Şevahidü’n-Nübüvve kitabında diyor ki;
Salebe bin Hatıb, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” huzuruna gelip, ya Resûlallah, malımın çok olması için bana duâ buyur, dedi. Bunun üzerine: “Vah sana ey Salebe, şükrünü yapabildiğin az mal, şükrünü yapamayacağın çok maldan iyidir” buyurdu. Salebe tekrar, ya Resûlallah, duâ et Allahü teâlâ bana çok mal versin, dedi. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Vah sana ey Salebe, benim gibi olmayı istemez misin! Eğer şu dağların altın olmasını ve benim yanımda hareket etmelerini dileseydim, olurdu!” Salebe tekrar, ya Resûlallah duâ eyle ki Allahü teâlâ bana çok mal versin. Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah hakkı için, malım üzerine düşen her hakkı eda edip, yerine getireyim, dedi. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” tekrar, “Ey Salebe şükrünü yapabildiğin az mal, şükrünü yapamadığın çok maldan iyidir” buyurdu. Fakat, Salebe ısrar edip yine, ya Resûlallah, duâ et de Allahü teâlâ bana çok mal versin, dedi. Bunun üzerine Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” “Allahım Salebe’yi çok mal ile rızıklandır” diye duâ etti. Salebe bir miktar koyun satın aldı. Allahü teâlâ bu koyunlara öyle bereket verdi ki koyunlar çoğalıp, Medine’ye sığmaz oldu. Koyunlarını alıp Medine’nin dışına çıktı. Gündüz mescide namaza gelir, gece gelmezdi. Koyunları zamanla daha çok arttı. Çok uzaklara gitti. Artık Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” mescidine Cumadan Cumaya gelirdi. Koyunları daha da artınca öyle uzağa gitti ki asla mescide ve cemaate gelemez oldu. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” epey zamandan beri Salebe’yi göremeyince hâlini sordu. Hâlini anlattılar. Bunun üzerine, “Vay Salebe bin Hatıba” buyurdu.
Bir müddet sonra Allahü teâlâ zenginlere zekat vermeyi farz kıldı. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” zenginlerin zekatını toplamak üzere 2 kişi vazifelendirdi. Salebe’ye ve Beni Süleym kabilesinden zengin bir kimse var, ona uğrayınız, buyurdu. O 2 kimse Salebe’nin yanına gidip zekatını istediler. Salebe elinizdeki mektubu göreyim, dedi. Mektubu gösterdiler. Salebe bu istediğiniz haracdan başka bir şey değildir. Hele siz gidin başkalarından bir toplayın bakalım, dedi. O 2 kimse Salebe’nin yanından ayrılıp, başka yere gittiler. Süleym kabilesine mensub olan zengin kimse onların kendisine zekat almak için geldiklerini haber alınca, onları karşıladı. Develerimin en iyilerini zekat için alınız, dedi. O 2 sahabi sana farz olan zekat bunlardan azdır, dediler. O kimse ise bu iyi develeri alınız. Allahü teâlânın rızasını malimın en iyisiyle kazanayım, dedi. Sonra o 2 sahabi tekrar Salebe’nin yanına geldiler. Salebe tekrar mektubu gösterin, dedi. Mektubu gösterdiler. Salebe bu haracdır, siz gidin ben bir düşüneyim, dedi! O 2 sahabi Medine’ye dönüp, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” huzuruna çıktılar. Henüz onlar söze başlamadan, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”: “Vay Salebe bin Hatıba” dedi. Süleym kabilesinden olan ve zekatını veren zengin kimseye ise, berekete kavuşması için duâ etti. Allahü teâlâ Salebe hakkında [Tevbe sûresi 75, 76. ayetlerinde meâlen] “Onlardan kimi de Allaha şöyle kesin söz vermişti. Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse, muhakkak zekatını vereceğiz, gerçekten salihlerden olacağız. Ne zaman ki Allah, kereminden isteklerini verdi, cimrilik edip yüz çevirdiler. Zaten yan çizip duruyorlardı.” buyurdu. Salebe’nin kabilesi bunu işitince, Salebe’ye haber verip, helak oldun. Allahü teâlâ senin hakkında âyet-i kerime gönderdi, dediler. Salebe, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” huzuruna gelip, işte malımın zekatı kabul eyle, dedi. Resûlullah, Allahü teâlâ senin zekatını kabul etmekten beni men etti, buyurdu. Salebe ağladı ve başına toprak serpti. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, sen kendi kendine ettin! Sana söyledim, sözümü dinlemedin! buyurdu ve onun zekatını almadı. Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem” vefat ettikten sonra Salebe zekatını hazret-i Ebû Bekir’e “radıyallâhu anh” getirdi. Ya Emir-el müminin! Zekatımı kabul eyle, dedi. Hazret-i Ebû Bekir, ben Resûlullahın kabul etmediğini nasıl kabul edebilirim, buyurdu. Daha sonra hazret-i Ömer’e “radıyallâhu anh” getirdi. O da kabul etmedi. Fakat hazret-i Osman “radıyallâhu anh” halifeliği sırasında kendi ictihadına binaen kabul etti. Salebe, hazret-i Osman’ın “radıyallâhu anh” halifeliği sırasında vefat etti.
Tavsiye Yazı –> Salebe mürted midir?