¥ Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” bir gece: “Ya Rabbi! Ömer bin Hattab veya Ebû Cehil bin Hişam’dan biriyle İslamı kuvvetlendir”  diye, duâ buyurdular. Sabahleyin hazret-i Ömer bin Hattab “radıyallâhu anh” geldi ve müslüman oldu.

¥ Hazret-i Ömer’in “radıyallâhu anh” müslüman olması hadisesi: Emir-ül müminin Ömer bin Hattab “radıyallâhu anh” şöyle anlatmiştir: Bir gün Ebû Cehil ve Şeybe ile birlikte oturuyorduk. Ebû Cehil ayağa kalkıp, ey Kureyş topluluğu! Muhammed sizin tanrılarınızı kötülüyor. Size aklsız ve cahil diyor. Atalarınız Cehennemdedir diyor. Her kim Muhammedi öldürürse, ona yüz kızıl tüylü ve yüz kara tüylü deve ile bin ölçek gümüş vereceğim diye bağırdı. Bunun üzerine ben ayağa kalktım ve Ey Ebel Hakem. Söylediğin sözde doğru musun, yani sözünde durur musun dedim. Evet, hemen vereceğim deyince, ben de lat ve uzza hakkı için, bu işi ben yaparım, dedim. O anda elimden tutup beni Kabenin yanındaki hubel putunun yanına götürdü ve hubeli bana şahit tuttu. O bütün putların en büyüğü idi. Her ne zaman bir sefere veya savaşa çıkacak olsalar, sulh veya nikah yapacak olsalar, hubel putunun yanına varırlar, hubelle meşveret ederler ve onu şahit tutarlardı. Ben kılıç kuşanıp, hazret-i Resûlullahı “sallallâhü aleyhi ve sellem” aramaya çıktım. Bir yere vardım, baktım ki bir kuzuyu kesiyorlardı. Orada biraz durup baktım. Kuzunun içinden bir ses geliyor ve şöyle diyordu: Ne hoş, ne mübarek iştir ve ne saadettir ki bir kimse yüksek sesle ve açık bir ifade ile halkı Allah birdir, Muhammed “aleyhisselâm” Onun resûlüdür diyerek iman etmeye çağırıyor! Ben hemen kendi kendime bu sözler sanadır, dedim. Oradan ayrılınca, bir koyun sürüsüne rastladım. Koyunların içinden de aynı şeyleri söyleyen bir ses geliyordu. Kendi kendime, yemin ederim ki bu sözler benden başkasına söylenmiyor, deyip, oradan da ayrıldım. Dımad denilen putun yanından geçiyordum. Putun içinden bir ses şu beytleri söylüyordu: Beytlerin anlamı şöyledir:

Peygamberliği açıklanınca, Muhammed-ül Eminin,
Yalnız Allaha tapılır, dımad putu terkedilir.

O Peygamberlere varis olan kimsedir,
Meryem oğlu İsadan sonra, Kureyşten gelen Peygamberdir.

Önce, dımad ve diğer putlara tapınanlar,
Keşke hiç tapmasa idik onlara diyecekler.

Ya Eba Hafs  [Ömer “radıyallâhu anh”], sabır et, sen öyle bir kişisin,
Sana Adi oğlu şerefinden başka şeref nasip olacak.

Elin ile ve dilin ile çok yardım edeceksin,
Hiç acele etme, sen Onun dinine gireceksin.

Artık kesin olarak anladım ki bu sözler bana söyleniyordu. Kız kardeşimin evine gittim. Habbab bin Erat “radıyallâhu anh” ve kız kardeşimin kocası Said bin Zeyd “radıyallâhu anh” orada idiler. Beni kılıç kuşanmış bir vaziyette görünce korktular. Korkmayın, dedim. Bunun üzerine Habbab bana: Ey Ömer, yazık sana müslüman ol, dedi. Su istedim, getirdiler. Abdest aldım ve hazret-i Resûlullahı “sallallâhü aleyhi ve sellem” sordum. Erkam bin Erkamın evindedir, dediler. Hemen oraya gittim. Kapıyı çaldım. Hamza “radıyallâhu anh” dışarı çıktı. Beni kılıç kuşanmış bir hâlde görünce bana bağırdı. Heybetli bir kimse idi. Ben de ona bağırdım. Bu sırada Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” dışarı çıktı. Bana bakıp müslüman olmak için geldiğimi anladı ve Allahü teâlâ senin hakkındaki duamı kabul etti. Ey Ömer! Müslüman ol, buyurdu. Ben, Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enneke resûlullah diyerek müslüman oldum. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” ve Ashâb-ı kirâm çok sevindiler. O gün benimle müslümanların sayısı 40’a ulaştı. Allahü teâlâ [Enfal sûresi 64. âyetinde meâlen] “Ey Peygamberim! Sana Allah ve müminlerden, senin izinde gidenler yetişir!”  buyurdu. Resûlullaha “sallallâhü aleyhi ve sellem” Allah hakkı için dışarı çıkalım. Müşrikler bize bir şey yapamaz, dedim. Sonra dışarı çıktık. Tekbir getirdik, öyle ki müşrikler işittiler. Hazret-i Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” Kâbeyi tavaf etti. Bu hadiseden sonra müşriklerle mücadele edip durduk. Sonunda Allahü teâlâ bizi tam galip kıldı.

¥ Ebû Muhammed Ceriri Taberi “rahmetullâhi aleyh” şöyle nakletmiştir: Emir-ül müminin Ömer “radıyallâhu anh” iman etmekle şereflenince, müslümanlar kuvvetlendi. İslam dini açıktan yayılmaya başladı. Ebû Cehil bu durumu görünce müşriklere, Muhammed büyücüdür. Her kim yanına varsa, onu sihirle kendine bağlıyor, dedi. Fırsat kollayıp, Onu yalnız bir yerde bulunca hemen öldürelim, dedi. Müşrikler bu şekilde anlaşıp karar verdiler. Bir gün hazret-i Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” tek başına bir dağa doğru gidiyordu. Ebû Cehil 5-10 kişiyle arkasından gitti. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” üzerine hücum ettiler. Öldürmek istediler! Fakat yapamadılar. Zira Peygamberlere “aleyhimüsselâm” 40 erkek kuvveti verilmiştir. Bizim Peygamberimize ise 40 peygamber kuvveti verilmiştir. Hücum edenler, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” mübarek başını 4 yerinden yaralamışlardı. Ashâb-ı kirâm bu durumu haber alınca, hemen oraya koştular. Müşrikler onları görünce kaçtılar. Bu hadisenin olduğu sırada Peygamber efendimizin amcası hazret-i Hamza daha müslüman olmamıştı. O gün avda idi. Karşısına bir geyik çıktı. Bir ok çıkarıp geyiği vurmak istedi. O sırada geyik dile gelip: Ey Hamza! Benden ne istersin! Evine git, sana mühim bir iş düştü, dedi. Hayret etti. Avlanmayı bırakıp, evine döndü. Kameriye adlı bir cariyesi vardı. Bu cariye yemeğini getirip, önüne koydu. Fakat bir taraftan da ağlıyordu. Hazret-i Hamza cariyesine niçin ağlıyorsun dedi. Muhammed aleyhisselâm için ağlarım. Evinde yaralı yatıyor. Ebû Cehil 5-10 kişiyle üzerine hücum edip, yaralamışlardır. Hazret-i Hamza bunu duyar duymaz, hiddetle yerinden kalktı! Yayını eline aldı ve Muhammed’in “sallallâhü aleyhi ve sellem” öcünü almadıkça bu yemeği yemem dedi. Hemen Ebû Cehil’in evine doğru yürüdü. Ebû Cehil evinin önünde müşriklerle birlikte oturuyordu. Hazret-i Hamza’yı uzaktan kızgın bir hâlde görünce, dağılıp kaçmaya başladılar. Ebû Cehil de kaçıyordu. Fakat hazret-i Hamza yetişip onu yakaladı. Elindeki yay ile başına vurmaya başladı. Yay param parça oldu. Ebû Cehil’in başında 7 tane derin yara açıldı. Hazret-i Hamza’nın karşısına çıkmaya kimsenin cesareti yoktu. Halk araya girip sulh yaptırdılar. Hazret-i Hamza oradan hemen Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” huzuruna gitti. Yatıyordu. Ya Muhammed “sallallâhü aleyhi ve sellem”! Düşmanından öcünü aldım. Ebû Cehil’in başını 7 yerden yardım. Araya girenler olmasaydı öldürürdüm dedi. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”: Ey amca! Bu işin bana faydası yoktur. Eğer iman edersen o zaman memnun olurum, buyurdu. Hazret-i Hamza, eğer ben iman edersem, senin gönlün hoş olur mu, dedi. Evet, buyurunca, hemen iman etti. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” çabuk iyileşip kalktı.

[Şevahidün Nübüvve]

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler