Sual: Münafık kime denir?
Cevap: İki yüzlü, içi dışına uymayan, inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen ve Müslüman olduğunu söyleyen kâfir kimseye münafık denir. Nifak, münâfıkın sıfatı olup, İslâm dînince haram kılınmıştır. Münâfıklık, insanı dinden çıkaran ve çıkarmayan olmak üzere 2 kısımdır. Allahü teâlânın dîninde şek ve şüphe etmek veya inanmadığı hâlde Müslüman görünmek, küfür olup, insanı dinden çıkarır. Böylelerinin âhirette Cehennemin en dibindeki Hâviye denilen yerde azap görecekleri âyet-i kerîme ile bildirilmiştir. Münâfıklığın 2. kısmı gösteriş için iyi ahlâklı görünmek, söylediği şeyi kendisi yapmamak vb. gibi mürüvveti gideren, îtimâdı sarsan işler ve davranışlardır. Böyle olan kimse, günâh olan şeyleri helâl saymadıkça âsî ve günahkâr sayılır.
Münâfık sözü İslâm dîninin başlangıcından beri kullanılmıştır. Peygamber efendimiz münâfıklardan büyük sıkıntı görmüştür. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem zamânında insanlar îmân bakımından 3 kısma ayrılmıştı: İnanmayıp Peygamber efendimize karşı gelenlere “kâfir”, inanmayıp inanmış gibi görünenlere “münâfık”, inananlara da “mü’min” ve “Müslüman” denildi. Medînede’ki münâfıkların başı Abdullah bin Ubey bin Selûl olmuştur. Bunlar Bedir, bilhassa Uhud, Hendek ve Tebük muhârebeleri gibi zor günlerde bir araya gelip, Müslümanlara büyük sıkıntılar vermişlerdir. Yaptıkları mescit bizzat Peygamber efendimizin emriyle yıkılmıştır. Peygamber efendimiz münâfıkların kimler olduğunu Eshâb-ı kirâmdan Huzeyfet-übnü Yemân’a (radıyallahü anh) haber verdiyse de fitne ve karışıklık çıkmaması için onlara dokunulmamış ve münâfıkların topluca düşman saflarına geçmesine meydan verecek bir davranıştan kaçınılmıştır.
Münâfıklar İslâmın başlangıcından, sonraki devirlerde yer yer görülmüş, İslâmiyete ve Müslümanlara büyük zararlar vermişlerdir. Kur’ân-ı kerîm’in 43. sûresi “Münâfikûn” adını taşımaktadır. Bu sûrede münâfıklar hakkında ilâhî hükümler açıklanır. Ayrıca münâfıklarla ilgili başka sûreler de vardır.
Kur’ân-ı kerîmde münâfıklarla ilgili âyet-i kerîmelerden bâzılarında meâlen şöyle buyrulmuştur:
Onun için kalplerinde nifâk hastalığı olanlar görürsün ki, kâfirlerle dostluk yapmak husûsunda yarışırlar. (Mâide sûresi: 52)
Muhakkak münâfıklar Cehennemin en aşağı (Hâviye) tabakasındadırlar (Cehennemin dibindedirler). Aslâ onların azâbını kaldıracak bir yardımcı bulamazsın. (Nisâ sûresi: 145)
Hadîs-i şerîflerde de buyruldu ki:
Münâfık iki sürü arasında bulunan bir koyun gibidir ki, o, bir defâ bu sürüye başka bir defâ öbür sürüye katılır.
Ey Allah’ım! Ben münâfıklıktan, tefrikadan (ayrılık çıkarmaktan) ve kötü ahlâktan sana sığınırım.
Müslümanlara, sözleriyle dostluk gösterip, davranışlarıyla düşmanlık edenlere Allahü teâlâ ve melekler lânet eylesin.
Münâfıkların üç alâmeti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emânete hıyânet eder.