Hayvana binerken ve inerken Allahü teâlâ’nın ismini anar, Besmele okur. Binerken Besmeleyi unutanın yanına şeytan biner ve ona, şarkı söyle der. Şarkı söylemekten hoşlanmıyorsa, boş ve bozuk düşünceler ile ona hayâl kur der. Ayağını hayvanın özengisine koyarken Bismillâh der. Hayvanın sırtına oturunca, Elhamdü lillâh der. Hayvan yürümeğe başlayınca: “Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehû mukrinîn. Ve innâ ilâ Rabbinâ le-münkalibûn” der. Hayvana taşıyabileceğinden çok yük yüklemez, hayvanın suratına vurmaz. 3 kişi bir hayvana binmez. Zîra bunlardan en önde binen lânetlenmiştir. Hadîs-i şerîfde böyle gelmiştir. Bu tehdîd, binenlerin üçünün de büyük olduğu zamandır. Ama bâzısı çocuk olursa, mahzûru yoktur. Nitekim Mesâbîh’de Abdullah bin Ca’fer’den (radıyallahü arih) bildirilir: Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) bir yolculuktan dönmüştü. Yanına koştum. Beni önüne bindirdi. Sonra Fâtıma’nın (radıyallahü anhâ) oğullarından biri geldi. Onu da arkasına bindirdi. Bir hayvan sırtında, üçümüz Medîne’ye girdik. Yâhud hayvanın 3 kişiyi taşıyacak kadar kuvvetli olmadığı, yâhud mesâfenin uzak olduğu zaman doğru olmaz.
Hayvanı kürsî edinmez. Zîra Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): “Hayvanlarınızın sırtlarını kürsî edinmeyiniz” buyurdu. İhyâ’da vardır. Minber de edinmez. Yanî üzerine ayakta durup, insanlara hitâb edecek yer yapmaz. Çünki Peygamberimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem): “Hayvanlarınızın sırtlarını minber edinmeyiniz” buyurmuştur. Yanî seyr etmeksizin, yola gitmeksizin hayvanın sırtında durmayınız. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) bunu men’ettiği halde, kendisinin hayvan sırtında oturup, hitâb etmesinden anlaşılıyor ki, zarûret ve ihtiyaç zamanlarında câizdir.
Bir şeyi beklemek için de, hayvanın üzerinde durulmaz. İnilir, öyle beklenir. Çünki Allahü teâlâ hayvanları binmek ve yük yüklemek için yaratmıştır, başka şey için değil. Hayvanın ayağı kayınca, tökezleyince, tâiseşşeytân dememelidir. Bu hayvanın helâkine bedduâ etmek olur. Böyle derse, şeytan, bununla böbürlenir, büyüklenir de, onu kendi kuvvetimle yere fırlattım der. Hayvan tökezleyince, düşünce. Bismillâh demelidir ki, şeytan bu sözle, küçülür, küçülür, sinekten de küçük olur. Şeytanın şerrinden Allahü teâlâya sığınır ve, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm» der.
Ezkâr kitâbında diyor ki: Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) hazret-i Alî’ye (radıyallahü anh): “Ey Alî, sana, bir tehlikeye düştügün zaman, söyliyeceğin birkaç kelime öğreteyim mi?” buyurdu. Buyurun, Allahü teâlâ, beni sana feda eylesin dedi. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): “Bir tehlikeye düşersen, (Bismillâhirrahmânirrahîm, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm) söyle. Muhakkak Allahü teâlâ, bu duâ ile, çeşitli belâlardan dilediğini senden çevirir” buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde: «Hayvan sâhibinin, hayvanın sadrında oturması daha uygundur» buyuruldu. Hayvanın sadrı, sırtının ortasının boynuna yakın tarafıdır. Hadîs-i şerîfin devamı şöyledir: “Bir kimse, izni olmadan din kardeşinin hayvanına binmesin.”
Ebû Büreyde (radıyallahü anh) anlatır: Resûlullah’ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) huzûrunda bulunuyorduk. O esnada, eşeği ile bir adam geldi. Ey Allahın Resûlü! Buyurun, binin deyip, arkaya çekildi. Resûlullah: “Hayvanının sırtının önünde oturmak senin hakkındır. Ancak arzunla olursa, mümkündür” buyurdu. Resûlullah’ın böyle buyurması, adamın, kim daha üstün ise, onun önde oturması daha uygun olur düşüncesinin doğru olmadığını bildirmek idi. İşte bunun için, öne binmek, sâhibinin hakkı olduğunu beyan etti. Ancak îsar, ikrâm olarak bu hakkını başkasına verebilir.
2 veyâ 3 kişinin nöbetleşe bir hayvana binmesinde bir mahzûr yoktur. Birincisi iner, İkincisi biner, o da iner, üçüncüsü biner. Bu bir hayvana, bir anda 3 kişinin binmesinden başkadır.