Nihâyet sevgili Peygamberimiz ve kahraman Eshâbı, Bizanslıların gözünü korkutmuş, mukâvemetlerini kırmış olarak, nûrlu Medîne’ye yaklaşmışlardı. Kâinâtın sultânı, Medîne’ye çok yakın olan Zî-Evân denilen yerde, Eshâbına konaklamalarını emretti. Sahâbîler dinlenirken birkaç münâfık, sevgili Peygamberimize gelip, Mescid-i Dırâr’a teşrif etmesini istedi.
Mescid-i Dırâr, Kubâ’da bulunuyordu. Resûlullah efendimiz, Medîne’ye hicreti esnâsında Kubâ’da yaptırdığı ilk mescidin karşısına münâfklar tarafından yapılmıştı. Sevgili Peygamberimiz, Eshâbıyla Tebük’e giderken, münâfklar huzûra gelip; “Yâ Resûlallah! Yeni bir mescid yaptık, teşrif edip bize namaz kıldırır mısınız?” diyerek dâvet etmişler, fakat sefer hâlinde olan Âlemlerin efendisi, nasîb olursa Tebük’ten dönüşte uğrayabileceklerini buyurmuşlardı.
Münâfıkların maksadı; müslüman cemâati bölmek, kendi emellerine âlet etmek, fitne çıkararak onları bibirlerine düşürmekti. Hattâ, Bizans askerlerini Medîne’ye dâvet edip, bu mescide depo ettikleri silahlarla onlara yardım edeceklerdi. Peygamber efendimizin orada namaz kılmasını sağlamakla, Mescid-i Dırâr’ın mukaddes bir yer olduğu intibâı hâsıl olacaktı. Böylece müslümanlar orada namaz kılmak için birbirleriyle yarış edecek ve güyâ münâfıkların ağına düşeceklerdi!…
Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, münâfıkların bu dâvetini kabûl buyurmuş, gitmeğe karar vermişti. Allahü teâlâ Tevbe sûresinin 107-108. âyet-i kerîmelerini göndererek işin iç yüzünü bildirdi. Bunun üzerine Âlemlerin efendisi, Mâlik bin Duhşüm ile Âsım bin Adiy’e; “Şu, halkı zâlim olan mescide giriniz. Onu yıkınız, yakınız” buyurdular. Onlar akşam ile yatsı arasında gidip, binâyı ateşe verdiler. Sonra da yıkıp yerle bir ettiler. Müafıklardan hiç ses çıkmadı.
Peygamber efendimizin ve şanlı eshâbının gelmekte olduğunu işiten Medîne-liler, derhal toparlanıp büyük bir heyecanla karşılamaya çıktılar…
Sevgili Peygamberimizin Tebük seferi dönüşünden iki ay sonra, münâfıkların başı Abdullah bin Übeyy öldü. Bundan sonra münâfıkların birlikleri bozulup dağıldılar.
Böylece, sâdece münâfıkların değil, Arabistan’da müşriklerin ve Yahûdilerin de başları ezilmiş, İslâma karşı durma, engelleme faaliyetleri söndürülmüş oldu.
İbn Hişâm, es-Sîre, II, 529; Vâkıdî, el-Megazî, II, 1040; İbn Sa’d, et-Tabakât, III, 466, 549.
Benzer Yazıları Okumak İçin Tıklayınız