Bu mektup, Mollâ Sâdık-ı Kabili’ye yazılmıştır. Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin ruhlarından faydalanmaya aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstadının latîfeleridir:
İki mektubunuz arka arkaya geldi. Birinci mektup, kavuştuğunuzu, doyduğunuzu bildiriyordu. İkincisi, susuzluğunuzu, boşluğunuzu anlatıyordu. Allahü teâlâya hamd olsun! Çünkü her işin sonuna bakılır. Kendini doymuş sanan, bir şeye kavuşmamıştır. Kendini boş, uzak sanan, kavuşmuş demektir. Size arka arkaya bildirmiştim ki büyüklerin ruhlarının zâhir olmasına, onların yardım etmelerine, sakın aldanmamalıdır. O büyüklerin sûretleri, kendi üstadınızın latîfeleridir. O şekillerde görünmektedir. Tek bir yere bağlanmak şarttır. Çeşitli yerlere bağlanan, bir şey kazanmaz, zarar eder. Size çok söylemiştim ki sona çabuk kavuşmak için, işe, vazifeye sıkı sarılmalıdır. Lazım olan şeyleri bırakarak, lüzumsuz şeylerle uğraşmak, akla uygun değildir. Fakat siz, kendi görüşünüze uyuyorsunuz. Söz dinlemiyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazifesi ancak bildirmektir.