Sual: Alışverişte muhayyerlik nasıl olur?

Cevap: Bayi veya müşterinin, alış verişten vazgeçebilmek hakkına, (Muhayyer olmak) denir. Muhayyerlik, sahih ve fâsid bey’lerde câiz olup 3 türlüdür:

1) Pazarlık ederken muhayyer olmayı şart koymaktır: Bu muhayyerlik 3 günden fazla olamaz. Bu müddet söylenmez ise, muhayyerlik olmaz. İmameyne göre, müddet belli olmak şartı ile çok uzun zaman muhayyer olabilirler. 3 güne kadar parayı vermez isen, satmaktan vazgeçerim demek câizdir. 3 günden fazlası için söylerse, satış câiz olmaz. İmâm-ı Muhammed, câiz olur buyurdu. Bayi muhayyerlik şart etti ise, mal bayiin mülkünde kalır. Müşteri alıp da, onda helak olursa, benzerini veya piyasadaki değerini verir. Müşteri muhayyer ise, mal bayiin mülkünden çıkar. Eğer müşteride iken helak olur veya zarar görürse, (Semen-i müsemma)yı, yani uyuştukları parayı verir. Muhayyer olan, kabul ettiğini, uyuştuğu kimsenin yanında veya başka yerde söyleyebilir. Fakat reddettiğini ona söylemesi lâzımdır. İmâm-ı Ebû Yusuf, başka yerde de reddedebilir, dedi. Muhayyer olan ölürse, muhayyerlik biter. Yani satış yapılır. Müddet bitince de satış lazım olur. Bayi veya müşteri başkasının, belli bir zamana kadar muhayyer olmasını da şart edebilir. Eğer gün, yani müddet tayin olunmaz ise, bey’ sahih olmaz. Şart edenin kendisi veya o başkası red veya kabul edebilir. Biri red, biri kabul ederse, önce bildirenin sözü yapılır. (Dürerü’l-hükkam) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, 300. maddede diyor ki (Şart ile muhayyer olmak, söz kesildikten birkaç gün sonra da kararlaştırılabilir. Fakat, akidden önce şart edilen muhayyerlik hükümsüzdür). İskan belgesi olmayan evi satın alırken, belli zamana kadar iskan belgesi alınacaktır deyip de, o zaman içinde alınmazsa, belediyenin satışa izin vermediği anlaşılıp, bey’ fesh olur. Eğer zaman belli olmazsa, akid sahih olmaz. Fâsid olur.

Müşterinin, 2 veya 3 maldan birini seçmek için, 3 gün veya daha ziyâde muhayyer olması câizdir. O şey 3’ten çok ise, câiz olmaz. 3 şeyden biri, mebi olup ikisi, bayiin malı olur ve müşteride emânet olur. Helak olurlarsa, müşteri birini öder. Emânet olanları ödemesi lazım değildir. Hepsini reddedemez. Fakat hepsinde de muhayyerlik şart etti ise, hepsini reddedebilir. Müşteri muhayyerlik zamanı bitmeden ölürse, üç şeyden birini, varisleri alır. 2 kişi bir mal satın alıp muhayyer olduklarında, biri kabul edince, ikinci reddedemez.

2) Alırken görmediği şey için muhayyer olmaktır: Alış veriş esnasında, mevcûd olduğu hâlde, bayiın yanında bulunmayan, yani müşteri görmeden, yani iyi tanımadan satış câizdir. Müşteri, malı görünce reddedebilir. Görmeden önce semeni vermeye zorlanamaz. Bu muhayyerlik, bir zaman ile sınırlı değildir. Görmediği için muhayyer olan müşteri, mebii görmeden önce de, bey’i fesh edebilir. Mebi ayn olmazsa, yani müşterinin görmediği mebiin yerini, sıfatını, arsasının hududünü, cinsini, miktarını bayi bildirmezse, bey’ fâsid olur.

Bir kimse, cinsini söyleyerek bir şey satsa, bu şey başka cinsten çıksa, bey’ batıl olur. Mesela karpuz tohumu olarak alıp, hıyar tohumu çıksa, batıl olur. Müşteri, tohum mevcûd ise, geri verir. Mevcûd kalmamış ise, mislini verir. Semeni geri alır.

Bir kimse, malını görmeden satsa, muhayyer olamaz. Yani görünce, satıştan vazgeçemez. At, katır ve merkebin yüzünü ve sağrısını gören muhayyer olamaz. Et için koyun alırken el ile yoklamayan muhayyer olur. Evin sofasını gören, odasını görmese de muhayyer olmaz. Fakat, İmâm-ı Züfer’e göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, odaları da görmek lâzımdır ve fetva böyledir. Karışık bir malın bir kısmını gören müşteri, hepsini görünce muhayyerdir. Tartı ile veya ölçek ile ölçülen şeyin numunesini gören, o şeyin hepsini görünce muhayyer olmaz. Fakat numunesinden düşük ise, ayıp sebebiyle muhayyer olur. Yenecek şeyleri tatmayan muhayyer olur.
Müşterinin, satın almak için vekili veya satın aldığı malı teslim almak için gönderdiği vekili, yani [seni vekil ettim dediği kimse] görünce, müşteri muhayyer olamaz. Fakat, müşterinin, görmeden satın aldığı malı teslim almak için gönderdiği kimsenin görmesi ile müşterinin muhayyer olmak hakkı kaybolmaz.

