Bu mektup, Mirza Hüsameddin Ahmed’e gönderilmiş olup bu dünya sıkıntıları, acı görünse de, insanı yükseltirler ve taundan ölmenin kıymetini bildirmektedir:
Önce, Allahü teâlâya hamd ve Peygamberimize “sallallâhü aleyhi ve sellem” salavât eder, size de duâ ederim. Yazılarımla sizi rahatsız ediyorum. Başımıza gelenlere sabır tavsıye buyurduğunuz, kıymetli mektubu, şeyh Mustafa getirdi. Okumakla şereflendik. Hepimiz, Allahü teâlânın mülküyüz. Hepimiz, Onun huzuruna gideceğiz! Başımıza gelenler, görünüşte çok yakıcı, çok acıdır. Fakat, hakikatte ilerletici, yükseltici ilaçlardır. [İlaclar, elbette acı olur.] Bu acıların, dünyada sebep olduğu faydalar, ahirette beklediğimiz nimetlerin yüzde biri olamaz. O hâlde evlat, Allahü teâlânın büyük bir ihsanıdır. Yaşadıkları müddetce, insan, çok faydalarıni görür. Ölümleri de, sevap kazanmaya, yükselmeye sebep olur. Büyük âlim, Muhyissünne [Nevevî] “rahmetullâhi aleyh” (Hilyet-ül-ebrâr) ismindeki kitabında diyor ki: (Abdullah ibni Zübeyr “radıyallâhu anhüma” halife iken, taun hastalığı oldu. Bu taunda, Enes bin Malik’in “radıyallâhu anh” seksenüç çocuğu öldü. Kendisi, Peygamber efendimizin “sallallâhü aleyhi ve sellem” hizmetçisi idi ve bereket, bolluk için duâsını almıştı. Bu taunda, Abdurrahmân bin Ebû Bekr Sıddîk’in “radıyallâhu anhüma” kırk çocuğu ölmüştü). İnsanların en iyisi, en kıymetlisi olan Ashâb-ı kirâma “aleyhimürRıdvân” böyle yapılınca, bizler gibi günahı çok olanlar, hesaba dâhil olur mu? Hadis-i şerifte buyuruldu ki (Taun, eski ümmetlere, azap olarak gönderildi. Bu ümmet için şehit olmaya sebeptir). Doğrusu, bu vebada ölenler, şaşılacak bir huzur, Allahü teâlâya teveccüh içinde ölüyor. Bu bela gününde, insan, bu mübarek cemaate karışmaya hevesleniyor. Onlarla birlikte, dünyadan ayrılıp, ahirete gitmeye özeniyor. Taun belası, bu ümmete gazap, azap gibi görünmekte ise de, iç yüzü rahmettir. Meyan şeyh Tâhir dedi ki taun günlerinde, Lahor’da, bir kimse sesler duyduğunu ve, (Bu günlerde ölmeyene yazıklar olsun!) dediklerini söyledi. Evet öyledir! Bu şehitlerin haline dikkat olunduğu zaman, şaşılacak haller, anlaşılamayan işler görülüyor. Böyle ikramlar, yalnız Allah için canını fedâ edenlere mahsustur.
Efendim! Çok sevgili oğlumun ayrılığı, pek büyük musibet oldu. Beni yaktı. Bu kadar yakan bir elem, kimsenin başına gelmemiştir. Fakat, Allahü teâlânın, bu felaket karşısında, kalbi zayıf olan bu fakire ihsan ettiği sabır ve şükür nimeti de, en büyük ihsanlarından olmuştur. Allahü teâlâdan dilerim ki bu musibetin karşılığını dünyada vermesin. Hepsini ahirette versin! Bu dileğin de, yüreğimin darlığından olduğunu bilmez değilim. Çünkü, Onun rahmeti sonsuz, merhameti boldur. Dünyada da, ahirette de bol bol vericidir. Kardeşlerimizden umarız ki son nefeste îman ile gitmemize ve insanlık icâbı yaptığımız kusurların affedilmesine duâ buyurarak yardım ve imdad edeler. Ya Rabbi! Bizi affet, doğru yoldan ayırma! Kâfirlere karşı korunmakta yardımcımız ol! Âmin. Size ve hidayette olanlara selam ederim.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız