Sual: Namaz surelerini yanlış okumak namazı bozar mı? Bunun ölçüsü nedir?
Cevap: Zellet-ül-kari (yanlış okumak) namazı bozar. Hata, dört şekilde olabilir:
Birinci şekil irabda hatadır. Yani harekelerde ve sükunde olabilir. Mesela şeddeyi hafif okur veya medleri [uzunları] kısa okur veya bunların aksini yapar.
İkinci şekilde, harflerde olur: Harfin yerini değiştirir veya harf ilave eder, yahut azaltır. Veyâhut harfi ileri geri alır.
Üçüncü hata, kelimelerde ve cümlelerde olur.
Nihâyet, vakıf ve vaslde hata olur. Yani duracak yerde durmaz, geçer. Geçecek yerde durur. Bu dördüncü şekil hatada, mânâ değişse de, bozulmaz.
İlk üç şekilde, manayı değiştirip, küfre sebep olacak mânâ hâsıl olursa, namazı bozar. Yalnız, cümlenin yerini değiştirdiği zaman, arada durursa, bozmaz. Hâsıl olan mânâ küfre sebep olmazsa, Kurân-ı Kerîmde benzeri yoksa, namaz yine bozulur. Gurab yerine gubar demek ve Rabbinnas yerine Rabinas demek ve zallelna yerine zalelna demek ve emmaretün yerine emaretün demek ve “amile sâlihan ve kefere fe lehüm ecrühüm” diyerek (ve kefere) kelimesini eklemek ve mesani yerine mesanine demek ve essıratallezine demek ve bir kavle göre, iya kena’büdü demek [yani bir kelimeyi ayırıp, ikinci kelimeye birleştirmek], [ve mâ halekazzekere] derken [ve]ye unutmak, hepsi bozar. Mânâsız olur ve Kurân-ı Kerîmde benzeri bulunmazsa, yine bozar. [Serair] yerine, serail demek ve [halakna] yerine, lakna demek ve [cealna] yerine alna demek gibi. Benzeri bulunursa da, mânâ başka ise, İmâm-ı Ebû Yusuf bozulmaz dedi. Tarafeyn [yani, İmâm-ı Âzam ile İmâm-ı Muhammed] ise, bozulur dedi. Fetva da böyledir. Benzeri bulunmaz, mânâsı değişmezse, aksini söylediler. Fetva, Tarafeynin sözünedir. Mesela, ihtinelsırata deyince ve Rabilalemin ve iyake deyince ve [ya mâlik] yerine [ya mali] deyince, [teâlâ ceddü Rabbina] derken [teal] deyince bozulmaz. [Ehad yerine ehat deyince bozulur (Bezzaziye).]
Sonradan gelen âlimler, irab hatası, hiçbir zaman bozmaz dedi. Birincisi ihtiyat, ikincisi ruhsat yoludur.
Bir harfi, başka harf okumakta, harfler çok farklı ise, bozar. Mesela, sat yerine ta söylemek, sâlihat yerine talihat okumak gibi. Harflerin farkı az ise, çok âlimler, mânâ değişirse, eğer bilerek okudu ise, bozulur. Ağzından kaçtı ise, bozulmaz dediler. Dat yerine zı demek, sin yerine sat, te yerine tı demek gibi. Fetva böyle ise de, ihtiyatlı olmak lâzımdır. Dallin yerine zallin okumak böyledir.
Kelime ilave edince, mânâ değişmez ve bu kelime Kurân-ı Kerîmde bulunursa, bozulmaz. Mesela, “ve bilvalideyni ihsanen ve berren” gibi. Bu kelime, Kurân-ı Kerîmde bulunmazsa da, bozulmaz. Mesela “ve nahlün ve tüffahun ve rumman” gibi. Fakat, Ebû Yusuf “rahmetullahi teâlâ aleyh” bozulur dedi.
Kelime unutulunca, mânâ değişmezse, bozulmaz. Mesela “ve cezaü seyietin seyietün mislüha” derken, seyietün demezse, bozulmaz. Mânâ değişirse, bozulur. Mesela (lâ yüminun) derken, lâ demezse bozulur.
Harfin kendini veya yerini değiştirince, mânâ değişmezse, Kurân-ı Kerîmde benzeri varsa, bozulmaz. Mesela innelmüslimine yerine, innelmüslimune derse bozulmaz. Benzeri yoksa, iki imâm bozulmaz dedi. Mesela, kavvâmîne yerine kayyâmîne deyince bozulmaz. Mânâ değışırse, iki imâm bozulur dedi. İmâm-ı Ebû Yusuf, benzeri yoksa, bozulur dedi. Ashâbessair yerine, Ashâbeşşair deyince, bozulur. İnfeceret yerine, inferecet ve evvab yerine eyab deyince, bozulmaz dedi.
Kelimeyi tekrarlayınca mânâ değişirse, bozulur. Rabbi Rabbil’âlemin, maliki maliki yevmiddin deyince bozulur. Fakat, mânânın değiştiğini bilmezse veya ağzından kaçarsa veya harfi doğru okumak için tekrar ederse, bozulmaz
Kelimeyi değiştirince, mânâ bozulursa, Kurân-ı Kerîmde benzeri bulunsa da bozar. Mânâ değişmezse, bozmaz.
Ahmed ibni Kemâl Paşa’nın “rahmetullahi teâlâ aleyh” Kurân-ı Kerîmin secavendleri [yani durakları] için yazdığı şiir aşağıdadır:
cim : Câiz geçmek ondan, hem reva,
durmak fakat, evladır sana!
ze : Câiz, onda dahi durdular,
geçmeyi, daha iyi gördüler.
tı : Mutlaka durmak nişanıdır,
nerede görsen, orda hemen dur!
sat : Durmakta ruhsat var dediler,
nefes almaya izin verdiler.
mim : Lazım durmak burada elbet
geçmede, küfürden korkulur pek!
lâ : Durulmaz! demektir her yerde,
durma hiç! alma hem nefes de!
Bu tertible oku, itmam et!
sevâbın cümleye ihsan et!
[Ayn harfi, rükû demektir. Ömer Fâruk’un “radıyallâhu anh” namaz kıldırırken, ayakta okumayı bitirip, rükûa eğildiğini gösterir. Ayn işareti, hep ayetlerin sonunda bulunmaktadır. Lâ bulunan yerde durulursa, evvelki kelime ile birlikte tekrar okunur. Âyet-i kerime sonunda durunca, tekrar edilmez.]