Sual: İmam Birgivî’nin Ziyâretü’l-Kubûr adlı kitabında kabir ziyareti hususunda Ehl-i sünnete aykırı görüşleri olduğu doğru mudur?
Cevap: Birgivi’ye izafe edilen Ziyâretü’l-Kubûr risâlesi, Hanbelî âlimlerinden İbnü Kayyımi’l-Cevziyye’nin İğâsetü’l-Lehfân kitabının hülâsası mahiyetindedir. Birgivî’nin İbnü Kayyım’a, belki de Hanbelî mezhebinden bir âlime atıfta bulunduğu tek kitaptır. Dr. Huriye Martı adında bir araştırmacı, Birgivî Mehmed Efendi – Hayatı, Eserleri ve Fikir Dünyası adlı eserinde (2. Baskı, Ankara, 2011, s. 65, 97) risâlenin Birgivî’ye aidiyetinin şüpheli olduğunu söylüyor. Bir asır sonra ortaya çıkan ve gûyâ bid’atlerle mücadelesiyle tanınan Kadızâdeliler tarafından Birgivî’ye nisbet edilmiş olması muhtemeldir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar bunu göstermiştir. Nitekim risâlede, Birgivî’nin te’lif tarzına muhalif olarak iktibaslar sayfalarca sürmekte ve bazen aynı cümle defalarca tekrar edilmektedir. Diğer kitaplarında ismi geçen ve elinin altında bulunan klasik Hanefî kitaplarına bu risâlede atıf yapılmamıştır. Bu, Hanefî mezhebine sıkı bağlılığı ile bilinen Birgivî’nin tarzına uymaz. Ayrıca, risâlenin te’lif tarihi belli olmadığı gibi, müellif ve eserlerinin tanıtıldığı el-Ikdü’l-Manzûm, el-Aylemü’z-Zâhir, Keşfü’z-Zunûn ve Hadâiku’l-Hakâik gibi eserlerde Birgivî’nin eserleri arasında zikredilmemiştir. Kitabın orijinal nüshası da elde bulunmamaktadır.
Ömrünün sonunda kaleme aldığı et-Tarikâtü’l-Muhammediyye’de bahsi geçen mevzuların teferruatı için diğer risâlerini kaynak gösterirken, kabir ziyareti hususunda ne Ziyâretü’l-Kubûr risâlesine, ne de İbni Kayyım’ın eserine atıfta bulunulmaktadır. Birgivî’ye atfedilen “Ölüleri anmak için yapılan âyinlere, şefaat istemek için mezar ve türbeleri ziyaret etmeye” dair fikirler, et-Tarikâtü’l-Muhammediyye, Ahvâlü Etfâli’l-Müslimîn ve Vasiyetnâme gibi kitapları tedkik edildiğinde, İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyım gibi aşırılıklarıyla tanınmış âlimlerden ayrıldığı görülmektedir. Birgivî, bid’atlardan kaçınma hususunda şiddetli tavır gösteren bir âlimdir. Ama onun çok tutulan eserlerinde kabir ziyaretini, istigâse ve tevessülü yasaklayan bir kelime yoktur. Ancak kabir ziyaretinde cahil halk tarafından yapılan aşırılıklara ve işlenen bid’atlere dikkat çekilmektedir.
Sual: Birgivî’nin Tarikatü’l-Muhamediyye isimli eseri elime geçti. Kendisinin aklî ilimlere karşı uzlaşmaz bir tavrı olduğunu; mantık hâricindeki aklî ilimlere bid’at dediğini gördüm. Kâtib Çelebi tarafından da bu nedenle tenkit edilmiş. Halbuki kendisi bir Hanefî âlimidir, müsbet ilimlere karşı daha toleranslı olması gerekmez miydi?
Cevap: Ben öyle bir intibâ edinmedim. Birgivî, Tarika kitabında ilimleri, emrolunan, yasaklanan ve mendub ilimler olmak üzere 3 kısma ayırır. İlm-i nücûm, ilm-i kelâm ve ilm-i hikmeti, yasaklanan ilimler kategorisinde ele alır ve der ki: “Zeki, dindar, çalışkan kimselerden bâtıl yollara kayma korkusu olmayanların, kelâm ilmini öğrenmesi ve öğretmesi münasiptir”. İlm-i nücûmdan yasak olan şeylerin, gök cisimlerinin hareketlerinden, geleceğe dair mana çıkarmak olduğunu söyler. Felsefecilerin, her sözünü değil; din hakkında söylediklerini reddeder. Hâdiseye İmam Gazâlî’de olduğu gibi avam-havas bilgisi açısından yaklaşıyor ve bu sözleri, muayyen kimseler için söylüyor olsa gerektir. Nitekim temel dinî ilimlerden mahrum sıradan bir kimse, müspet ilimlerle çok alâkadar olursa, imanı tehlikeye düşebilir. Din câhillerinin, müsbet ilim öğrenmesi, insanların umumuna zarar verecek bir husus olarak görülmüştür. Sadece Birgivî değil, çok İslâm âlimleri, ilmin ehline verilmesi gerektiği, ehli olmayan kimsenin elinde ilmin zararlı olduğunu söyler. Pozitif ilimlere menfi bakılmış olsa, asırlarca medreselerde okutulup, ortaya nice faydalı eserler konur muydu? Âlimler ilmi maksat değil, insanlara dünya ve âhirette fayda verecek bir vâsıta olarak görür.
Tavsiye Yazı: İmam Birgivi’nin Usul-i Hadis kitabı