Sual: Hazreti Osman’a “radiyallahu anh” niçin “zinnureyn” denilmiştir.
Cevap: Menakıb-ı Çihar Yar-ı Güzin kitabında diyor ki;
Malumdur ki Allahü teâlâ hazretleri Musa “alâ nebiyina ve aleyhisselâm” hazretlerine 2 nur vermişti. Biri Tevrat nuru. Biri Yed-i Beyda nuru. Osman “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine de 2 nur vermişti. O sebeple Zinnureyn derler. Bir kavl de şudur ki 2 nur, Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin iki kerimelerini, biri Rukaye ve biri Ümmü Gülsümdür “radıyallahü teâlâ anhünne”; almıştır. Aliyül mürteda “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin övünmesi Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin bir kerimesiyle idi. Osman “radıyallâhu anh” hazretlerinin övünmesi ondan ziyade olur. O 2 nur 2 hicrettir ki Osman bin Affan’a nasip olmuştur. Bir kavl de odur ki o iki nur iki gazadır. Biri Bedr gazası, biri Hudeybiye gazasıdır. Ama Bedr gazasında Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Osman bin Affan hazretlerine buyurdular ki “Ya Osman! Ben sendenim, sen bendensin!” Hem kendi nurunu tutasın ve hem benim nurumu tutasın. Hudeybiye gazasında Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki işte bu iki elimin biri benim elimdir. Ve biri Osman’ın elidir. Doğru Biat-ı Rıdvân ettim. O vakitte Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin 2 mübarek eli birbirine ulaştı. Bir elinden güneş gibi bir nur ve bir elinden ay gibi bir nur parladı. Buyurdular ki “Bu iki nur Osman’ın nurudur. Osman benim ile ebedî olarak Cennette refiktir.”
Bir kavil de odur ki iki nurun biri, gündüz oruçlu olmanın, biri gece namaz kılmanın nurudur. Bir kavilde odur ki o iki nurun biri iman nuru ve biri Kuran nurudur. Bir kavil de odur ki iki nurun biri zahirinin nuru ve biri batınının nurudur. Herkesin ittifakıyla Osman “radıyallahü teâlâ anh” hem şeyh-i ehl-i iman idi ve hem şeyh-i Kuran idi. Şu sebepten Şeyh-i ehl-i iman idi ki yetimler babası idi. Dertliler yardımcısı idi. İhtiyar kadınların yardımcısı idi. Amalara yardım ederdi. Medine-i münevvere beldesinde bir aç veya bir çıplak var ise, o aç kimseyi doyurmayınca kendi yemez, o çıplak kimseyi giyindirmeyince, kendi giyenmezdi. Şeyh-i Kuran idi. Yani Kurân-ı azimüşşanı kendi hattı ile 4 mushaf-ı şerif yazdı. Âlemin 4 tarafına gönderdi. 20 küsür sene akşam namazını kıldıktan sonra, 4 rekat namaz kıldı. Her rekatte sûre-i Fâtihadan sonra 40 kere Kulhüvallahü ehad sûresini okurdu. Ondan sonra ihlas ile 4.000 tesbih, tehlil ve duâ okurdu. Bunları yerine getirdikten sonra, bütün Kurân-ı azimi ki 114 sûre, 6.666 ayettir, bir kavle göre; tertip ve tertil ile her gece vitir namazında okurdu. Bu mertebelerden sonra, bir de şahadet mertebesine kavuştu. Haberde gelmiştir ki Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki “Ben miraç gecesi dedim ki ya Rabbi! Osman bin Affan senin hesabın için haya eder. Allahü tebareke ve teâlâ hazretleri buyurdu: Ya Muhammed! Ben cümle mahluku hesaba çeksem de Osman’a hesap etmem, ben Osman’dan hesabı ref’ etmişim [kaldırdım].“
İşaret: Her kim 5 nesneyi yapar; ondan 5 nesneyi men etmezler. Her kim haya eder. Ondan haya ederler. Her kim rahm eder [rahmet eder], ona rahmet ederler. Her kim malını Cennete bedel verir. Cenneti ona bedel verirler. Her kim affeder. Onu affederler. Her kim Hak sübhanehü ve teâlâ hazretlerini tanıdı. Yani bilip korktu. İşleri tamam olur. Allahü teâlâ hazretlerini bulup, vasıl olur. Bu 5 nesneyi Osman bin Affan “radıyallâhu anh” yapardı.
Nükte: Büyüklük dünyada 4 şey ile olur. Ahirette de 4 şey ile olur. Dünyada hüsn ve cemal ile olur. Sehavet ve mal ile olur. Aşıret ve Al [yakınlar] ile olur. Ahirette iyi sünnet ve iyi ibadet ile iyi huy ile ve iyi siret ile olur. Emir-ül müminin Osman bin Affan “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinde, bu 8’i de mevcut idi. Mal ve cemal sahibi idi. Resûlullahın “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” yakın akrabasından idi. Emir-ül müminin idi. Sünneti iyi bilirdi ki Kurân-ı azim-üş-şanı toplayıp, 4 tarafa gönderdi. Kıyamete kadar tilâvet edenlerin sevâbına ortak oldu. Ahlakının güzel olmasından dolayı, Resûlullah “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” muhterem kerimeleri Ümmü Gülsüm’ü “radıyallahü teâlâ anha”, hazret-i Osman’a “radıyallahü teâlâ anh” tezvic buyurduklarında söyledikleri daha önce beyan olunmuştur. İbadeti ve iyiliği de daha önce bildirildi. Sireti, iyiliği odur ki Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ anh” kalktı, Osman bin Affan hazretlerinin huzuruna gitmek için çıktı. Giderken yolda bir kadın gördü. Tekrar ona baktı. Sonra huzurlarına vardı. Osman “radıyallâhu anh” buyurdular ki “Ya Eba Hüreyre! Gözlerinizde zina eseri görürüm!” Ebû Hüreyre dedi, ya Emir-el müminin! Resûlullahtan “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” sonra vahiy inmiş midir? Buyurdular, vahiy inmedi. Velakin, müminin firaseti doğrudur. Nitekim, Seyyid-il âlem “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: “Müminin firasetinden kaçınınız. Çünkü, mümin, Allahü teâlânın nuru ile bakar.”
(İşaret): İslamın bekası 4 nesne iledir. Kıraat ile taharet ile ve ibadet ile ve mücahede ile. Allahü tebareke ve teâlâ hazretleri, bu 4’ünü de hazret-i Osman’a “radıyallahü teâlâ anh” müyesser etti. Bu 4 daima onun için olur: Kurân-ı azimi kıraat için cem etti. Rume kuyusunu, müminlerin su içmesi için satın aldı. Mescid-i şerifi ibadet için genişletti. Tebuk gazasında askeri mücahede için techiz etti.
Tavsiye Yazı –> Papazların Cevap Veremediği Sorular