latifesinin nar [enerji] ile; sır latifesinin, hava ile; ruh latifesinin su ile; ve kalbin nefs ile münasebetleri vardır. 4/213.
¥ Nefs latifesi, alem-i emir latifesi gibi, vilayet-i kübrada, fena ve beka ile şereflenip ve itminanın kemaline ulaşır. Alem-i halkın latifelerinin yükselmesi, vilayet-i ulyaya uygundur. Toprak latifesinin kemali, nübüvvet kemalatına bağlıdır. 5/97.
¥ Allah lafza-i celilesi, müsama olan [delalet ettiği] Allahü tealaya kavuşulamayacağına işaret ediyor. Lam-ı tarif ilahe kelimesinin lamında idgam edilerek [gizleyerek] gizlenmiş, yalnız lami ilahe baki kalmıştır ki, marifeti o hazrete ulaştıkta, fani ve yok olur, demektir. Derin alimler, lafza-i Celalden hayrete düşmüşler, aslına vasıl olamamışlardır. 4/13.
¥ İcmal ve vahtet [öz ve birlik] lafzının biçun mertebesinde tafsil lafzından daha münasebeti çoktur. Zira tafsilatlanma sözünden kısımlara ayrılma, parçalanma anlaşılabilir. Ona binaen, o yüksek harime [makama] söylemek için, icmal ve vahtet tabirini seçtiler. Yoksa, Hak teala bizim anlayışımızın kavradığı icmal ve tafsilden münezzehtir [uzaktır]. 4/67.
¥ Allahü tealanın dostlarına kavuşmak, Allahü tealaya kavuşmanın başlangıcıdır, parçasıdır. 6/79.
¥ Levh-i mahfuz, bütün [sayısız] mümkünleri ihtiva etmektedir. Ve kalem-i ala [yüksek kalem] ki, mukaddes ruhtur ve umumi akldır. Onun bazısının özetidir. 4/230.
¥ Lehv ve labe [oyun ve eğlenceye] kıymetli vakti sarf eylemeyeler ki, pişmanlıktan başka hiç neticesi yoktur. 6/187.
¥ Karanlık geceleri ağlamak ve istiğfar ile aydınlatalar. 5/71.
¥ “Kalbim üzerinde perde hasıl oluyor. Onun için günde yetmiş kere tövbe ediyorum.” [Estağfirullah diyorum.] Hadis-i şerifi. 6/121.
¥ Kadir gecesinin Mekke’de ibadet ile geçirilmesi, başka bir yerde yüzbin kere bin aylık ibadete eşittir. 4/64.
¥ Gece ve gündüzde bir-iki vakti uzlete tahsis ve o vakitte zikir ve fikir ve kusurlarını ve hatalarını hatırlamak ve tövbe, istiğfar ve
varlığı ve sair kemalatı ve kendinden istekleri uzaklaştırmayı ganimet sayıla. 6/126.
¥ Yumuşak ve kolaylaştırıcı olan şahsa Cehennem ateşi haramdır, hadis-i şerifi. 4/147.
Tavsiye Yazı –> Dinimizi nereden öğreneceğiz?