Sual: Yolculukta namaz nasıl kılınır?
Cevap: Hanefi mezhebinde olan bir kimse, 15 günden az kalmak niyeti ile 104 km ve daha uzak bir yere giderse misafir olur.
Seferi veya misafir olmak demek, yolcu olmak demektir. Misafir, 4 rekatli farz namazları 2 rekat kılar. Mukim imama uyarsa, yine 4 rekat kılar. Misafir, imâm olursa, 2. rekatin sonunda selam verir. Sonra ona uymuş olan cemaat, namazlarını tamamlamak için ikişer rekat daha kılarlar.
Seferi olan bir kimse, mest üzerine 3 gün, 3 gece meshedebilir. Orucunu bozabilir. Yolcu rahat ise orucunu bozmaması daha iyidir. Kurban kesmesi vâcib olmaz. Cuma namazı da seferi olana farz değildir.
Namaz vaktinin sonunda sefere çıkan kimse bu namazı kılmamış ise, 2 rekat kılar. Fakat vaktin sonunda vatanına gelen, bu vaktin namazını kılmamış ise 4 rekat kılar.
Nimet-i İslam kitabında diyor ki: Nâfile namazları ayakta kılmaya gücü yeterken, oturarak kılmak, her zaman ve her yerde câizdir. Oturarak kılarken, rükû için bedeni ile eğilir. Secde için, başını yere kor. Lakin, özrü yok iken nâfileleri oturarak kılana, ayakta kılanın yarısı kadar sevap verilir. Beş vakit namazın sünnetleri ve teravih namazı da, nâfile namazdır. Yolda, yani şehir, köy hâricinde, nâfile namazları hayvan üzerinde kılmak câizdir. Kıbleye dönmek ve rükû ve secde yapmak lazım değildir. İma ile kılar. Yani, rükû için, bedeni ile biraz eğilir. Secde için, bundan daha çok eğilir. Hayvan üzerinde fazla necaset bulunması, namaza mâni değildir. Yerde nâfile kılarken yorulanın, bastona, insana, duvara dayanıp kılması, câiz olur. Kendi yürürken namaz kılmak sahih değildir.
Farz ve vâcib namazları, zaruret olmadıkça, hayvan üzerinde kılmak câiz değildir. Ancak, özür ile kılabilir. Zaruret olan özürler: malının, canının, hayvanının tehlikede olması, inince hayvanının veya hayvandaki veya yanındaki malın çalınması, yırtıcı hayvan, düşman, yerde çamur olması, yağmur olması, hastanın inerken, binerken, iyi olmasının gecikmesi veya hastalığının artması, arkadaşlarının beklemeyip, tehlikede kalması, indikten sonra, hayvana yardımcısız binememek. Mümkün ise, hayvanı kıbleye karşı durdurup kılar. Mümkün değil ise, hareket cihetlerinde kılar. Hayvan üzerindeki mahmil denilen sandık gibi şeylerin içinde kılmak da, böyledir. Hayvan durdurulup, mahmilin altına direk konursa, (Serir) , yani masa, kanepe gibi olup yerde kılmak demektir. Kıbleye karşı ayakta kılması lazım olur. İnebilen kimse, farzları mahmilde kılamaz.
Gemide namaz kılmak, Cafer Tayyar hazretleri Habeşistan’a giderken, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” ona öğrettiği gibi, şöyledir: Hareket eden gemide, özrü olmadan farz ve vâcib de kılınır. Gemide cemaat ile kılınabilir. Hareket eden gemide de, ima ile kılmak câiz olmayıp, rükû ve secde yapar. Kıbleye dönmesi de lâzımdır. Namaza başlarken kıbleye karşı durur. Gemi döndükçe, kendisi kıbleye döner. Gemide necasetten taharet de lâzımdır. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’ye göre, giden gemide farzları da, özürsüz iken, yerde oturarak kılmak câiz olur.
Deniz ortasında demirlemiş gemi, çok sallanıyor ise, giden gemi gibidir. Az sallanıyorsa, sahilde duran gemi gibidir. Sahilde duran gemide farzlar oturarak kılınmaz. Sahile çıkmak mümkün ise, ayakta kılmak da sahih olmayıp, karaya çıkıp kılmak lâzımdır. Malı, canı veya geminin hareket etmek tehlikesi varsa, gemide ayakta kılması câiz olur.
İbni Âbidin diyor ki: (2 tekerlekli olup da, hayvana bağlanmadan yerde düz duramayan arabada, dururken de, giderken de, namaz kılmak, hayvan üzerinde kılmak gibidir. Dört tekerlekli araba, dururken serir, masa gibidir. Hareket ederken ise, hayvan için yukarıda yazılı özürlerle, içinde farz kılınabilir ve arabayı durdurup kıbleye karşı kılar. Durduramazsa, giden gemideki gibi kılar).
Hareket esnasında kıbleye dönemeyen, Şâfiî mezhebini taklit ederek, iki namazı cem eder. Buna da imkan olmazsa, kıbleye dönmesi sâkıt olur. Sandalyede, koltukta oturarak, ima ile namaz kılmak, hiçkimseye câiz değildir. Otobüste, tayyarede namaz kılmak, arabada kılmak gibidir.
Farzları ve vâcibleri, yolculukta zaruret olmadıkça hayvan üzerinde kılmamalıdır. Vasıtaları durdurup, kıbleye karşı ve ayakta kılmalıdır. Bunun için vasıtaya binmeden gerekli tedbirleri önceden almalıdır.
Misafir, vapurda ve trende, farz namaza, kıbleye karşı durup, secde yeri yanına pusula koymalı. Vapur ve tren döndükçe, kendisi kıbleye dönmelidir. Göğsü kıbleden ayrılırsa, namazı bozulur. Otobüste, trende, dalgalı denizde kıbleye dönemeyenlerin farz namazları câiz olmayacağından, bunlar yolda oldukları müddetçe Şâfiî mezhebini taklit ederek, öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı, cem edebilir. Yani seferde iken bu 2 namazı birbiri arkasına kılar. Çünkü, Şâfiî mezhebinde 80 kilometreden ziyâde süren yolculukta, ikindiyi öğle namazı vaktinde ve yatsıyı akşam namazı vaktinde takdim ederek kılmak, veyâhut öğleyi ikindi vaktine ve akşamı, yatsı namazı vaktine tehir ederek, 2 namazı bir arada kılmak câizdir. Bunun için, Hanefi mezhebinde olan kimse, yolda kıbleye dönemeyecek ise, yola çıktıktan sonra, gündüz bir yerde durduğu zaman, öğle vaktinde öğleyi kılıca hemen ikindiyi de kılmalı, gece durulduğu zaman, yatsı vaktinde akşamı ve sonra yatsıyı bir arada kılmalı ve bu 4 namaza niyet ederken (Şâfiî mezhebini taklit ederek edâ ediyorum) diye niyet etmeli, yani kalbinden geçirmelidir. Yola çıkmadan veya yolculuk bittikten sonra, iki vaktin namazı birlikte kılınmaz.