Resûlullah efendimizin mübârek saçlarının vasfı hakkında hazreti Enes bin Mâlik’e soruldu:
Resûlullah efendimizin mübârek saçları nasıldı? Hazreti Enes şöyle cevap verdi:
İki nevi arasında idi. Çok kıvırcık değildi, çok düz de değildi. İkisi arasında ve orta derecede idi. Uzunlukta ve kısalıkta görünüşü kulakları ile omzunun üstünün ortasında idi, dedi.
İbn-i Abbas hazretleri : “Fahr-i Alem efendimiz mübârek saçlarını alnının üstüne salıverirdi. Sonradan mübârek saçlarını ayırır oldu”, demiştir.
Âlimler buyurmuşlardır ki: “Saçı iki tarafa ayırmak Fahr-i Kâinât efendimizin sünnetidir. Zîrâ sonradan böyle eder olmuştu. Alnının üstüne salıvermek de caizdir, iki yana ayırmak da caizdir. Ama ayırmak daha üstündür.”
Hazreti Âişe-i Sıddıka vâlidemiz buyurdu ki: “Peygamber Efendimizin cümme’den yukarı ve vefre’den aşağı bir saçı vardı.” ‘Cümme’ diye omuz başlarına yetişen saça derler. ‘Vefre’ diye de kulak yumuşağına yetişen saça derler. Velhasıl Hazreti Âişe’nin rivâyeti üzre Resûlullah efendimizin mübârek saçının uzunluğu o kadardı ki, mübârek kulaklarının yumuşağından aşağı inmişti, ama omuzlarına varmamıştı. İkisinin ortasında idi.
Kadı Iyaz hazretleri buyurdu ki: “Bu zikrolunan rivâyetlerin bağdaştırılması şöyle olur: Mübârek kulakları tarafında olan saçları kulaklarının yumuşağına gelecek kadardı. Arkasında olan saçları ise omuzlarına yetişirdi.”
Şöyle de buyurmuşlardır: “Bâzı rivâyette kulağına kadar inmişti bâzı rivâyette omzuna kadar inmişti demelerinin sebebi şudur ki, bir zamanda öyle idi başka bir zamanda ise böyle idi demektir. Rivâyetler hep doğrudur. Peygamber efendimiz mübârek saçlarını bazan uzatırdı, ta omuz başlarına kadar inerdi. Bazan da keserlerdi, mübârek kulaklarının yumuşağına, yahut ortalarına kadar gelirdi.
Ümmü Hani buyurmuştur ki: “Fahr-i Alem efendimiz bir zaman Mekke’de bize gelmişti. O vakit dört gadiresi vardı.”Gadire’nin manası saç bölüğü demektir. Yani mübârek saçlarını dört bölük edip sarkıtmıştı, demektir.
Özetlemek gerekirse; Peygamber efendimizin mübârek saçları ve sakalının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaradılışta ondüle idi. Mübârek saçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Mübârek saçlarını ba’zan uzatır, ba’zan da keser, kısaltırdı.
Erkeklerin başı kazımaları veya saçları uzatıp, tarayıp ikiye ayırmaları sünnettir. Duruma, adete, zamana göre hareket etmelidir. Saçları bükmek, örmek mekrûhtur.
Resûlullah efendimizin mübârek sakalının vasfı hakkında Hazreti Enes şöyle bildirir: Peygamber efendimizin mübârek sakalında çok az beyazlık vardı. Mübârek başında ve mübârek sakalında beyaz kıl, on yedi yahut on sekiz taneden fazla değildi.
Hazreti Ebû Bekir-i Sıddık bir gün:
Ağardın, ya Resûlallah, dedi. Resûlullah efendimiz de:
Beni Hud, Vâkıa, Mürselat, Amme yetesaelune ve İze’ş-şemsü küvviret (Nebe’ ve Tekvir) sûreleri ağarttı, buyurdu.
Yani bu sûrelerde cennet ve cehennem halleri çok zikrolunmuştur. Ümmetimin hali nice olur diye gam ve üzüntüyle saç ve sakalımı ağarttım, buyurdu.
Amr bin Şuayb buyurdu ki: “Resûlullah efendimiz mübârek sakalının eninden ve boyundan alırdı. Tirmizi hazretlerinin bildirdiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz “Bıyığını almayan, kısaltmayan kimse bizden değildir”, diye buyurmuştur. Başka bir hadîs-i şerîfte de “Sakallarınızı çok eyleyin ve bıyıklarınızı iyice kesin” diye buyuralmuştur.
İbn-i Abdül-Hakim buyurdu ki “Bıyığı iyice kesmeli ve sakalı kesmemeli. Bıyığı iyice kesmeden murad kazımak değildir.” buyurmuştur.
İmâm-ı Nevevî hazretleri, “Bıyık kesmekte uygun olan şudur ki, dudağın kenarı görününceye kadar kesmeli, ta dibinden kesmemeli”, demiştir.
Âlimler bıyığın üstünü kırkıp iki yanından uçlarını sarkıtmayı kerih görmüşlerdir. İbn-i Ömer şöyle anlatır:
Resûlullah efendimize Mecusi topluluğu anlatıldı. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz: “Onlar bıyıklarının ucunu uzatırlar ve sakallarını tıraş ederler. O halde siz onlara muhalefet edin”, buyurdu.
Ebû Ümame: “Ya Resûlallah! Kitap ehli sakallarını kırkarlar ve bıyıklarını uzatırlar” deyince,
Resûlullah efendimiz, Siz bıyıklarınızın ucunu kırkın ve sakallarınızı çoğaltın, diye buyurdu.
Âlimlerin bildirdiklerine göre, bıyıkları kırkarak, kaşlar kadar kısaltmak sünnettir. Sakalı çenedeki ile birlikte bir tutam uzatmak ve bundan fazlasını kesmek sünnettir.
Sakalı bir tutam uzatmak ve bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. Sakalı bir tutamdan kısa bırakmak da, sünnete uygun değildir. Sünnete uymak niyeti ile kısa sakal bırakmak bid’at olur. Haram olur. Sakal bırakmak sünneti zevâiddir. Emri maruf için, nafaka temini için, fitne çıkmasını önlemek için, sakalı büsbütün tıraş etmek caiz ve lazım olur. Bunlar, sünneti terk etmek için özür olur, fakat, bid’at işlemek için özür olmazlar.
Tirmizî, “Libâs”, 39; İbn Mace, “Libâs”, 36; Tirmizî, Şemâil-i Şerîf, s. 59; Kastalanî, el-Mevâhibü’l-Ledûniyye, s. 279..