Bu mektup, Mollâ Ahmed-i Berki’ye yazılmıştır. Dostların kusurları affolunacağı ve istihâre yapmak bildirilmektedir:
Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun. Peygamberlerin en üstününe ve Onun Âline ve temiz Ashâbının hepsine ve bütün Peygamberlere salât ve selâm olsun!
Merhamet ederek göndermiş olduğunuz kıymetli mektubu okumakla sevindik. Hâl hâsıl olursa bildirilir… buyuruyorsunuz. Yavrum, hâl hâsıl olmasını istemek, halleri veren sevgili olduğu içindir. Onun sevgisi var ise, hallolsa da, olmasa da birdir. Burada iken, size çok tohum ekildiğini söylediğimizi yazıyorsunuz. Yavrum! Evet, yazdığınız gibidir. Fakat, bunların meyvelerini toplamak için, çok zaman ister. Faydası, belki de öldükten sonra görünür. Sevin, fakat acele etme!
Mevlânâ Muhammed Sâlih’in sözlerini yazıyorsunuz. Şimdi yanımızda olmadığından, onları niçin söylediğini kendisinden anlayamadık. Onun için, bir şey yazamayacağım. Herhalde hayırdır. Kalbinize bir şey gelmesin. Edebe uymayan şey yapıldığını yazıyorsunuz. Kalbi temiz kimselerin hataları affolunur. Gönlünüze hiçbir şey gelmesin! Hallerinizin nasıl olduğunu soruyorsunuz. Allahü teâlâya hamd ve şükür olsun ki kabul olunmuşlardansınız. Kabul edilmiş olanlar, sebepsiz kabul olunurlar.
İki şeyhzade gelerek, zikir öğretilmesini istiyorlar diyorsunuz. Yavrum! Yapılacak her iş için istihâre yapmak sünnettir ve mübarektir. Fakat, istihâre yaptıktan sonra, o işin yapılmasını veya yapılmamasını gösteren bir şeyin, uykuda veya rüyada yahut uyanık iken görünmesi lazım değildir. İstihâreden sonra, kalbine bakmak lâzımdır. O işi yapmak arzusu, eskisinden daha çok olmuş ise, o işi yapmayı gösterir. Eğer arzu, çoğalmamış ve eskisinden daha da azalmamış ise, yine yasak olmaz. Böyle olunca, yapmak arzusu artıncıya kadar, istihâreleri tekrar tekrar yapmalıdır. İstihâreler yediye kadar tekrar olunur. İstihâreden sonra, o işi yapmak arzusunun azaldığı anlaşılırsa o işin yapılmamasını gösterir. Böyle olunca da, istihâreler tekrarlanabilir. Hatta, nasıl olursa olsun, istihâreleri her zaman tekrarlamak, daha uygun ve daha iyi olur. O işi yapmak veya yapmamakta ihtiyatlı davranılmış olur.
(Mebde ve Mead) risalesindeki (Ruhun ceset şeklini alarak) yazısının açıklanmasını istiyorsunuz. Canlı insanın yaptığı işleri, ruhun yapması, ceset hâlini alarak olur. Büyüklerin “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” ruhlarının, canlı insanlar gibi yaptıkları yardımlar, hep böyle olmaktadır. Düşmanları helak etmeleri ve sevdiklerine çeşitli yardımlarda bulunmaları ve sıkıntıda olanları kurtarmaları hep böyledir.
Zâlimlerin fitnesinden, zararından kurtulmak için duâ istiyorsunuz. Allahü teâlâ, sizi ve evinizdekileri, belki o mahalledekileri, o zâlimlerin şerrinden korumuştur. Gönlünüz hoş olarak, Allahü teâlâya teveccüh ediniz! Bu korumak kısa bir zaman için değildir sanırım. Allahü teâlânın rahmeti, mağfireti elbette çok geniştir. Yalnız, orada bulunan kardeşlerimize nasihat ediniz ki iyi hallerini ve müslümanlara yardımlarını bozmasınlar. Rad sûresi 12. âyetinde meâlen, (İnsanlar kendilerini değiştirmeyince, Allahü teâlâ da, onlarda olanı elbette değiştirmez) buyruldu. Vesselâm.
Kim bulur, zor ile maksuduna her zaman zafer?
Gelir elbet zuhûra, ne ise, hüküm-i kader.