126. Mektup

Bu mektup, yine Mîr Sâlih Nişapuri’ye yazılmıştır. Talibin batıl, bozuk mâbudlardan kurtulması, hak, doğru mâbudu düşünmesi ve hatırına gelen her şeyi de kovması bildirilmektedir: Mîr Seyyid kardeşim! Talip (Lâ ilâhe) derken, kendi içinde ve dışarıda olan bütün bozuk mâbudları yok etmesi ve (İllallah) derken, hak mâbud olarak fikrine, vehmine gelen şeylerin hepsini de nefy etmesi,…

127. Mektup

Bu mektup, Mollâ Safer Ahmed-i Rumi’ye yazılmıştır. Anaya babaya hizmet, her ne kadar sevap ise de, hakiki matluba kavuşmak yanında, boşuna uğraşmak olur. Hatta günah olduğu bildirilmektedir: Kıymetli mektubunuz geldi. Buraya gelemediğinizin sebebini yazıyorsunuz. Doğrudur. Şimdiye kadar yaptığınızdan daha da çok yapınız. Lazım olan hizmeti tam yapamadığınızı düşününüz. Ahkaf sûresi 15. âyetinde meâlen, (İnsanlara, analarına…

128. Mektup

Bu mektup, Hâce Mukim’e yazılmıştır. Çok yükseklere erişmeyi istemelidir. Ele geçenle doymamak lazım olduğu bildirilmektedir: Kıymetli Hâce Muhammed Mukim! Bu uzakta kalmış olanları unutmayınız! Hatta, uzakta sanmayınız! Hadis-i şerifte, (İnsan, sevdiği ile birliktedir) buyruldu. Bu yolun ucu çok uzundur. Aranılan sevgili, çok yüksektir. Gücümüz, uğraşmamız ise, sonsuz olarak azdır. Erişilen konaklar, aranılanı andıran serab gibidir.…

129. Mektup

Bu mektup, Seyyid Nizam’a yazılmıştır. İnsanda her şeyin bulunması, onun dağılmasına sebep olmuştur. Yine bu topluluk, onun yükselmesine de sebep olduğu bildirilmektedir: Kıymetli mektubunuz geldi. Bütün varlıklardan birer örnek, insanın yapısında vardır. İnsan, kendisinde bulunan her parçadan dolayı bütün varlıklara bağlanmıştır. Onda her varlıktan birer parça bulunması, onun her şeye bağlanmasına ve bunun sonucu olarak,…

130. Mektup

Bu mektup, Cemaleddin’e yazılmıştır. Çeşitli hallerin hâsıl olmasına kıymet verilmediği bildirilmektedir: Hallerin değişmesi o kadar kıymetli değildir. Kalbe gelenlere ve gidenlere, söylenilenlere ve işitilenlere bağlanmamalıdır. Aranılan şey başkadır. O görülmez, kalp ile müşahede edilmez. Ondan söz edilmez ve işitilmez. Böyle şeylerden münezzehtir, müberradır. Sâlikleri, çocuklar gibi, bu yolun cevizleri ve kozalakları ile oyalarlar. Çok yüksekleri…

131. Mektup

Bu mektup, Hâce Muhammed Eşref-i Kabili’ye yazılmıştır. Hacelerin yollarının şanını ve bu yolda reform yapanların zararlarını bildirmektedir: Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun! Geçmişlerin ve geleceklerin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma ve Onun temiz Âline salât ve selâm olsun! Akıllı kardeşim Hâce Muhammed Eşref! Allahü teâlâ, Evliyâsına “rahmetullâhi aleyhim ecma’în” ikram ettiği nimetlerle, seni de…

132. Mektup

Bu mektup, Mollâ Muhammed Sıddîk-ı Bedâhşi’ye yazılmıştır. Dünyaya düşkün olanlarla arkadaşlık etmemeli. Dünyanın ne olduğunu iyi bilenlerin sohbetine koşmak lazım geldiği bildirilmektedir: Kardeşim! Görünüşe bakılırsa, fakirlerin sohbetinden sıkıldığınız, zenginlerle arkadaşlık kurduğunuz anlaşılıyor. Çok fenâ yapıyorsunuz. Bugün gözünüz kapalı ise de, yarın açılacaktır. Fakat o zaman, pişmanlıktan başka ele bir şey geçmiyecektir. Haberleşmeliyiz. Ey şaşkın! Senin…

133. Mektup

Bu mektup, yine, Mollâ Muhammed Sıddîk’a yazılmıştır. Fırsatı ganimet bilmek, vakti kıymetlendirmek lazım olduğu bildirilmektedir: Gönderdiğiniz mektup geldi. Fırsatı ganimet bilmelidir. Vakitleri çok kıymetli nimet bilmelidir. Modaya, adetlere uymakla ele bir şey geçmez. Yalan sözlerden, kaçamak davranışlardan ancak zarar ve ziyan ele geçer. Muhbir-i sâdık, yani hep doğru söyleyici “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ…

134. Mektup

Bu mektup, yine Mollâ Muhammed Sıddîk’a yazılmıştır. Vazifeyi geciktirmenin zararlı olduğu bildirilmektedir: Hak teâlâ, kendine yaklaştıran derecelerde ölçüsüz yükselmenizi ihsan eylesin! Bizi seven kardeşim! Vakit, keskin bir kılınç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar. Doğru düşünen akıl, (Akl-ı muad) dır. (Akl-ı meaş) değildir. Daha…

135. Mektup

Bu mektup, yine, hep iyi düşünen, sâdık olan Muhammed Sıddîk’a yazılmıştır. Evliyâlık mertebelerini bildirmektedir: Velâyet,yani evliyâlık, Fenâya ve Bekâya kavuşmak demektir. [Fenâ, kalpte, mahlukların düşünülmesi, sevgisi kalmamasıdır. Bekâ, kalpte yalnız Allah sevgisi bulunmasıdır.] Bu da, herkes için olur veya belli kimseler için olur. Herkes için olan (Mutlak velâyet) dir. Belli kimselere mahsus olan ise, (Velâyet-i…