Sual: Orucu bozmayan şeyler nelerdir?
Cevap: Ramazan-ı şerifte veya kaza, kefaret, adak ve nafile oruçlarda, oruçlu olduğunu unutarak yese, içse, cima etse, oruçlu iken uykuda cünüp olsa, uyanık iken bakarak cünüp olsa, tentürdiyot, yağ sürünse, sürme çekse, [bunların rengi, kokusu tükürükte, idrarda belli olsa bile], şehvet ile öpse, gıybet etse, hacamat olsa, istemeyerek ağız dolusu kussa, zorlayarak biraz kussa, kulağına su kaçsa, ağzından veya burnundan boğazına toz, duman, sinek kaçsa, [oksijen gazı tüpü ile sunî hava verilse, başkalarının içtiği sigaranın dumanı gelerek, ağzına, burnuna girmesinden sakınmak mümkün olmasa], ağzını yıkadıktan sonra ağzında kalan yaşlığı tükürük ile yutsa, gözüne, diş çukuruna ilaç koysa, tadını boğazında duysa bile, bunların hiçbiri orucu bozmaz.
Bahrü’r-Raik kitabında diyor ki, “Ağız bazen bedenin dahili sayılır. Bunun için, oruçlu kimse, tükürüğünü yutarsa orucu bozulmaz. İnsanın içindeki necasetin mideden bağırsağa geçmesi gibi olur. Ağızdaki yaradan veya diş çektirmeden, iğne yapılan yerden yahut mideden ağza kan çıkması, abdesti ve orucu bozmaz. Bu kanı tükürünce veya yutunca, tükürük kandan çok ise, yani sarı ise, yine bozulmazlar. Mideden gelen başka şeyler ağza geldiği zaman da böyle olup, abdest ve oruç bozulmaz. Ağız dolusu, ağızdan dışarı çıkarsa, ikisi de bozulur. Ağzın içi, bazen de, bedenin harici gibi olur. Ağzına su alınca oruç bozulmaz”. Cevhere’de de böyle yazılıdır. Görülüyor ki, diş çıkartınca, çok kan geliyorsa, tükürünce orucu bozulmaz. Oruçlu değil ise, yutunca, abdesti bozulmaz. Kanı tükürükten az ise, ikisi de hiç bozulmaz.
Fetavâyı Hindiyye’de diyor ki, “İhtikan [lavman] yapmak, kulağına yağ damlatmak bozar ise de, kefaret lazım olmaz. Zekerine su, yağ akıtırsa, mesâneye gitse bile bozmaz. Kadının fercine akıtırsa bozar. Yaş veya yağlı parmağını dübürüne, kadın fercine sokarsa, bozar. Parmak kuru ise, bozmaz. Taharetlenirken, dübürüne su kaçarsa bozar.”
Yutmadan yemeğin tadına bakmak, cünüp olmak şüphesi varken öpmek, serinlemek için yıkanmak bozmazlar ise de, tenzihen mekruhturlar. Sürme ve bıyık yağı kullanmak ve çiçek, misk, kolonya koklamak, orucu bozmadığı gibi, mekruh da değildir. Sürme, bıyık yağı, ziynet için, mekruh olacağı gibi, elde, yakada çiçek taşımak da mekruh olur. Tozlu dumanlı şey koklamak ve jiklet çiğnemek orucu bozar. Misvak, hacamat mekruh değildir.
Sahuru geciktirmek ve iftarı acele etmek müstehaptır. İbn-i Âbidîn buyuruyor ki, “Bundan maksat, iftarı, yıldızlar görününceye kadar geciktirmemektir. Bulutlu havada, ezan okunsa, top atılsa bile, güneş battığına kendi kanaati gelinceye kadar orucu bozmamalıdır”. Oruca, fecir-i sadık ağarması ile başlanacağı, Bakara suresinin 187. ayetinde emrolundu. Allahü teâlânın bu emri değiştirilemez.
Hasta, hastalığı artacak ise, hamile kadın, süt veren kadın, harp eden asker zayıf olursa, oruç tutmaz. İyi olunca kaza eder. Ekmek parası kazanmak için çalışırken hasta olacağını bilen işçinin, hasta olmadan önce orucu bozması caiz değildir. 3 günlük yola [104 kilometreye] gitmek için niyet ederek yola çıkan, misafir (seferî) olur. Böyle misafir, orucunu ertesi gün bozabilir ve Ramazandan sonra kaza eder ise de, zarar etmezse, tutması efdaldir. Yolda ve 15 günden az kalacağı yerde tuttuğu orucu bozarsa, kefaret lazım olmaz. Misafirliği bitip evine gelince veya gittiği yerde 15 gün kalmayı niyet edince, tutmadığı günleri kaza eder. Hasta olmayan ve misafir olmayanların, işçi, asker, talebe olsalar da, oruç tutmaları lazımdır. Tutmazlarsa, günahı büyüktür. Kaza etmeleri lazımdır. Niyetli iken bozarlarsa, kefaret de lazım olur.
