(Nimet-i İslam) kitabında diyor ki: Ef’âl-i mükellefîn (mükelleflerin fiilleri), yani müslümanın yapması lazım olan şeyler, 8’dir: Farz, vâcip, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh, müfsit. Farzlar ve haramlar, Allahü teâlâ tarafından, Kur’ân-ı Kerîmde açıkça bildirilmişlerdir.
Bir ibadetin farzlarından biri terkedilirse, o ibadet sahih olmaz. Bilmeyerek terkedilince de, sahih olmaz. Bilerek terkedince, günah da olur. Sünneti yapmanın sevâbı, farzın sevâbından azdır. Sünneti bilerek terketmek günah olmaz. Azap yapılmaz. Azarlanır. Gayr-ı müekked sünnete, müstehab ve mendub da denir. Bunu yapmak, sevap olur. Yani, Cennet nimetine kavuşur. Bilerek yapmamak, günah olmaz. Nâfile ibadet, yani emrolunmamış bir ibadeti yapmak, müstehaptır. Mubah, yapması veya yapmaması, sevap veya günah olmayan şeydir. Yemesi haram olmayan şeyleri, doyuncaya kadar yemek, içmek mubahtır. Doyduktan sonra yemek, içmek haramdır. Haramdan kaçınmak sevaptır. [Farzı yapmaktan da çok sevaptır.] Mekruh işlemek de günahtır. Harama helal diyen kâfir olur. Alkollü içki [mesela bira] içmek, kumar oynamak, anaya, babaya âsî olmak, [yani, haram olmayan emirlerini yapmamak, müslümanların kalbini kırmak, rızası olmadan malını almak] haramdır. Mekruha helal diyen kâfir olmaz. Midye, istridye, istakoz yemek, abdestte ve gusülde suyu israf etmek mekruhtur. Sünnet deyince, müekked sünnet anlaşılır. Mekruh deyince, tahrimi olan mekruh anlaşılır. Ödünç istemek, mubahtır. Ödünç vermek, müstehaptır. Borc ödemek farzdır. Borclu fakiri sıkıştırmamak vâciptir. Lazım olan din bilgilerini öğrenmek, kadınlara da farzdır. Başkalarına öğretecek kadar fazla öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Daha çok öğrenmek mendubdur. İlmi ile övünmek, mekruhtur. Bey’ın şartlarından olmayıp da, alıcı ve satıcıdan birine faydası olan bir şeyi şart ederek yapılan satış fasid olur, haram olur. Her insana ilk farz olan şey, iman etmesidir. [İmanı olmayana, (kâfir) denir. İmanı olana, (müslüman) denir. Bazı sözler, bazı işler, imanın gitmesine sebep olur. Müslüman iken, sonradan imansız olana, (mürted) denir. Bir müslüman, mürted olunca, nikahı gider.]
Allahü teâlânın, insanlara olan nimetlerinin, ihsanlarının en büyüğü, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” göndermesidir. [Peygamberler göndererek, razı olduğu ve razı olmadığı şeyleri bildirmiştir. Peygamberler, fen bilgilerini öğretmediler. Bunları akıl ile araştırınız, bulunuz, faydalı işlerde kullanınız dediler. Kendileri de, kendi zamanlarında bilinen fen vasıtalarını yaptılar ve kullandılar. Daha fazlasını ve yenilerini yapmakla uğraşmadılar. Bunları yapmayı başkalarına bıraktılar. Kendileri, Allahü teâlânın bildirdiği dinleri yaymaya, öğretmeye uğraştılar.] (Din), inanılacak şeyleri, beden ve kalp temizliğini, Allahü teâlâya kulluk vazifesini, kulların birbirlerine karşı haklarını ve vazifelerini bildirir. İnanılacak şeylere (Akaid) denir. İbadetlere ve muamelat ve hukuk bilgilerine (Fıkıh) denir. İbadetler, namaz, oruç, zekat, hac ve cihat olmak üzere 5’tir. [Bunlara Ahkâm-ı İslamiyyenin (İbadat) kısmı denir. Cihat, ordunun harp etmesi ile ve ilim yayarak yapılır. Beden ile olan cihadı hükümet, yani ordu yapar. İlim yayarak cihadı, âlimler yapar. İkisi de farz-ı kifâyedir. İslam âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, fıkıh ilminde birçok kısımlara ayrıldı. Şimdi, bunlardan dördü kalmıştır. Bunlar, Hanefi, Şâfiî, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir. Her müslümanın, bunlardan birini seçerek, bunun fıkıh kitaplarına uyması lazımdır. Biz, hanefi mezhebindeyiz.]