YABANCI KADINLARLA GÖRÜŞMENİN EDEBLERİ

Bir hadîs-i şerîfde: «Benden sonra, erkekler için, kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım» buyuruldu. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) bir hadîslerinde de: «Kadınlar, şeytanın tuzaklarıdır» buyurdu.

O halde kadınlar erkekler için bir belâ ve fitne durumundadırlar. Burada sünnet, kadınlara bakmamaktır. İlk anda gözü bir kadına alınca, gözünü yumar, yâhud başını çevirir. Cünki 2. bakış, yâhud 1. bakışa devam günâh ve vebâldir. Yabancı kadına bakmaktan kaçınana, öyle bir ibâdet verilir ki, o ibâdetin tadını duyar. Yabancı kadına bakmak, kalbde şehveti büyütür. Fitne, zarar bakımından bir erkeğe bu yeter.

Koku, esans sürülmüş kadına yaklaşmaz. Yabancı kadının eline dokunmaz, onunla tokalaşmaz. Yabancı kadınla konuşmaz, şakalaşmaz. Hadîs-i şerîfde: «Kendisine helâl olmıyan kadınla şakalaşan, konuştuğu her kelime için, bin sene Cehennemde habs edilir» buyuruldu. Yine buyurdu: «Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanlarla beraber zincire vurulur, sonra ateşe atılması emr olunur.»

Kadın da yabancı erkeklere bakmaz. Bu ihtiyatlı ve en sağlam yoldur. Takvâya münâsib olan yol budur. Bu konuda şerîatin hükmü, fetvaya uygun olarak şöyledir: Erkek erkeğin avret yeri hâriç, her yerine bakabilir. (Bu da, göbeği ile dizi altına kadar olan yerdir). Başkasının câriyesinin, kendi mahreminin başına, göğsüne ve dizden aşağısına, kollarına bakabilir. Sırtına, karnına, uyluklarına bakamaz. Yabancı kadınların ise, yüzüne, ellerinin içine ve ayaklarının altına bakabilir. Hasan’ın, İmam-ı A’zamdan (rahmetullahi aleyhimâ) rivâyeti böyledir. İmam Ebû Yûsuf’un (rahimehullah) rivâyetinde, şehvetle olmamak şartı ile, kollarına, bileklerine de bakabilir. Şehvetten emîn değilse, şer’î bir hâcet olmaksızın, yüzüne de bakamaz. Şer’î hâcet, şâhidlik, evlenmek istediği kızı, kadını görmek, hâkimin hükmetmek için bakması gibi durumlardır.

Kadının kadına karşı avret yeri, erkeğin erkeğe olan avret yeri gibidir. O halde erkeklerin birbirlerine bakması câiz olan yerlerine kadınlar da kendi aralarında bakabilir. İmam-ı A’zam’a (rahimehullah) göre, bir rivayette, kadının kadına bakması, erkeğin mahrem kadın akrabasına bakması gibidir. Birinci hüküm daha sahîhdir. Kadının erkeğin bedeninden görmesi câiz olan kısım, erkeğin erkeğe câiz olan kısmıdır, bu da şehvetten emîn olduğu zamandır.

Kölenin, hanımefendisi ile olan hükmü, sahîh rivâyete göre, yabancı kadına olan hükmü gibidir. Bâzı âlimler, erkeğin mahrem akrabasına olan hükmü gibidir demişlerdir. Bu İmam Mâlik’in (rahimehullah) ictihâdıdır. İmam Şâfiî hazretlerinin de, 2 re’yinden birisi budur.

Ta’vîz kitâbında diyor ki: Kölenin, hanımefendisinden izinsiz, yanına girmesinde sözbirliği vardır.

Şehvet vaktine erişmemiş olan erkek ve kız çocuklarının, yabancı da olsalar, avret yerine bakmak mahzurlu değildir Hazanede de böyle yazılıdır.

Erkek, şehvet uyandırır korkusu ile, kadının kalktığı yere, soğumadıkça oturmaz. Gözü bir yabancı kadına alınca, içinde şehvete âid birşey hissederse, hanımına dönüp, onunla cima’ etsin. Şehvetini ve içinden geçen duyguyu bununla yatıştırmış olur. Câbir’in (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfde böyle bildirilmiştir.

Yabancı kadınla yalnız bir yerde kalmaz. Çünki yabancı bir kadınla bir erkeğin bulunduğu yerde, üçüncü şahıs şeytandır. Ömer’in (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfde böyle bildirilmiştir.

Erkeğin mahrem olmayan akrabası, meselâ kardeşi yanına giremez. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Kadınların yanına, sakın girmeyiniz!» buyurdu. Ensârdan biri, yâ Resûlâllah, erkeğin akrabası girebilir mi? dedi. «Erkeğin akrabası ölüm gibidir. Ölümden kaçınır gibi, ondan kaçınılmalıdır» buyurdu. Bâzı âlimlere göre, baba ve oğlu bunun dışındadır. Onlara göre bunlar mahremdirler. Bunun gibi, kadının kaim biraderi veya benzeri erkeğin akrabası ile halvette, yalnız bir yerde kalması zinâya yol açabilir. Muhsan ise, recme götürür. Mesâbîh şerhinde de böyle diyor.

Erkek, kocası içerde bulunmayan kadının evine girmez. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Kocası evde olmayan kadının yanma girmeyiniz! Çünki şeytan içinizde kanın dolaştığı gibi dolaşır» buyurdu. Mesâbîh’de bildirilmektedir.

Erkek, annesinin odasına girerken, edeb ve hürmeti gözeterek, kapıyı çalıp izin ister.

Kadın, altı ve içi görünecek ince elbise giymez. Saçına başka saç iliştirmez. Saçını kazımaz. Dişlerinin yanlarını kırıp, kestirip düzeltmez. Kadın, erkeklere benzemeğe çalışmaz. Erkek de, kendini kadına benzetmez. Çünki böyle yapanların, erkek veya kadın lâ’netlenmiş olduğu daha önce giyinmenin edeblerinde geçmişti. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) muhannesin, yanî konuşurken kasden kadın gibi konuşan erkeğin evden çıkarılmasını emretmiştir ve kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lâ’net etmiştir.

Kadın, başını örtüp, saçının telini göstermez. Erkeklerden örtünmeğe son derece dikkat eder. Mahrem akrabasından başka hiç kimse ile yolculuk yapmaz. Yanî hür kadının, 3 günlük (108 km. lik) mesâfeye, erkek mahremi yanında olmadan gitmesi mekruhdur. Câriye ve ümm-i veled için mekrûh değildir. Bu önceleri idi, şimdi onlara da mekruhdur demişlerdir. Hazânetü’l-fetâvâ’da böyle diyor.

Kadın, bir başka kadının bedenine dokunmaz. Sonra onu kocasına anlatır da, kocası sanki o yabancı kadını görmüş olur. İbni Mes’ud’dan (radıyallahü anh) bildirilir: Kadın, bir başka yabancı kadının bedenine dokunmaz. Dokunursa, gelir onu kocasına anlatır ve kocası sanki o kadını görmüş olur buyurdu.

Meşârık şerhinde diyor ki: Bu haber, nehy, yanî yasaktır anlamındadır. Yanî bir kadının derisi, diğer bir kadının derisine dokunmasın. Çünki o hanım, sonra o kadının bedenini kocasına anlatır. Öyle anlatır ki, kocası görmüş gibi olur, kalbi onu ister ve fitneye sebeb olur. Bunun için yasaktır.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler