Sual: Adak nasıl verilir? Nelerden verilir? Dinimizin adak hakkında hükümleri nelerdir?

Cevap: İbni Âbidin “rahmetullâhi aleyh”, Dürrü’l-muhtar şerhinde, 3. cilt, yemin bahsinde ve 2. cilt, oruç bahsinin sonunda buyuruyor ki:

Nezir, yani adak ibâdettir. Nezir ancak Allah için yapılır. Kul için yapılmaz.  Nezri yerine getirmek lazım olduğu, Kurân-ı Kerîmde ve hadis-i şerifte bildirilmiş ve icmâ-i ümmet hâsıl olmuştur. Hac sûresi, 29. âyet-i kerimesinde meâlen, “Adaklarını yerine getirsinler!” buyurulmuştur. Bunun için, nezri yerine getirmek vâcibdir. Bâzıları, farzdır, dedi.

Oruç, namaz, sadaka, vakıf, îtikâf, köle azad etmek, yürüyerek bile olsa, hacca gitmek adak olunur. Çünkü bunlar, başlı başına ibâdettir ve her biri bir farza veya vâcibe benzemektedir. Mesela, oruç kefareti için köle azad etmek farzdır. Mekke ahalisinden, gücü yetenlerin yürüyerek hac etmesi farzdır. Burada ibâdet olan, yürümek değil, hacdır. İtikaf da, namazın son rekatında oturmaya benzemektedir. Vakfa gelince, her şehirde, müslümanlar için, hükümetin beytülmaldan câmi yaptırması farzdır. Hükümet yaptırmazsa, müslümanların yaptırması farz olur.

İtikaf, hac, namaz, oruç ve sadaka gibi nezrleri, şarta bağlı değil ise, zamanını, mekanını, fakiri ve paranın cinsini gözetmeksizin yerine getirmek câizdir. Mesela, şu gümüşleri, Cuma günü, Mekke’de, falanca fakire sadaka vermeyi nezretse, başka gümüşleri, başka gün, başka yerde, başka birine vermesi câiz olur. Haccı, namazı ve îtikâfı veya orucu, nezrettiği zamandan daha önce yapması câizdir. Fakat gün sayısı, bir gün bile noksan olması câiz değildir. Şarta bağlı olan nezir, şart hâsıl olmadan önce yapılamaz. Fakiri, yerini ve paranın cinsini yine değiştirebilir.

Recep ayında her gün oruç tutacağım diye nezir eden kimse, hasta olup tutamasa, sonra 1 ay, Ramazan gibi kaza tutar.

Bir farz veya vâcibe benzemeyen bir şey adak edilirse, bunun yapılması lazım gelmez. Farz-ı ayn olması lâzımdır. Farz-ı kifâyeye benzeyen adağı yerine getirmek lazım gelmez. Hasta ziyareti böyledir. Tavaf için Mescid-i harama girmek ve imâm girdikten sonra, Cuma namazı için camiye girmek, farz olduğu hâlde, camie girmek adak edilmez. Çünkü, camiye girmek başlı başına bir ibâdet olmayıp, bir ibâdetin parçasıdır. Muhtaç olan anaya babaya yardım farz olduğu hâlde, anayı, babayı ziyaret, başlı başına ibâdet olmadığından, adak edilmez.

Demek ki bir şey adak edilince, bunun yapılması lazım olmak için, bu şeyin 5 şarta uygun olması lâzımdır:

I) Bir farz-ı ayn veya vâcib cinsinden olması lâzımdır.

II) Başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır.

III) Kendisi günah olmamalıdır. Kurban bayramı günü oruç adamak câiz olur. Çünkü, orucun kendi haram değildir. Başka gün tutması lazım olur. Haram bir şeyi adamak, yemin olur. Bunu yapması günah olur. Mesela, filan kimseyi öldürmek, Allah için nezrim olsun deyince, öldürmeyip, yemin kefareti verir.

IV) Yapması kendine zaten farz olan bir şeyi adamak sahih olmaz. Mesela, hacı olmayı adayan zengin bir kimsenin 1 kere hacca gitmesi zaten farzdır. Hacı olmayı adamak, farz olan hacca gideceğini haber vermek demektir. Çünkü, nâfile hac yapan hacı olmaz.

Farz olan haccı adamak sahih olmadığı için, bu kimsenin 1 kere hacca gitmesi farzdır. Adak için de gitmesi lazım gelmez.
Zengin kimse, kurban kesme günlerinden birinde, 1 koyun kurban etmeyi nezir ederse, 2 kesmesi lazım olur. Biri adak için, birisi bayram için olur. Bu kimse, nezir ederken, bayram kurbanını kasıt ederse, bir kurban keser. Bayram günlerinden önce nezir ederse, niyeti ne olursa olsun, 2 kurban keser. Çünkü, üzerine henüz vâcib olmayan bir şeyi yapmayı kasıt etmek, haber vermek olamaz. Bayram günlerinde zengin olan da, bayram günü fakir iken nezir edince, yine bu sebepten dolayı 2 kurban keser. Hacı olmayan zengin kimsenin hac adaması da, zengin kimsenin, kurban kesme günlerinde kurban adaması gibidir. Çünkü, hacca gitmek de, kurban kesmek gibi, 2 türlü olur: Farz olan hac yapmak, nâfile hac yapmak. Hacca gitmeyi nezir edince, hacı olmayı, yani farz olan hacca gitmeyi kasıt etmezse, 2 kere hacca gitmesi lâzımdır. Çünkü, kurban kesmesi vâcib olan kimse, adak yaparken, vâcibi kasıt etmezse, nâfile kurban anlaşılır ve adak sahih olur. Hacca gitmek adak edince de, farz olan hac kasıt edilmezse, nâfile hac anlaşılır. Adak sahih olur. Birisi farz, birisi adak olmak üzere iki kere hacca gider. Ramazan-ı şerif orucunu ve mesela öğle namazını ve hacı olmayı, yani haccetül-İslam adamak ise böyle değildirler. Bunları söyleyince yalnız farz anlaşılır. Bunların nâfilesi yoktur. Bunları adayan kimse, yalnız farzı kasıt etmiş olduğu için, adak sahih olmaz. Demek ki hem farz, hem nâfile olan şey nezir edilir. Nezir ederken farz olanı kasıt etmemek lâzımdır. Namaz, oruç, hac ve kurban adamak böyledir. Ramazanda oruç nezir edene bir şey lazım gelmez. Yalnız farz olan Ramazan orucunu tutar.

Fakirin ve zenginin kurban adaması câizdir. Kurban demek, bayrâmın ilk 3 gününde zengin için vâcib, fakir için ise nâfile olarak kesilen koyun, keçi, sığır veya deve demektir. 10 koyun kurban adayan kimse, bayrâmın 3 günü içinde 10 koyun keser. Bundan sonraya kalırsa, mevcûd iseler, diri olarak sadaka verir. Çünkü, bir koyun kesmek emrolundu. Adak sayısının 10 olması, vâcib olan kurbanı keseceğini haber vermediğini göstermektedir. Adak kurbanının, belli 3 günde kesilmesi lâzımdır. Bu günler gelmeden önce kesilirse, kurban olmaz ve adak yerine getirilmiş olmaz. Adak kurbanı belli 3 günde kesilemedi ise, altın, gümüş olarak değeri veya diri olarak kendisi fakirlere verilir. Belli 3 günden sonra kesip de, eti fakirlere dağıtılırsa, etin değeri, diri kurban değerinden az olmamalıdır. Az olursa, aradaki fark kadar para da dağıtılır. Halbuki kurban demeyip bir koyun kesmek nezir edilince, gün ve yer belli etse bile kurban bayramı günleri dâhil, istediği zaman ve istediği yerde kesebilir.

V) Nezir edilen sadakanın, mal olması, mülkündekinden çok olmaması ve başkasının malı olmaması lâzımdır. Mesela 100 lirası olan, 1.000 lira sadaka vermek adarsa, 100 lira vermesi lazım olur. Belli miktarda altını vermeyi nezretse, altınlar helak olsa, nezir sâkıt olur.

Kurân-ı Kerîm okumayı ve tavaf etmeyi adamak câizdir. Peygamberimize “sallallâhü aleyhi ve sellem” her gün, belli sayıda salavât okumayı [mesela, Delail-i Hayrat veya Caliyetü’l-ekdar okumayı] adamak câizdir.

[Allah rızası için horoz kurban edeceğim veya keseceğim diyerek horoz adamak câiz olmaz. Çünkü, horoz kurbanlık hayvan değildir. Horoz adamak isteyen, (Allah rızası için horoz kesip, etini fakirlere vereceğim) demeli ve horozu diri olarak veya kesip, etini fakire vermelidir. Böylece, kurban değil, sadaka nezir edilmiş olur]. Sadaka adayan kimse, miktarını söylerse, o miktarı verir. Söylemezse, yemin kefareti, yani 10 fakire yarımşar sa’ buğday veya değerini verir.

Yolcusu veya sevdiği, saydığı kimse gelince, sevinç veya o insan için saygı hayvanı veya şükür hayvanı kesmek câiz değildir. Yolcu gelmeden veya gelince adak edilir ve adak olarak, yani Allahü teâlâ için kesilir ve etleri fakirlere yedirilir. Zenginler yiyemez. [Hayvan kesmeyi adarken, kurban derse, kurban bayrâmında kesmesi lazım olur.] Gelene ziyafet için kesmek de câizdir.

Şarta bağlı olmayan nezri, tayin ettiği zamandan önce yapmak câizdir. Fakat, şarta bağlı olan nezri, istenilen şart hâsıl olmadan önce yapmak sahih olmaz. Sadaka vermek için bir şey adayan kimse, aynı değerde başka şeyi veya kıymetini verebilir. Adı belli bir ayın orucunu adak eden, o ay her gün tutar. Bozduğu günleri, kaza eder. Ayın adını söylemedi ise, muhtelif aylarda, 1 ay [30 gün] tutar. Hasta, Allah için 1 ay oruç tutayım derse, iyi olmadan ölse, bir şey lazım gelmez. Bir gün bile iyi olup tutmaz ise, hepsi için iskat yapılmasını vasiyet eder.

Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez ve zekat vermek câiz olmayanlara yediremez. Anasına, babasına, evlatlarına, zevcine veya zevcesine, fakir olsalar da yediremez. Yerse veya bunlara yedirirse, yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka verir. Akrabasından ve evinde bulunanlardan, zekatını vermesi câiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunlar içinde, zengin olanlar yiyemez. Yerlerse, adak sâhibi, bunların kıymetini fakirlere verir.

İbni Âbidin “rahmetullahi teâlâ aleyh” koyunların zekatı sonunda buyuruyor ki; zekatta, öşürda, haracda, fıtrada, nezrde ve köle azadından başka kefaretlerde, misli olmayan malın kendi bulunsa bile kıymetini vermek de câizdir. [Zekat malının kıymeti olarak yine zekat malı verilir. Başka mal verilemez. Diğerlerinde herhangi bir mal verilebilir.] 4 zayıf koyun yerine, 3 besili koyun vermek câizdir. Misli bulunan, yani ağırlıkla veya hacimle ölçülen malların yerine, aynı cinsten kıymetleri verilemez. Mesela, ayarı düşük 5 altın yerine, ayarı yüksek olan 4 altın vermek veya düşük 5 kile buğday yerine, iyisinden 4 kile vermek câiz değildir. İyilerinden de 5 vermek câiz olur. Fakat, başka cinsten verince, bunlarda da kıymeti kadar vermek câiz olur. Çünkü, karşılaştırılmalarında fâiz bulunan mallar, başka cinsten olunca, iyilerinden az, düşüklerinden çok peşin vermek câiz olur. Kurbanda ve köle azad etmekte kıymeti verilemez. Çünkü, bunlarda kan akıtmak ve kölelikten kurtarmak lâzımdır. Mal vermek lazım değildir. Ancak bayram günleri çıktıktan sonra, kurbanın kıymeti fakirlere verilebilir. 2 orta koyun kurban etmeyi adayan kimse, ikisinin değerinde olan bir büyük koç kurban edemez. 2 kurban etmesi lâzımdır. [Koyun yerine aynı sayıda keçi ve deve yerine aynı sayıda sığır kurban edilir. Semizlikleri, kıymetleri aynı olması lazım değildir.] Fakat iki orta koyun sadaka vermeyi adayan, ikisinin değerinde olan 1 iri koç sadaka verebilir. 1 teneke düşük hurma adayan, aynı değerde yarım teneke iyi hurma veremez. Çünkü, aynı cinsten olunca, birbirleri ile değiştirilirken, hacimleri müsavi olmazsa, fâiz olur. Aynı değerde yarım teneke iyi arpa verseydi, câiz olurdu.

