Sual: Psikoloji ilmi nedir? İslamiyetin bu ilme bakışı nasıldır?
Cevap: İnsan ve hayvanların iç ve dış çevrelerindeki gözlenebilen-ölçülebilen davranışlarını bilimsel olarak inceleyen ilim dalıdır. Davranışların temelindeki iç ve dış uyarıların organizma üzerinde meydana getirdiği tepkileri, davranışların niteliğini de ele alır. Burada davranış terimi, hem dışarıdan görülebilen hareketleri, hem de kapalı olan idrak, düşünme, fikir yürütme, hissetme, alâka gibi beyin faaliyetlerini kasteder. Beyin faaliyetleriyle ilgili davranışlar, açık davranışların sistemli bir şekilde tâkibiyle anlaşılabilir. Psikolojinin ana hedefi, davranışların ve zihnî faaliyetlerin anlaşılmasında hareketlerin, düşüncelerin, hislerin tam olarak târif edilmesi, biyolojik ve sosyal bir varlık olan insana âit değişkenlerin incelenmesidir. Bu sebepten, psikolojinin fizyoloji, antropoloji, sosyoloji ilimleriyle yakından münâsebeti vardır.
Psikoloji; “ruh, nefes, soluk” anlamına gelen psyke ile “düzenli söz, ilim” anlamına gelen logos’un birleştirilmesiyle meydana gelmiştir.
İslâm âlimlerine göre psikoloji: Bütün varlıklar, cansızlar, bitkiler ve hayvanlar olmak üzere 3 cinse ayrılır. Cansız cisimlerin uygun bir şekilde birleşmesinden canlı mahlûkların yapıtaşı olan hücre meydana gelir. Hücre canlıdır. Bitki hücresi hayvan hücresine benzemez. İnsan hücresi hayvan hücresine benzer. Hücrelerin birleşmesinden dokular, dokuların birleşmesinden organlar ve organların bir araya gelmesinden organ sistemleri meydana gelir. Hayvan cinsinin en kıymetlisi insan, en aşağısı süngerdir. Sünger, denizde yaşayan ve bitki gibi görünmesine rağmen irâdeli hareketleri olan bir hayvandır. Bitkilerden bir kısmı da hayvanlar gibi his ve hareketlere sâhiptir. Erkek hurma, dişi hurma ağacının üzerine eğilir. Bitkilerin hepsinde mevcut olan döllenme, hurma ağacında hayvanlardaki gibidir.
Bitkilerin ve hayvanların, hayatlarını devam ettirebilmeleri için, beslenme ve savunma organları vardır. Kimine ok, kimine diş, kimine pençe veya boynuz, kimine hile verilmiştir. Meselâ arı mühendis gibi altı köşeli petekler yapar. Peteklerini silindir yapsaydı aralarında boşluklar kalacak ve yer israfı olacaktı. Arıya bu ilhâmı Allahü teâlâ vermektedir. İlhâma batılı psikologlar, içgüdü, demişlerdir.
Yaratılış bakımından olan üstünlük farklarından başka, insanlar arasında çalışarak madde ve ahlâkta yükselmek farkları da vardır. Madde ve ahlâkta yükselmek rûhun kuvvetleriyle olur. Her canlıda bitkisel rûh vardır. Doğma, büyüme, beslenme ve üreme gibi canlılık faaliyetlerini bitkisel rûh yapar. Hayvanlarda ve insanlarda bitkisel rûh yanında hayvânî rûh da vardır. Bunun yeri yürektir. İstekli hareketleri yaptıran bu rûhtur. İnsanlarda ayrıca bir rûh daha vardır ki, yalnız rûh deyince bu anlaşılır. Aklı kullanmak, düşünmek ve gülmek gibi faaliyetleri yapan bu rûhtur.
Hayvânî rûhta 2 kuvvet vardır: Birisi müdrike kuvveti olup, anlayıcı özelliktedir. Diğeriyse hareket kuvvetidir. Müdrike kuvveti de görünen beş his organlarıyla anlama ve görünmeyen iç organlarla anlama diye 2 kısımdır.