Amanın alıp satması câizdir. Satın aldığı şeyler dokunmakla veya koklamakla veya tadına bakmakla anlaşılırsa, bunları yapmadı ise muhayyer olur. Bir ev kendisine tarif edildi ise, muhayyer olmaz. Bir kimse, iki elbiseden birini görüp, ikisini de satın aldıktan sonra, ikincisini görünce, ikisini birden kabul veya ikisini birden reddetmekte muhayyer olur. Yalnız ikincisini reddedemez.

Bir şeyi gördükten sonra, satın alan kimse, başka bulursa muhayyer olur. Bayi, farklı değil diye yemin ederse, buna inanılır.
Müşteri, görmemiş idim derse, bayi, görmüş idin derse, müşteriye inanılır.

Camiul ezher hocalarından allame Abdurrahmân Ceziri’nin riyasetindeki Mısır ulemasından bir heyet tarafından hazırlanmış olan (Kitabü’l-fıkh alel-mezahibi’l-erbea) kitabı 5 cilt olup Mısır’da 1392 [m. 1972] de yeniden basılmıştır. Hasan Ege tarafından Türkçeye tercüme edilerek, Bahar kitabevi tarafından 1971-1979 da, 7 cilt olarak basılmıştır. Arabisinin 2. cildinde diyor ki (Görülmeyen bir şey için muhayyer olmak, Hanefi mezhebinde 4 yerde vardır: Birincisi, ayn olan mal, yani mebidir. Mebi deyn olursa satış selem olur. Selem satışında mebi için muhayyerlik olmaz. İkincisi, kiralanan yer görüldüğü zaman reddedilebilir. Üçüncüsü, bir ayn, ortaklar arasında bölündüğü zaman paylarını sonradan görenler reddedebilirler. Misli olan mal taksim edilince muhayyerlik olmaz. Dördüncüsü, mal davasında sulh olunca. Yani, birinde alacağı olduğunu söyleyen görmediği bir malın verilmesine râzı olunca, bunu gördüğü zaman reddedebilir).

3) Ayıp, yani kusur sebebi ile muhayyerlik: Bir kimse, satın aldığı bir malda kusur bulsa, tam fiyatı ile almakta veya reddetmekte muhayyerdir. Bayi râzı olur ise, fiyatı kırabilir. Piyasada, fiyat düşmesine sebep olan kusur, (Ayıp) sayılır.

Müşteri satın alıp, kullanırken veya şeklini, sıfatını değiştirince, eskiden kalma bir ayıp görse, fiyat farkını geri alır. Mesela kumaş alıp, kestikten sonra kusur görürse, kumaşı reddedemez. Fakat, bayi kabul ederse, reddedebilir. Kumaşı dikmiş ise veya kumaşı boyamışsa, unu yağla yoğurmuş ise, eski ayıplarını anlasa, fiyat farkını alır. Bayi râzı olsa da, reddedemez. Aldığı taamı yese, elbiseyi giyip yırtsa, fiyat farkı isteyemez. İmameyn, ister dedi. Yumurta, ceviz, kavun, karpuz ve kabak satın alıp, kırınca hepsi bozuk çıksa, işe yarar iseler, fiyat farkı alır. Bir işe yaramaz iseler geri verip parasını tamamen geri alır. İyi diyerek satın aldıklarının bozukları %3 ise, bey’ sahih olur. Çok ise fâsid olur. Hepsini verip, parasını geri alır.

Bir kimse satın aldığı malı başkasına satmış iken, kusurlu olduğundan mahkeme kararı ile kendisine iade edilse, 1. bayia reddedebilir. Fakat, mahkeme kararı ile değil de kendi arzusu ile iade edildi ise, 1. bayia reddedemez. Bir kimse, satın aldığı şeyde kusur bulunduğunu ispat etse veya bayi kusursuz olduğuna yemin edemese, müşteri parayı vermeye mecbur olmaz. Bunun gibi, pazarlık edilip, ölçülen şeyin miktarında uyuşup, teslim alınan miktarda anlaşamasalar, müşterinin sözü kabul edilir. Tartı ile veya ölçek ile satın alınan bir şey, eve götürülünce, bir kısmı kusurlu görülse, müşteri, hepsini almakta veya reddetmekte serbesttir.
Müşteri, satın aldığı bir şeyin kusurunu düzeltse, geri vermek hakkı kalmaz. Satın alınan bir hayvana binmek, kabul etmek demektir.

(Tagrir) olunan, yani yalan söylenmekle fahiş aldatılan kimse, bey’i fesh edebilir. (Mecelle)nin 165. maddesinde diyor ki sarraflıkta piyasadaki fiyatların en yükseğinden,  % 2,5 ve daha fazlası kadar yüksek fiyatla satın alarak aldanmaya (Gaben-i fahiş=çok aldanmak) denir. Bu miktar, uruz için, yani hayvandan başka menkul mallar için %5, hayvan için %10, bina için %20’dir. Bu miktarlardan az olan aldanmaya, (Gaben-i yesir=az aldanmak) denir. Mesela, bayi, bu mala, şu kadar lira veren oldu deyip satsa, piyasadaki en yüksek değerinden fahiş aldanma kadar fazla olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri bey’i fesh edebilir.

Bayi yalan söylemeden, fahiş fiyatla satsa, aldanan müşteri bey’i bozamaz. Çünkü herkes malını, dilediği fiyatla satabilir. İslamiyette (kar haddi) diye bir şey yoktur. Yalnız, sıkışık durumda olanlara, yiyecek, giyecek ve barınacak lüzumlu eşyayı fahiş, yüksek fiyatla satmak haramdır. Yalan söylenerek, yesir aldatılan kimse, bey’i bozamaz.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler