Bu mektup, Behadır Han’a yazılmıştır. Zâhiri ve bâtını toparlamakla beraber, İslamiyetin zâhirine ve hakikatine yapışmayı bildirmektedir:
Hak teâlâ, dağınık şeylere olan bağlılıklardan kurtarsın. Mukaddes olan, kendisine tam bağlanmakla şereflendirsin. Bu duamızı Peygamberlerin efendisi hürmetine kabul buyursun “aleyhi ve alâ Âlihi ve aleyhim minessalevâti efdalüha ve minetteslimati ekmelühâ”! Fârisî beyt tercümesi:
Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka,
Hepsi cana zehirdir, şeker gibi de olsa!
İnsanın zâhirini, parlak olan İslamiyetin zâhiri ile süslemesi ve batınını da hep Hak teâlâ ile bulundurması, çok güç bir iştir. Acaba hangi talihli bir kimseyi bu iki nimetle şereflendirirler? Bugün, bu iki nimete birlikte kavuşmak, hatta yalnız İslamiyetin zâhirine uymak elegeçmez bir hazine gibi olmuştur. Kibrit-i ahmerden, [yani demre sürtünce altına çevireceği sanılan maddeden] daha kıymetlidir. Hak teâlâ, sonsuz olan merhameti ile geçmişlerin ve geleceklerin en üstününe uymakla zâhirimizi ve bâtınımızı şereflendirsin “aleyhi ve alâ Âlihissalevâtü vetteslîmât”!