Bu mektup, yine nakib Seyyid Şeyh Ferid’e yazılmıştır. Din âlimlerine hürmet etmek lazım olduğunu bildirmektedir:
Allahü teâlâ, Peygamberlerin en üstünü hürmeti için “aleyhi ve aleyhimüssalavât vetteslîmât vettehiyyat”, din düşmanlarına karşı olan mücadelenizde yardımcınız olsun! Mübarek mektubunuzu okumakla şereflendik. İlim öğrenen ve tasavvuf yolunda çalışan gençlere sarf etmek üzere, bir miktar para gönderdiğinizi yazıyorsunuz. İlim öğrenen talebeyi, tasavvufa çalışanlardan önce yazdığınızı görünce çok sevindik. “Zâhir, batının alâmetidir” buyurmuşlardır. İnşaallah mübarek kalbinizde de, bu talebe, daha önce bulunmaktadır. Arabî Mısra tercümesi:
Her kabdan, içinde olan, dışarı sızar!
İlim talebesini ileride tutmak, İslamiyetin ilerlemesine sebep olur. Bunlar İslamiyetin bekçileridir. Muhammed aleyhisselâmın dinini, soysuzlara karşı bunlar koruyacaktır. Kıyamet günü herkese İslamiyetten sorulacak, tasavvuftan sorulmayacaktır. Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak, ancak İslamiyete uymakla olur. İnsanların en iyileri, seçilmişleri olan Peygamberler “salavâtüllahi teâlâ ve teslimatühü aleyhim”, herkesi İslamiyete çağırmıştır. Kurtuluş yolu İslamiyettir. O büyükler, İslamiyeti bildirmek için gönderildi. O hâlde en kıymetli ibâdet, insanlara yapılacak en büyük iyilik, İslamiyetin öğrenilmesine, yapılmasına çalışmaktır ve İslamiyetin bir emrini meydana çıkarmaktır. Hele, din düşmanları, azgınca, dine saldırarak, İslam kitaplarını yok ettikleri, müslüman yavrularını aldattıkları bir memlekette, Allahü teâlânın emirlerinden bir tanesinin yapılmasına sebep olmak, binlerle, milyonlarla lira sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü, bu ufak iş, Peygamberlere “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” uymak, onların vazifesine ortak olmaktır. Halbuki ibâdetlerin en kıymetlisi, sevapların en çoğu onlaradır. Milyonla sadaka vermek, hayrat, hasenât yapmak ise, herkese müyesser olabilir. İslamiyetin meydana çıkmasına çalışmak, nefsin istemediği şeydir. Buna çalışan, nefsi ile cihat etmiş olur. Hayrat yapmak ise, nefsin hoşuna gidebilir. Fakat, İslamiyetin öğrenilmesi, yapılması için para sarf etmek, şüphesiz çok kıymetlidir. Bu niyet ile az bir şey vermek, bu niyet olmadan sarf edilen milyonlardan aşağı değildir. [Her müslümanın, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını tercüme edip, bastıran kurumlara yardım etmesi lâzımdır. Bunlardan bir iki kitap satın alıp, komşuya, arkadaşa hediye etmek, hem bu kuruluşlara yardım olur, hem de İslamiyete büyük hizmet olur.]
Sual: Nefsine uyan ilim talebesi, nefsi ile cihat eden sufiden nasıl üstün olabilir?
Cevap: İlim öğrenen kimse, nefsine uymakla kendine zarar yaparsa da, herkes onun ilminden faydalanır. Kendini yakarsa da, başkalarının kurtulmasına sebep olur. Sufi ise, kendini kurtarmakla uğraşmaktadır. Başkalarına faydası yoktur. İslamiyet, insanların saadetine çalışanları, kendini kurtarmaya çalışanlardan, daha üstün tutmaktadır. [İbni Âbidin, c. 5, s. 261]
Evet, tasavvuf yolunda ilerleyen bir sâlik, fenâ ve bekâ makâmlarına erer ve sonra insanları davet etmek vazifesi ile şereflendirilirse, Peygamberlik makâmından nasibi olur. İslamiyeti bildirenlerden, herkesi saadete erdirenlerden olur. İslam âlimleri gibi üstün ve kıymetli olur. Bu, Allahü teâlânın öyle bir nimetidir ki dilediği seçilmişlere ihsan eder. Onun ihsanı pek büyüktür.
[İslamiyetin öğretilmesine çalışmak, îman edilecek şeyleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında bildirdikleri gibi yaymak ile ve ahkâm-ı İslamiyeyi, yani Allahü teâlânın emir ve yasak ettiği şeyleri, fıkıh kitaplarına uygun olarak bildirmek ile olur. Evvela, ingiliz casuslarının ve bidat ehlinin, mezhepsizlerin yalanlarına cevap verilir. Böyle çalışanlara, beden ile hizmet edenler ve mal ile söz ve yazı ile ve duâ ile yardım edenler de, bu sevaba kavuşurlar. Fakat, bu işleri, yalnız Allah rızası için ve kanunlara uygun olarak yapmak ve fitneye sebep olmamak lâzımdır.]