Bu mektup, Muhammed Mâ’sûm-i Kabili’ye yazılmıştır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lazım geldiği bildirilmektedir:
Fakirleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervişliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır. Fârisî beyt tercümesi:
Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir,
Yoksa, rahat ettirecek şeyler çoktur.
Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin rahatlığı, rahatsızlıktadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmaktır. Sükûnet bulması çırpınmaktadır. Rahatı, yaralı olmaktadır. Bu yolda istirahat aramak, kendini sıkıntıya atmaktır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen her şeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun daha artmasını beklerken, azalıverdi. Fakat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden daha iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebep olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.