Bu mektup, Mevlânâ Hâce Muhammed Firketiye yazılmıştır. Gündüz ve gece kendini hesaba çekmeyi ve (Hesaba çekilmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz) hadis-i şerifini bildirmektedir:

Allahü teâlâya hamd olsun! Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselama salât ve selâm olsun! Din ve dünya saadetinize dua ederim. Meşayıh-ı kiramdan birçoğu “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, muhasebe yolunu seçmişlerdir. Her gece, yatacağı zaman, o gün yapmış olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, düşüncelerini, herbirinin niçin olduğunu anlarlar. Kusurlarını ve günahlarını temizlemek için, tövbe ve istiğfar ederler. Allahü teâlâya boyun bükerler, yalvarırlar. İbâdetlerini ve iyiliklerini de, Allahü teâlânın hatırlatması ile ve kuvvet vermesi ile olduğunu bilirler. Bunun için, Hak teâlâya hamd ve şükrederler. (Fütuhat-i Mekkiye)  kitabının sâhibi, [yani Muhyiddin-i Arabî] “kuddise sirruh”, bu muhasebecilerden biri idi. Buyuruyor ki, (Ben kendimi hesaba çekmekte, Meşayıih-i kiramın hepsinden ileri gittim. Niyetlerimi, düşüncelerimi de hesaba kattım). Bu fakire göre “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”, Muhbir-i sâdıktan gelen haberlere uygun olarak “aleyhi ve alâ alihissalatü vesselâm” her gece yatarken, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber)  yüz defa okursa, tesbîh ve tahmîd ve tekbîr eylemiş olur. Böylece, muhasebe yapmış olur. Kendini hesaba çekmiş sayılır. Tesbîh söylemek, tövbenin anahtarıdır. Bunu çok okumakla, kusurlarının, günahlarının affedilmesini istemiş olur. Bu günahlardan dolayı, Hak teâlâya bulaştırılmış olan lekeleri tenzîh ve takdis etmiş olur. Günah işleyen bir kimse, bu emirlerin ve yasakların sâhibinin azametini ve kibriyasını düşünmüş olsaydı Onun emirlerine karşı gelemezdi. Günahları yapması, Onun emirlerine ve yasaklarına kıymet vermediğini göstermektedir. Böyle şeyden, Allahü teâlâya sığınırız. (Tenzîh)  kelimesini, [yani yukarıda yazılı olan tesbîhi] çok okumakla, bu kusur affolunur.

(İstiğfar)  etmek, günahların örtülmesini istemektir. (Tenzîh)  kelimesini okumak ise, günahların yok olmasını istemektir. O nerede, bu nerede? (Sübhânallah)  şaşılacak bir kelimedir. Söylemesi çok kısadır. Mânâları ve faydaları ise pek çoktur.

(Tahmîd)  kelimesini çok okumakla, Allahü teâlâya şükredilmiş olur. Onun verdiği nimetlerin şükrü yapılmış olur.

(Tekbîr)  kelimesi, Allahü teâlânın, kulların yaptığı şükrlerden çok yüksek olduğunu, Ona yakışan şükür yapılamayacağını göstermektedir. Çünkü, Ona yapılan istiğfarlar, afv dilemekler için de, çok istiğfar etmek lâzımdır. Ona yakışan hamd, ancak Onun tarafından yapılabilir. Bunun içindir ki kendisi, Saffati suresinin son ayetinde, (Sübhâne Rabbike Rabbil’izzeti…)  buyurmuştur. Kendini hesaba çekmek isteyenler, bu âyet-i kerîmeyi çok okumalıdır. Böylece istiğfar ve şükretmiş olurlar. İstiğfar ve şükredemediklerini de ve kusurlarını da bildirmiş olurlar. Ya Rabbi! Bizim kusurlu, bozuk olan dualarımızı, tövbelerimizi kabul buyur! Sen her şeyi işitir ve bilirsin. Efendimiz, yüce Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama ve onun Âline ve hepsi temiz, seçilmiş olan Ashâbının her birine salât ve selâm olsun “sallallahü teâlâ ve selleme aleyhi ve alâ âlihi ve Ashâbihi ecmaîn”! Allahü teâlâ hepsine bereket versin!

[Bu âyet-i kerîmeyi okurken hiçbir yerini değiştirmemeli, (Rabbike)  kelimesi yerine (Rabbina)  dememelidir. ]

Gel aldanma bu dünyaya, sonu viran olur, bir gün,
Senin bu sürdüğün demler, elbet yalan olur, bir gün.

 

Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Post comment