Behcetü’l-Fetava kitabında diyor ki, “Ramazan-ı şerif, yaz aylarından birine geldiği zaman, din adamı şekline giren birisi, müslümanlara (Oruca niyet etmeyip, oruç tutmaz iseniz ve kışın kısa günlerde kaza ederseniz, câiz olur. Ramazanda oruca niyet etmeden, yer içerseniz, kefaret lazım olmaz) diyerek gençlere, talebeye, işçiye oruç tutturmazsa, bu kimse şiddetle tâzir edilir, cezalandırılır. Böyle söylemesi menedilir”.
İbni Abidin diyor ki, “Hasta, hastalığının artmasından veya iyi olmasının gecikmesinden yahut şiddetli ağrı gelmesinden veya hasta bakıcı, hastalanarak, onlara bakamayıp helak olmalarından korkar ise, oruç tutmayıp sonra kaza eder. Sağlam kimse, hasta olacağını çok zannederse ve nehir temizlemek gibi iş yaparken veya devletin emri ile çalışırken, çok sıcak veya soğuk tesiri ile helak olacağını ve [kimsesiz olup hiçbir yerden yardım görmeyen] kadın [nafakasını kazanmak için] çamaşır yıkamak ve yemek pişirmek ile helak olacağını, çok zannederek anlarsa, oruç tutmaması ve niyetli orucu bozması caiz olur, başka zaman kaza eder. Çok zannetmek, ölüm alametlerini görmekle veya kendi tecrübesi ile yahut tabib-i müslim-i hazıkın haber vermesi ile anlaşılır. Hazık, mütehassıs, uzman olmak demektir. Kâfir ve fâsık, yani büyük günah işlediği bilinen tabibe muayene ve tedavi caizdir. Fakat bunların sözleri ile ibadet bozulmaz. Orucunu bozarsa, kefaret lazım olur. İkrah bahsinde diyor ki, bir uzvun telef olması veya bütün malının gitmesi, şiddetli, işkenceli hapis ve dayak, helak olmaya yol açar”.
İmâdü’l-İslâm’da diyor ki, “Müslüman mütehassıs tabib bulamazsa, kendi tecrübesi de yoksa, önce bükülmüş kağıt parçasını veya çiğ bir pirinç tanesini susuz yutup sonra yemeli, ilaç almalı, böylece kefaretten kurtulmalıdır”.
Bahrü’r-Raik’da diyor ki, “Zehirli hayvan sokan kimse, ilaç için orucu bozup, Ramazandan sonra yalnız kaza eder.” İbn-i Âbidîn orucu bozanların sonunda diyor ki, (Nafakaya muhtaç kimse, çalışınca hasta olacağını anlarsa, orucu bozar. Ücret ile çalışmayı sözleşmiş ise ve iş sahibi, Ramazanda izin vermiyor ise, kendinin ve ailesinin nafakası mevcut olan, orucu bozmaz. Çünkü, böyle kimsenin dilenmesi haramdır. Kendinin ve ailesinin nafakasına mâlik değil ise, orucun zarar vermeyeceği başka hafif iş bulması lazım olur. Hafif iş bulamazsa, işinde çalışarak, orucu bozması câiz olur. Bunun gibi, ekin biçen kimseye Ramazan ayının orucu ziyan verirse, yani oruçtan dolayı, ekini biçemeyip, ekin telef olursa yahut çalınırsa, [veya bina yapılamayıp da yağmurdan yıkılmak tehlikesi muhakkak olursa] ve bunları ücret ile yapacak bulamazsa, oruç tutmayıp, bu işlerini yapmak câiz olur. İş bitince, orucunu tutar ve Ramazandan sonra da, tutamadığı günleri kaza eder. Günah olmaz. Susuzluktan hasta olması, ölmesi muhakkak olan herkes de, orucu bozup, kaza edebilir. Kefaret yapmazlar).
Benzer Suallerin Cevaplarını Okumak İçin Tıklayınız