Sual: Bir mezhepsizin kitabında, “Kurban bayramı, yani hazret-i İbrahim’in oğlunu kurban etmek istediği gün belli değildir ve kurban edilecek olan, İsmail değildi. İshak idi” diyor. Bu meselenin aslı nedir?
Cevap: Ali Zeynelabidin, Muhammed Bakır, Abdullah ibni Abbas ve Hasan-ı Basri, kurban edilecek olan, İsmail idi, dediler. Peygamber efendimiz, “Ben 2 kurbanlığın oğluyum” buyurdu. Bu hadis-i şerif de, kurbanlığın, hazret-i İsmail olduğunu gösteriyor. Çünkü, Peygamberimiz, hazret-i İsmail’in soyundandır.
Buhari ve diğer hadis kitaplarında, Abdullah ibni Abbasın “radıyallâhu anhüma” haber verdiği hadis-i şerifte, “Hiçbir ibadetin kıymeti, Zilhicce ayının ilk 10 gününde yapılan ibadetlerin kıymeti gibi olamaz” buyuruldu. Bir hadis-i şerifte de, “Arefe günü tutulan oruç, bir geçmiş senenin ve bir gelecek senenin günahlarına kefaret olur” buyuruldu. Yani, Zilhiccenin 9. günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek birer senede yapılan tövbelerin kabul olmasına yarar.
Kurban edilenin hazret-i İshak olduğunu, yahudilerin ellerinde bulunan uydurma Tevrat ile ispat etmeye kalkışıyorlar. Halbuki eldeki Tevratların bozuk, uydurma olduğunu Kur’ân-ı Kerîm haber vermektedir. Kur’ân-ı Kerîm, kurbanlığın İsmail “aleyhisselâm” olduğunu gösteriyor. Saffat sûresinin 100. ve sonraki ayetlerinde meâlen, (Ya Rabbi! Bana iyilerden bir oğul ver. Biz de, Ona halim [çok uysal] bir oğlan müjdeledik. Çocuk, İbrahim aleyhisselâm ile yürüyecek çağa gelince, İbrahim, “Ey oğulcuğum! Rüyada, seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin?” dedi. Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşaallah beni sabredicilerden bulursun, dedi. İkisi de, Allahın emrine teslim olunca, İbrahim, oğlunu alın üzeri yere yatırdı. [Bıçak çocuğu kesmedi.] Ey İbrahim! Rüyaya sâdık oldun. İyi hareket edenleri biz böyle mükafatlandırırız, dedik. Bu iş, açık bir imtihan idi. Oğlunun yerine [kesilmek üzere] büyük bir koç verdik. Bundan sonra, Ona iyilerden İshak’ı Peygamber olarak müjdeledik. Ona ve İshak’a bereket verdik. Onların soylarından iyi olanlar da, nefsine zulmedenler de vardır) buyuruldu.
Bu âyet-i kerimeler, kurban edilenin İsmail “aleyhisselâm” olduğunu açıkça göstermektedir. Çünkü, İbrahim aleyhisselâm, Rabbim bana emrettiği yere giderim diyerek hicret edince, önce İsmail “aleyhisselâm” ihsan olundu. İshak “aleyhisselâm” sonradan ihsan edildi. Bu gerçeği niçin gizliyorlar, anlayamıyoruz.
Mir’at-i Mekke kitabında diyor ki Ömer bin Abdülaziz “rahmetullahi teâlâ aleyh” zamanında yahudi hahamlarından biri müslüman oldu. Halife Ömer bin Abdülaziz buna (Kurban olunacak, İsmail mi, yoksa İshak mı idi?) dedi. Ya halife! Yahudiler, hazret-i İsmail’in kurban olunduğunu bilirler. Fakat İsmail “aleyhisselâm”, Muhammed aleyhisselâmın ceddi olduğu için, kendi cedleri olan İshak aleyhisselâmın kurban olduğunu söylüyorlar, dedi. Bunlar da, yahudilerin ve hristiyanların yolunda gittikleri için, İsmail “aleyhisselâm”ın kurban olunmasını inkar ediyorlar.
İbrahim “aleyhisselâm”ın hangi oğlunu kurban etmek istediği, dinde inanılması lazım olan bilgilerden değildir. Fakat bunlar, Ehl-i sünnet âlimlerine “rahmetullâhi aleyhim” saldırmak için, bunu da mühim [önemli] bir şeymiş gibi ileri sürüyorlar. Emevileri, Abbasileri, Osmanlı Türklerini kötülüyorlar. Çünkü, Muhtar-ı Sekafi’yi Emeviler, Karmıtilerle Fatımileri Abbasiler, hurufileri Timur han, Safevileri de Osmanlı Türkleri yok etti.
İbni Abidin 5. cilt sonunda buyuruyor ki (Müslümanların lüzumu olmayan din bilgilerini konuşmaları uygun değildir. İsmail mi daha üstündür, İshak mı üstündür? Kurban edilen hangisidir? Hazret-i Aişe mi daha üstündür, yoksa hazret-i Fâtıma mı, sormamalıdır. Bunları öğrenmek lazım değildir. Allahü teâlâ bu gibi şeyleri öğrenmeyi emretmedi). Mezhepsizlere Allah akıl ve hidayet versin de, İslamiyeti içerden yıkmaktan, parçalamaktan vazgeçsinler.
Tavsiye Yazı –> Gıybet etmek haram mı?