Bu mektup, şeyh Behâüddîn-i Serhendî’ye yazılmıştır. Alçak dünyayı kötülemekte ve dünyaya düşkün olanlardan kaçınmayı bildirmektedir:
Akıllı oğlum! Allahü teâlânın sevmediği bu dünyanın arkasında koşmamalıdır! Gönlünü hep Allahü teâlâya bağlamak sermayesini elden kaçırmamalıdır! Ne sattığını ve buna karşılık neyi aldığını düşünmelidir! Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak alçaklık ve ahmaklıktır. Dünya ile ahiret birbirinin zıttıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalpte toplanamaz. İkisi bir araya getirilemez. Arabî Mısra tercümesi:
Din ve dünya bir araya gelirse, güzel olmaz!
Bu iki zıttan dilediğini seç ve seçtiğine karşılık kendini sat, fedâ et! Ahiret azâbı sonsuzdur. Dünyada olanlar çok azdır. Allahü teâlâ, dünyayı sevmez, ahireti sever. Arabî beyt tercümesi:
İstediğin gibi yaşa, bir gün öleceksin!
İstediğini topla, bir gün ayrılacaksın!
Sonunda kadından ve çocuklardan ayrılacaksın. Bunların idaresini Allahü teâlâya bırak! Bugün, kendini ölmüş bilmelidir. Onların işlerini Allahü teâlâya bırakmalıdır. Tegabün sûresi 15. ve Enfal sûresi 28. âyetinde meâlen, (Mallarınız ve çocuklarınız sizlere kesin olarak düşmandır. Onlardan sakınınız) buyruldu. Bunu iyi anlayınız! Tavşan gibi, gözleri açık uyku ne zamana kadar sürecek! Bir gün gelip uyanılacak! Dünyaya düşkün olanlarla arkadaşlık etmek, onlarla görüşmek, öldürücü zehirdir. Bu zehirle öldürülen kimse, sonsuz olarak ölür. (Aklı olana bir işaret yetişir) demişlerdir. Biz ise, açıkça ve üzerine düşerek anlatıyoruz. Bunların yağlı, tatlı yemekleri, kalbin hastalığını arttırır. Kalbin iyiliği, hastalıktan kurtulması nasıl düşünülebilir? Sakın! Sakın! Çok sakın! Fârisî beyt tercümesi:
Bildirilmesi lazım olanı söyledim sana,
Ya faydalanırsın, ya da çarpar kulağına.
Onlarla görüşmekten, arslandan kaçar gibi, hatta daha çok kaçmalıdır. Arslan insanın yalnız canını alır. Bu da, ahirette faydalı olur. Dünyaya düşkün olanlarla beraber olmak ise, insanı sonsuz felakete ve zarara sürükler. Onlarla konuşmaktan, onların lokmalarını yemekten ve onları sevmekten ve onları görmekten sakınmalıdır. Sahih olan hadis-i şerifte, (Zengine, zenginliği için alçaklık gösterenin dininin üçte ikisi gider) buyruldu. Onlara karşı yapılan bu alçalmalar ve yaltaklanmalar, onların malları ve makâmları için midir, yoksa değil midir? İyi düşünmek lâzımdır. Malları, mevkileri için olduğunda hiç şüphe yoktur. Bunun sonu da, dinin üçte ikisinin gitmesidir. Artık müslümanlık nerede, kurtuluş nerededir? Yağlı lokmaların ve uygunsuz kimselerle düşüp kalkmanın, bu yavrunun kalbinde vaazları dinlemeye ve nasihatleri düşünmeye yer bırakmadığını bildiğim için, bu kadar ağır ve sıkı yazıyorum. Hafif sözlerle, yumuşak kelimelerle uyanmayacağını biliyorum. Sakın! Onların sohbetinden sakın! Onları görmekten sakın! Allahü teâlâ yardımcın olsun! Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzı olmadığı, beğenmediği şeylerden kurtarsın! Miraç gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrılmadı) diyerek övülen insanların efendisi hürmetine “aleyhi ve alâ Âlihi minessalevâti efdalüha ve minetteslimati ekmelühâ” bu duamızı kabul buyursun! Âmin.