Bu mektup, Mollâ Muhammed Emin’e yazılmıştır. Dünyanın birkaç günlük hayatına aldanmamayı ve bu kısa zamanda, çok zikir ederek, kalp hastalığını gidermeye çalışmak lazım olduğu bildirilmektedir:
Yavrum! Annenin yavrusuna karşı yaptığı gibi, daha ne zamana kadar kendine böyle titreyeceksin? Daha ne güne kadar, nefsin için üzülecek, sıkıntılara düşeceksin? Yakında, elbet öleceksin! O hâlde, kendini ve herkesi ölmüş bil! Duymaz, kımıldamaz bir taş gibi düşün! Zümer sûresi, 30. âyetinde meâlen, (Sen elbette öleceksin! Onlar da elbette ölecekler!) buyruldu. Bu kısa zamanda, yapılması gerekli en mühim şey, çok zikir yaparak, kalbi hastalıktan kurtarmayı düşünmektir. Çabuk biten bu zamanda, Allahü teâlâyı hatırlayarak, mânevî hastalığa ilaç yapmak en büyük vazife olmalıdır. Allahtan başkasına düşkün olan bir gönülden hiç hayır umulur mu? Dünyaya eğilmiş olan ruhtan, nefs-i emmare daha iyidir. Orada, hep kalbin selametini isterler. Ruhun, kurtulmuş olmasını ararlar. Biz, kısa görüşlüler ise, hiç durmadan ruhumuzu ve kalbimizi bu dünyaya bağlayacak sebepleri elde etmeyi düşünmekteyiz. Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Ne yapalım? Âli-i İmrân sûresi, 117. âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ onlara zulmetmedi. Onlar, kendilerine zulüm ediyorlar) buyruldu. Zayıf olduğunuz için üzülmeyiniz! İnşaallahü teâlâ sıhhat ve âfiyet bulursunuz. Bu fakir, sizden ümitsiz değilim. Fakirin çamaşırından istemişsiniz. Gömlek gönderildi. Bunu giyiniz ve faydasını bekleyiniz ki çok bereketlidir. Fârisî beyt tercümesi:
Masal sanana, masal gibi olur,
kıymet bilene, çok faydalı olur.
Doğru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâma uyanlara, selam olsun!