İmâm-ı Rabbânî bu mektubunu şeyh Ferid-i Rahbolî’ye yazmıştır. Başa gelen sıkıntılara sabır dilemekte, tâundan (vebâ hastalığından) ölmenin kıymetini ve tâun olan yerden kaçmanın günah olduğunu bildirmektedir:
Allahü tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salât ve selam olsun! Din ve dünya saadetinize dua ederim. Kıymetli mektubunuz geldi. Sıkıntılarınızı yazıyorsunuz. Bakara sûresi 156. ayetinde meâlen, (Müminlere bir sıkıntı gelince, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn derler) buyruldu. Sabretmek ve dayanmak lazımdır. Kazaya rıza lazımdır.
Fârisî beyt tercümesi:
Beni incitsen de çok, senden dönmem asla.
Hoş olur dayanmak, sevgilinin nazına.
Şûrâ sûresi 30. âyetinde meâlen, (Size gelen sıkıntılar, kendi kazandıklarınızdır. Çoğunu da affedip, size göndermiyor) buyruldu. Rûm sûresi 41. âyetinde meâlen, (İnsanların yaptıkları işlerle, karada ve denizde fesat hasıl oldu. Her şey bozuldu) buyruldu. Bu veba hastalığında, işlerimizin kötülüğünden dolayı, önce fareler öldü. Çünkü, insanlara çok yakın olan bunlardır. İnsanların üremesine ve yer yüzüne yayılmalarına yarayan kadınlar, erkeklerden daha çok öldüler. Veba olan yerde, ölümden kaçıp da kurtulanlara yazıklar olsun! Kaçmayıp da ölenlere müjdeler olsun! Bunlar şehit sevabına kavuşurlar.
Şeyhü’l-İslâm Şeyh Ahmed bin Ali bin Hacer-i Askalânî “rahmetullahi aleyh”, (Bezlü’l-Mâun fî fadli’t-Tâun) kitabında diyor ki, tâundan ölen kimseye sual sorulmaz. Çünkü, muharebede ölen şehit gibidir. Tâunda, Allahü teala yazmadı ise bana zarar gelmez diyerek, Allah rızası için orada kalıp, başka bir hastalıkla ölen kimse de, sual ve azap görmeyecektir. Çünkü, bu da düşman karşısında nöbet beklerken ölen kimse gibidir. Bunun gibi, büyük âlim İmâm-ı Celaleddîn-i Süyûtî “rahmetullahi aleyh” (Şerhu’s-Sudûr) kitabında, bu sözün doğru olduğunu bildirmektedir. Vebâ olan yerden kaçmayan ve ölmeyen kimse de, gaziler ve mücahitler ve belalara sabredenler gibidir. Herkesin bir (Ecel-i müsemmâ) sı vardır ki, azalmaz ve çoğalmaz. Kaçıp da kurtulanlar, ecelleri gelmediği için ölmemiştir. Yoksa kaçmak, onları ölümden kurtarmış değildir. Kaçmayıp, sabredip ölenler de, ecelleri geldiği için ölmüşlerdir. Vebâ olan yerden kaçmak, insanı kurtarmaz. Vebâ olan yerde sabredip kalmak, insanı öldürmez. Vebâ olan yerden kaçmak, gazâda düşman karşısından kaçmak gibi büyük günahtır. Kaçanların ölmemesi ve sabredenlerin ölmesi, Allahü teâlânın mekridir, aldatmasıdır. Bakara sûresi 26. âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, onunla çoklarını yoldan çıkarıyor. Çoklarını da, doğru yola sokuyor) buyruldu.
Sizin sabrınız ve dayanmanız ve müslümanların yardımlarına koşmanız ve imdatlarına yetişmeniz işitildi. Allahü teâlâ, buna karşılık size çok iyilikler versin! Çocukların terbiyesinde ve sıkıntılarına dayanmakta üzülmeyiniz! Bunun için çok sevap kazanacağınızı düşününüz! Daha ne yazayım? Vesselâm.
Görmez misin, boş durdu mu hiç, insin âlâsı,
Hep uğraştı, vaat etmiş iken fethi Mevlâsı.
KAYAK: MEKTÛBÂT TERCEMESİ (Hüseyn Hilmi Işık)
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız