Sual: Altın ve gümüş ticaretinde nelere dikkat edilmelidir?
Cevap: (Hadîka) sonunda diyor ki, (Bey’ ve şirâda ve icârede ve ödünc vermekte ve nikâhta altın ve gümüş miktârını ağırlık olarak bildirmek lâzımdır. Semen sözleşme zamânında hâzır ise, göstermek yetişir. Miktârını bildirmeğe lüzûm kalmaz. Altının, gümüşün miktârları ağırlık olarak bildirilmezse, sözleşmeleri sahîh olmaz. Fâsid olur. Sayı ile bildirilince de sahîh olacağı imâm-ı Ebû Yusuf’ten haber verildi ise de, bu haber za’îfdir. Buna uymak câiz olmaz. Tarafeyne göre, [yanî İmâm-ı a’zama ve imâm-ı Muhammed’e göre] nass olan yerde örf mu’teber değildir. Lâkin hükûmetler tarafından basılmış olan altınların ve gümüşlerin ağırlıkları bellidir. Söz kesilirken sayıları söylenince, belli olan ağırlıkları kasd olunmaktadır. Eshâb-ı kirâm ve Tâbi’în, sözleşmelerinde yalnız sayı söylerlerdi. Sayı söylemek, ağırlık söylemek yerine geçerdi. Bunun için, bugün de, söz kesilirken gösterilmeyen altın ve gümüş paralar sayı ile söylenince, ağırlıkları düşünülmelidir. Böyle düşünülerek yapılan sözleşmeler sahîh olur. [Bir altının, bir gümüşün kaç gram olduğunu bilmek ve ağırlığın miktârını düşünmek şart değildir.] Yeryüzünde, altın ve gümüşten ilk para basan Âdem aleyhisselâmdır. İslâmiyyetde ilk para basan hazret-i Ömer’dir. Hicretin 18. senesinde, acem paralarının şeklini ve yazısını aynen bastırdı. Hazret-i Mu’âviye’nin bastırdığı altınlar üzerinde, elinde kılınç bulunan resim vardı. İlk olarak yuvarlak gümüş parayı, Mekke’de Abdullah bin Zübeyr basdırdı.
Ondan evvelki paralar, kısa ve kalın parçalar hâlinde idi. (Hadîka)da, Makrîzî’den alarak, islâmiyyetde ilk basılan paralar hakkında geniş bilgi vardır. İslâmiyyetten evvel Mekke’de, altın ve gümüş para vardı. Ağırlıkları, müslümân parasının 2 misli idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ve hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh”, bu paraları da kullandılar).
Tavsiye Yazı –> Hibe ve Hediye hükümleri