Sual: Bir insan müslüman olduğu halde, Allahu tealanın emirleri ve yasaklarını bilip de kabul ettiği halde niçin bunlara uymaz?
Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektubat’ının 1. cilt 73. mektubunda buyuruyor ki;
Gençlik zamanında, insanı 3 din düşmanı olan, nefs, şeytan ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında az bir ibâdet pek kıymetli olur. İhtiyarlıkta yapılan, bundan katkat fazla ibâdetlerin bu kadar kıymeti olmaz. Düşman hücum ettiği zaman, askerin ufak bir hareketi, çok kıymetli olur. Sulh zamanında yapılan büyük tâlimlerin, manevraların, bu kadar kıymeti olmaz.
Oğlum, bütün varlıkların hülâsası, özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat, tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, Ona sığınmak ve yalvarmak için yaratıldı. Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği ibâdetlerin hepsi, insanlara faydalı şeylerdir. İnsanlara yaradığı için emredilmiştir. Yoksa, hiçbir ibâdetin Allahü teâlâya faydası yoktur. Candan teşekkür ederek, minnet ile ibâdet yapmalı. Tam teslim olarak, emirleri yapmaya ve yasaklardan kaçınmaya çalışmalıdır. Allahü teâlâ hiçbir şeye muhtaç olmadığı hâlde, kullarını emir ve yasaklar vermekle şereflendirdi. Her şeye muhtaç olan, biz kulların, bu büyük ihsana, bol bol teşekkür etmemiz, bunun için de, emirleri yapmaya, candan sarılmamız lâzımdır.
Ey Oğlum! İyi biliyorsun ki dünyada biri, mevki rütbe sâhibi olsa, emrinde bulunanlardan birine, mühim bir vazife verse, bu vazifenin yapılmasında, emir verene de fayda olduğu hâlde, bu işçi, bu vazifeye ne kadar çok ehemmiyet ve kıymet verir. Bu vazifeyi, bana büyük bir Zât verdi diye övünür ve seve seve, zevk ile yapmaya çalışır değil mi? Yazıklar olsun! Allahü teâlânın büyüklüğü, yüksekliği, bu kimsenin büyüklüğü kadar değil midir de, İslam dininin istediklerini yapmaya, böyle çalışılmıyor. [Allahü teâlânın emirleri vazife bilinmiyor ve (vazife mukaddestir! Önce vazife, sonra namaz) gibi şeyler deniyor. Halbuki Allahü teâlânın emirleri birinci vazife olmak lâzımdır.]
Utanmak lâzımdır. Gaflet uykusundan uyanmamız lâzımdır. Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, 2 sebepten ileri gelir:
1- Allahü teâlânın emirlerine, yasaklarına inanılmamıştır. [Bu ibâdetler Araplar içindir. Çöldeki insanların sağlam olması içindir. Bugün İsveç hareketleri, spor, fiziko-terapi, masaj, namazın işini görmekte, duşlar, banyolar, plajlar, abdestten daha modern temizlemektedir denilmesidir.]
2- Allahü teâlânın emirlerine ehemmiyet vermemektir. Bu emirlerin büyüklüğünü, mevki kumanda sâhibi kimselerin büyüklüğünden aşağı görmektir. Her 2 sebep ile de, ibâdet etmemenin şenaatini, çirkinliğini düşünmemiz lâzımdır.
Ey evladım! Yalancılığı çok defa görülmüş olan birisi, düşman bu gece, filan yerden baskın yapacak derse, idareciler, akıllılar, karşı koyma güçlerini düşünmez mi? O kimsenin yalancı olduğunu bildikleri hâlde, tehlike bulunan işlerde, ihtiyatlı, tedbirli, uyanık bulunmak lâzımdır demezler mi?
Muhbir-i sâdık, yani hep doğru söyleyici, doğruluğu ile şöhret bulmuş “aleyhissalatü vesselâm”, tekrar tekrar, açıkça, ahiretin sonsuz azaplarını bildiriyor. Buna inanmıyorlar. İnanılsa da, tedbir, kurtulma çaresi düşünmüyorlar. Halbuki Muhbir-i sâdık, kurtuluş yolunu da, göstermektedir. O hâlde, Muhbir-i sâdıkın sözlerine, bir yalancının sözleri kadar kıymet vermemek, nasıl bir imandır? İmanım var demek, müslümanım demek, insanı kurtarmaz. Kalbin inanması, yakîn hâsıl etmesi lâzımdır. Halbuki yakîn nerede? Zan bile yok. Belki vehim bile değil. Çünkü, tehlikeli zamanlarda vehim edilen şeye karşı da, tedbir almak, akıl icâbıdır.
Hucürat sûresi, 18. âyetinde meâlen, “Allahü teâlâ, yaptıklarınızı hep görmektedir” buyrulduğu hâlde, haramları, yapıyorlar. Halbuki herhangi bayağı bir kimse, bu çirkin işleri görecek olsa, belki görmek ihtimali olsa, yapmaktan vazgeçerler. Bu halin 2 sebebi olabilir: Ya, Allahü teâlânın verdiği habere inanmıyorlar. Yahut da, Allahü teâlânın görmesine ehemmiyet vermiyorlar. Haramları, bu 2 sebep ile işlemek, imanı mı gösterir, kâfir olmayı mı gösterir?
Yavrum, yeniden imanını tazelemelisin! Peygamberimiz “aleyhissalatü vesselâm” buyurdu ki “Lâ ilâhe illallah, diyerek, imanınızı yenileyiniz!” Sonra, Allahü teâlânın râzı olmadığı işlerinden tövbe etmelisin. Yasak ettiği, haram ettiği şeylerden sakınmalısın. 5 vakit namazı cemaat ile kılmalısın. Gece namaz kılabilirsen, teheccüde kalkabilirsen, büyük saadet olur.
Mektubun tamamını okumak için –> 73. Mektub
Tavsiye Yazı –> Şeytanın hileleri nelerdir?