Hayvan rûhunun 2. kuvveti olan hareket kuvveti de 2 türlüdür: Birincisi şehvet, ikincisi gazaptır. Hareket kuvvetleri müdrike kuvvetlerine muhtaçtır. Çünkü, önce duyu organları ile iyi veya kötü olduğu anlaşılmalıdır. Bütün bu duyguların ve hareketlerin hepsi sinirler aracılığıyla yapılmaktadır.
İnsan rûhu yalnız insanlarda bulunan ve 2 kuvveti olan bir rûhtur. İnsan bu 2 kuvvetle hayvanlardan ayrılmaktadır. Birincisi müdrike kuvveti, ikincisiyse yapıcı kuvvettir. Bilici müdrike kuvvete akıl da denir. Batılı psikologlar aklı kabûl etmişler, aklın rûhun bir kuvveti olduğunu anlayamamışlardır. Akıl kuvveti de fen bilgilerinin elde edilmesine yarayan hikmet-i nazarî ve ahlâk ilimlerini elde etmeye yarayan hikmet-i amelî kuvvetleri olarak 2 cinstir.
Rûhun yapıcı kuvveti, bilici kuvvetlerle edinilen bilgilere göre iş yapar. Yâni insanda davranışları yönlendiren akıldır. Akıl, hayvânî rûhun şehvet ve gazap kuvvetlerini de idâre eder.
Psikoloji ilminin asıl inceleyeceği saha rûhtur. Çünkü davranış şekilleri, rûh kuvvetlerinden hâsıl olmaktadır. İslâm âlimleri rûhun özelliklerini inceledikten sonra, rûhun sağlıklı olması için usûller geliştirmişlerdir. Rûh sağlığı bilgisine, Ahlâk İlmi ismini vermişlerdir. Rûhun kötülükleri ahlâk ilmi ile temizlenir. Rûhu kötülüklerden temizlenen kişiler iyi huylu, iyi ahlâklı olurlar.
Rûh; şekli olmayan, his organları ile duyulmayan, parçalanmayan, maddî olmayan, anlayıcı ve idâre edici bir varlıktır. Rûh bedendedir, ölünce bedenden ayrılarak maddî olmayan âleme karışır. Rûh da, melekler de sonradan yükselmez, yaratıldığı şekilde kalır. Rûh bedenle birleşince yükselmek veya alçalmak özelliklerine kavuşur. Rûh, bir sanat sâhibine benzer. Beden ise, bir sanat sâhibinin elindeki sanat âletleri gibidir. Rûh, beden atının üzerindeki süvâri gibidir. İnsanların dereceleri bütün mahlûkların tam ortasındadır. İnsan rûhu, kendisini yaratana uyarsa yükselir, meleklerden de üstün olur, aksini yaparsa alçalır. Rûhun alışkanlıklarına huy, denir.
Huylar iyi veya kötü işler yapmaya sebep olur. Huy, rûhun kuvvetlerinden meydana gelir. Rûhun kuvvetlerinin normal oluşu yanında aşırısı ve eksikliği de çeşitli huyları ortaya çıkarır. Adâlet, iffet, şecaat, hikmet gibi normal huylar yanında, bunların aşırılığı ve noksanlığı da huy olarak yerleşmiş olabilir. Batılı psikologlar psikanalizde huylar ve altında yatan sebepleri inceleyerek huyları düzeltme metodları üzerinde çalışmalara devam etmektedirler. Halbuki İslâm âlimleri, psikolojinin temeli olan ahlâk (rûh sağlığı) ilmini asırlar önce kurmuşlardır. Esasen Sigmund Freud’un id, hayvanî istekler, süperego, ahlâkî kontrol mekanizması, ego aklın yardımı ile id ve süperego arasındaki çelişkileri ortadan kaldırma fikirlerini İslâm âlimlerinin kitaplarından ve kulaktan dolma bilgilerle elde ettiği bir muhakkaktır. Psikologlar bunun var olduğunu kabul ederek işe koyulsalar işleri daha kolay olacak ve insanlara çok daha fazla faydaları olacaktır.
Tavsiye Yazı –> Hakiki Müslüman olmanın şartları nelerdir?