Sual: İmam-ı Azam hazretlerinin de yetiştiği Kufe şehri niçin ilim merkezi olmuştur?
Cevap: Kufe şehri, Hazreti Ömer “radiyallahu anh” zamanında onun emri ile kurulmuş ve çevresine fasih Arapça konuşan kabileler yerleştirilmiştir. Ve şehir halkına İslamiyeti anlatması için meşhur fakih sahabilerden Abdullah ibni Mes’ud “radiyallahu anh” buraya gönderilmiştir. Ve Hazreti Ömer “Abdullah’ı göndererek sizi kendime tercih ettim” buyurmuştur.
Abdullah ibni Mes’ud’un eshab-ı kiram arasında ilmi seviyesi çok büyüktü. Hazreti Ömer kendisi hakkında “ilimle dopdolu” ifadesini kullanmıştır. Aynı zamanda bu sahabi hakkında şu hadis-i şerifler varid olmuştur; “İbn Ümmü Abd’in ümmetim için beğendiğini ben de beğenirim” “Kur’an-ı Kerimi’i aslına uygun olarak okumak isteyenler onu İbn Ümmü Abd’in kıraati gibi okusunlar.”
İbn Mes’ud’un bu kıraatini Âsım, Zer bin Hubeyş’ten o da kendisinden rivayet etmiştir. Aynı şekilde Ali bin Ebu Talib’in kıraatini de Âsım, Ebu Abdurrahman Abdullah bin Habib es-Sülemi’den o da ondan rivayet etmiştir.
İbni Mes’ud “radiyallahu anh” Hazreti Ömer zamanından Hazreti Osman’ın “radiyallahu anhüma” hilafetinin sonlarına kadar Kufelilerle öylesine alakadar olmuş ve onları öylesine bilgilendirmiştir ki, Kufe şehri fakihlerle dolup taşmıştır. Hazreti Ali “radiyallahu anh” Kufe’ye gelip de şehrin fakihlerle dolduğunu görünce son derece sevinmiş ve “Allah, İbn Ümmü Abd’den razı olsun, kendisi bu şehri ilimle doldurdu” demiştir. “İlim beldesinin kapısı” da şehir ahalisini bilgilendirmeye devam etmiştir. Öyle ki Kufe, Hazreti Ali tarafından hilafet merkezi yapıldıktan ve şehre ilmi ve fıkhi kudrete sahip eshab-ı kiramın intikalinden sonra diğer İslam şehirleri arasında benzersiz bir yer edinmiştir.
el-İclî’nin anlattığına göre yalnızca Kufe şehrinde, burada ilim neşri için ikamet edip sonra Irak’ın diğer şehirlerine intikal edenler hariç, tam 1.500 eshab-ı kiram vardı. Hazreti Ali ve ibni Mes’ud “radiyallahu anhüma”nın ileri gelen arkadaşları da oradaydı. İbrahim en-Nehai bu zatların bilgilerini bir araya toplamıştır. Enes bin Sirin, ” Kufe’ye vardığımda orada hadis tahsili ile uğraşan 4.000 kişi gördüm. 400 kişi de fıkıh bilgisi almışlardı. Nitekim Ramhürmüzi’nin el-Fasıl adlı kitabında da böyledir” demektedir.
Tahavi ve diğerlerinin de dediği gibi İmam-ı Azam hazretleri, bu zatların ilimlerini, fıkıh, hadis, Kur’an-ı Kerim ve Arabi ilimlerde derin ilim sahibi talebeleri arasından 40 fakihten oluşan fakihler meclisinde meseleleri en seçkin arkadaşlarıyla enine boyuna tartıştıktan sonra tedvin ve tanzim etmiştir. Bu bilgileri Zahid el-Kevseri “Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür” isimli makalesinde yazmaktadır.
Tavsiye Yazı –> Niçin Hanefi Mezhebi