20- İnsanın, Yaratıldığı Toprağa Defnedilmesi
Bezzar, Hakim ve Beyhaki, (Şuab-ı lman) da, Ebû Said-i Hudri Cradıyallahü anh) ‘dan rivayet ettiklerine göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine içinden geçti Kabirkazan bir cemâati gördü. Kabre konulacak kişiyi sordu. (Bir Habeşidir, burada öldü) dediler.
Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : Lailahe illallah. Memleketinden buraya, toprağından yaratıldığı yere sevkedilir, diye buyurdu.
Taberâni-Kebir’de-İbn Ömer (radıyallahü anhüma) ’dan rivayet ettiklerine göre;
Bir Habeşi Medine’de defnedildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
(Bu ondan yaratıldığı toprağa defnedildi.)
Yine Taberani (Evsât) da Ebu Derda’dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımızdan geçti.
— Ne yapıyorsunuz, buyurdu.
Biz:
— Bu siyah ölünün kabrini kazıyoruz, dedik. Bunun üzerine buyurdu ki:
Ölümü onu yaratıldığı toprağa getirdi.
Hakim-i Tirmizi, Nevâdirü’l-Usul’da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’nin bâzı semtlerinde gezmek için evden çıktı. Bir kabrin kazıldığını gördü. Oraya yöneldi ve kabrin yanında durdu. (Kimindir bu kabir?) dedi. (Habeşistanlı birinindir) denildi. Rasûlüllah; (Memleketinden toprağına sevk edildi) diye buyurdu.
Ebû Nuaym, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ‘dan rivayet ne göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Her yeni doğana kabrinden biraz toprak serpilir.)
Hâkim (Nevadir’ül-Usûl) da İbn Mesûd (radıyallahü anh) ’dan öyle rivayet etmiş:
Rahimle görevli melek rahimden nütfeyi alarak eline kor. (Yâ Rabbi! Bundan halk edilecek mi, edilmeyecek mi?) (Edilecek) deyince, Rızkı nedir, eseri ve eceli, ameli nedir? der.
Cenâb-ı Hak (Levhi mahfuza bak) der. O, levh-i mahfuza bakar. Rızkını, eserini, ecelini ve amelini görür. Defin edilecek yerden toprağını alır. O nutfe ile yoğurur. (Yani rızkını o memleketin mahsulâtından gönderir.)
İşte;
Ondan sizi yarattım. Sizi ona iade edeceğim) (1) âyetinin mânâsı ) udur.
Deynurî, (Mücâlesat) da Hilâl b. Yesâf dan rivayet ettiğin göre şöyle demiştir:
(Her doğan çocuğun göbeğinde, onda öleceği yerin toprağı mutlaka vardır.)
Tirmizi, Matar b. Ukamis’den rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
Cenâb-ı Hakk kulunun filan yerde öleceğini hüküm etmişse oraya onun için bir hacet yaratır. (Haceti için oraya gider ve orada ölür.)
Hakim ve Beyhaki, (Şuâb-i îman) da İbn Mesûd (radıyallahü anh) ‘dan rivayet ettiklerine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
Birinizin ölümü filan yerde takdir edilmişse, orada onun için bir ihtiyaç halk edilir. İhtiyacına yönelerek oraya gider. Varınca orda ölür. Kıyamet gününde o yer
(Allah’ım bunu bana emânet etmiştin!) der.
Hakim, İbn Mesûd (radıyallahü anh) ‘dan şöyle rivayet etmiştir:
(Meni nutfesi rahimde yerleşince, melek onu eline alır. Yâ Rab-bi! Bu yaratılacak mı? Yaratılmayacak mı? der. Eğer Allah’(celle celâlühü) yaratılmaz dese rahim onu kana dönüştürüp dışarıya atar. Eğer yaratılacak dese;
Melek Allah’ım erkek mi, dişi mi? Şaki mi, said mi? Eceli, eseri ve rızkı nedir, nerede ölecek? der. Allah (celle celâlühü) :
Levh-i mahfuza bak o nutfeyi (meni parçasını) orada bulacaksın. Oradaki nutfeye Rabbin kimdir, der. O, nutfe Rabbim Allah’dır, diye cevap verir.
Râzıkın kim? Nutfe Razıkım Allah’dır, der. O zaman o nutfe yaratılır. Ehli içinde yaşar, rızkını yer. Eserini yapar ve eceli gelince, O mekânda defin edilir.
Ebu Nuaym ve İbn Mende, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiklerine göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Ölülerinizi salih kavmin yanma defnedin. Zira meyyit kötü komşusuyla eziyet görür. Tıpkı hayattakiler, kötü komşularmdan eziyet gördükleri gibi.)
İbn Asakir (Dimeşk Tarih) inde zayıf bir senedle İbn Mesûd (radıyallahü anh) ‘dan rivayet ettiğine göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Meyyitinizi salihlerin içinde defnedin. Sağ insanlar kötü komşularından rahatsız oldukları gibi, ölüler de kötü komşularmdan rahatsız olurlar.)
İbn Asakir ve el-Malini, el-Muhtelet vel-Mütelef adlı kitapta Ali. (Kerremellâhu Veçhe) ‘den rivayet ettiklerine göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize emretti ki ölülerimizi, salihlerin içinde defnedelim. Zira diriler gibi ölüler de kötü komşularından rahatsız olurlar.:
El-Malini, İbn Abbâs’dan, o da Rasûlüllah‘dan rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Ölünüzü, güzelce tekfin edin, acele vasiyetini yerine getirin. Kabrini derince kazm. Kötü komşulardan koruyun) deyince Resûlul-lah’a (sallallahü aleyhi ve sellem) ‘e: ,;
Yâ Resûlallah! Faydalı komşunun ahirette faydası var mı? diye sordular.
Rasûlüllah cevaben:
(Dünyada salihlerin faydası var mı?) dedi.
Onlar:
— Evet, dediler.
Rasûlüllah da:
— Âhirette de öyledir, dedi…
Ed-Deylemi ve ibn4 Mende, Ebî Seleme (radıyallahü anh) ’den merfuen rivayet ettiklerine göre;
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Ölünün tekfinini güzel yapın. Bağırmakla vasiyetinin tehiriyle ölülerinize eziyet vermeyiniz. Acele borcunu ödeyiniz. Kötülere komşu etmeyiniz.)
İbn Ebi’d- Dünya (Kabirler) kitabında Abdullah b. Nafi-el Müz-ni’den rivayet ettiğine göre şöyle demiş:
Medine’de biri öldü. Ve orada defnedildi. Rüyada bir adam, cehennem ehliymiş gibi onu gördü. Onun için kederlendi. Sonra yedinci ve sekizinci gecede rüyada cennet ehliymiş gibi onu gördü ve ondan sordu. O cevaben
(Salih biri öldü, içimize onu defnettiler. Kırk komşusu için şe-faatta bulundu. Bende onların içinde biriyim,) dedi.
İbn Saxl,’Muâviye b. Salih’den rivayet ettiğine göre şöyle demiş ;
Ömer b. Abdulaziz (Rahimehullah) sekerata girince akrabasına şöyle vasiyet etmiş:
(Kabrimi fazla derin kazmayın. Yerin en hayırlısı üstüdür ve en şerlisi de dibidir.)
İbn Asakir çok yollarla Amr b. Muhacir’den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Ömer b. Abdülaziz’in kardeşi Sehl öldü. Ömer bana, kabrini fazla derin inmeyin, diye emretti. Kametin veya omuzlarına kadar
derinleştir, fazla derin kazmayın, yerin alası, esfelinden daha tahirdir.
Hakim-i Tirmizi, İbn Ömer (radıyallahü anhüma) ‘dan rivayet ettiğine göre;
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
(Mümin Ölünce kabri onun için süslenir. Her yer (keşke bende defin edilseydi) der. Kafir ölünce kabri onun için karanlığa bürünür, her yer onda defn edilmesin diye Allah’a sığınır.)
İbn Neccâr (Bağdat) tarihinde, Muhammed b. Abd lsediden rivayet ettiğine göre şöyle demiş:
ullîel-Abdussamed b. Ali’nin akrabasından bir cenazeye hazır bulundum. O milleti aceleye teşvik ederdi. Akşam olmadan bizi götürün, dedi. Ona bunda bir şey var mı? denilince, O:
— Evet, dedem Abdullah b. Abbâs’dan o da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ’den rivayet edilip bana ulaştı ki:
Gündüzün melekleri, gecenin meleklerinden daha şefkatlidirler.) (2)
Faydalı Bir Mesele
İbn Asakir, Vehb b. Hulani’den rivayet ettiğine göre O şöyle demiştir:
Biz Amr b. As ile Mikdâm d ağ mm eteğinde beraber yürürken, yanımızda Mukavkis de vardı. Amr, Mukavkısa dedi:
—Niye sizin bu dağmız Şam dağları gibi sarptır. Nebat ve ağaç onda bulunmaz?
Mukavkis;
— Bilmem, dedi. Amma Cenâb-ı Hak bu Nil nehri ile halkı dan müstağni kılmış. Fakat biz bu dağın altında ağaç ve nebattan daha hayırlı bir şey görüyoruz. Amr, nedir o deyince, O:
— Kıyamet gününde hesapsız haşır olacak bir cemaat dağın altmda defnedilecekler. Bunun üzerine Âmr (Yâ Rabbi onlardan eyle) dedi. (3)
(1) Tâha, 53