Hayvan kesmeyi, Allahü teâlâ için, şartsız olarak adamalıdır. Etleri fakirlere dağıtıp, bunların sevâbını bir velîye, büyük zata hediye etmek câiz olur. Sonra, bu nezrin ve sadakanın ve bu Velînin hürmetine muradın hâsıl olması için duâ edilmelidir. Yahut, filanca işim olursa, Allah için, mesela Eyüb’te bir koyun kesip, etlerini hazret-i Hâlid’in “radıyallâhu anh” komşusu fakirlere dağıtıp, sevâbını onun ruhuna hediye edeceğim, diye adamalıdır. Böyle şartlı adak hayvanı, murad hâsıl olmadan önce kesilemez. Hayvanı mezarın yanında kesmemelidir. Türbelere bez, iplik bağlamak, mezarlara mum yakmak da, dinimizde yoktur. Bunları, hristiyanlar yapar. Mezara mum yakılmaz. Türbeye hizmet eden, orada ibâdet eden fakirlere mum götürülürse, sadaka sevâbı olur. Bu sevap ölüye bağışlanır. Ölüye, mum lazım değildir. Müminin kabri, Cennet bahçesidir. Nur içindedir. Kâfirinki ise, Cehennem çukurudur. Azap doludur. Mum onu azaptan kurtarmaz.

Dürrü’l-muhtar’da, oruç bahsi sonunda buyuruyor ki: “Câhil halk, ölüler için, para, mum ve benzeri şeyler adıyor. Bu sûretle, Evliyâ-ı kirâma yaklaşmak, onlardan faydalanmak istiyorlar. Bu adaklar haramdır ve faydasızdır. Bunları Allahü teâlâ için adamalı ve türbelerdeki fakir müslümanlara vermelidir”.

İbni Âbidin, bu satırları şerh ederken, buyuruyor ki: “Evliyâ-ı kirâmdan birinin mezarına gidip, kaybolan malımı bulur veya hastamı iyi eder veya falan işimi görürsen, şu parayı, şu yemekleri senin için vereceğim, sana mum yakacağım demek haramdır. Çünkü adak, yalnız Allah için olur. Allahü teâlâdan ayrı olarak bir ölüden bir şey beklemek küfür olur. İmanı giderir. [Kiliseye, ayazmaya, mezara, türbeye gidip, hazret-i İsa’dan, Meryem anadan, Evliyâdan bir şey isteyen, bunlara duâ eden kâfir olur. Bunların hürmeti, hatırı için Allahü teâlâdan istemelidir. Seyyid Abdülhakîm efendi “kuddise sirruh” (Tezveren dede) demenin çok çirkin ve küfre sebep olacağını beyan buyururdu.] Ya Rabbi! Hastamı iyi edersen, falan Velînin türbesi yanındaki fakirlere şu parayı senin için adak ettim. Sadaka sevâbını da bu Velînin ruhuna bağışladım, demelidir. Böyle adakları zenginlerin alması haram olur. Fakirlere sadaka edilmeyen mal, adak olarak kabul olmaz. Mesela, mezar üzerine mum yakmak, minarede kandil yakmak ve camilerde şarkı ve oyun havaları şeklinde mevlid okutmak gibi adaklar kabul olmaz. Bunlar için para vermek ve almak haramdır ve faydasızdır”.

Mübarek gecelerde, camilerde fazla ışık yakmanın bidat olduğu Ukudü’d-dürriye sonunda yazılıdır. Eşbah’da mescid ahkâmında da yazılıdır.

(Zekeriya sofrası) diyerek adak yapıyorlar. Sofraya 40 çeşit meyve koyuyorlar. Komşu, ahbab kadınları, buraya davet ediyorlar. Bunlardan yerken niyet edilen hacetin hâsıl olacağına inanıyorlar. Böyle adak bidattir. Yahudi adetidir. Nezir olan şeyi fakirden başkasının yemesi haramdır. Bidate, harama sebep olmak, büyük günahtır.

Temel atılırken, hasta iyi olunca, Allah için hayvan kesmeyi adayıp, etini fakirlere sadaka vermek câizdir. Sadaka sevâbı hâsıl olur.

 

Tavsiye Yazı –> Kaç çeşit adak vardır?

 

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler