Sual: Kur’an-ı kerimde, “Kâfirlerle savaştığınızda boyunlarını vurun. Onları tesirsiz hale getirince sıkı güvenlik çemberine alın. Sonra onları (esirleri), fidye alarak veya karşılıksız serbest bırakın ki savaşın doğurduğu sıkıntılar kalmasın” buyuruluyor (Muhammed 47/4). Bu âyete göre Osmanlıdaki cariyelik meşru mudur? Zira Allah iki şık sunmuş. İkisinde de netice olarak karşılıklı ya da karşılıksız bırakmak var. Bu âyet, esnetilecek bir ayet değil. Hüküm çok açık. Doğru olmayan hadislerle ihlal edildiği kanaatindeyim.
Cevap: Dinin delili sadece Kur’an-ı Kerim değildir. Kur’an âyetlerinden Herkes kendi kafasına göre hüküm çıkaramaz. Kur’an-ı Kerim ve Sünnet, İslâm dininin esasını teşkil eder. Kur’an-ı kerim, savaş esirleri hakkında halifeye üç şık tanır:
1-Erkekleri öldürüp; kadın ve çocukları köle yapmak.
2-Hepsini fidye karşılığı serbest bırakmak.
3-Hepsini köle yapmak. Karşılıksız serbest bırakmak caiz değildir. Bedr harbinde, esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması taraf-ı ilahîden tasvib edilmemişti. O zaman diğer iki şık gösterilmemişti. Verdiğiniz meal doğru değildir. Tevbe suresinin 5.ayet-i kerimesinde, “Onları esir alın ve hapsedin” buyuruluyor. Muhammed suresinin 4.âyet-i kerimesinin meâli ise, “Onlardan çoğunu öldürüp yendiğinizde, artık bağı sıkı tutun” şeklindedir. Burada kinaye yolu ile, esirleri köle yapmaktan söz ediliyor. Üstelik Kur’an-ı kerimin pek çok yerinde kölelere dair hükümler vardır. Hazret-i Peygamber, bu üç şıkkı da tatbik etmiştir. Peygamber nasıl tatbik etmişse, İslamiyet odur. Bunun üzerinde bütün Müslümanların icmâı vardır. Âyetleri, başka âyetler ve hadisler izah ve beyan eder. Bu cüretkâr söz, Allah saklasın, aklı başında birinin söyleyeceği bir söz değildir.
Benzer Suallerin Cevaplarını Okumak İçin Tıklayınız