Gönlüm nuru, feyiz kaynağım, oldu bizden ırak,
zulmet-i hicranda kaldı ruhum pür iftirâk.
Göz yumup dar-ı fenâdan baş açık, çıplak endam,
can atıp dar-ı bekâya etti azm-i hiram.
Etti ol sabi, genç gibi, zir-i zeminde durak,
söylerim alevlenince canda nar-ı iştiyak.
Hasret kaldım, hep karardım, oldum nurumdan cüda,
feyiz kaynağım, el-vedâ, ah el-vedâ, ah el-vedâ.
Uğrayıp bad-i hazan, gitti bizden ol bi-bedel,
sohbetine mahrum kaldım, götürdü bir soğuk yel.
Uçtu çün ol ruh-ı Mâ’sûm, bizlere verdi melel,
kaptı na-geh ol kuzuyu sürüden gürk-i ecel.
Gam çölünde valüh-ü hayran kaldım pür kesel,
dar-ı ukbada haşr ede onu bizle Lem-yezel.
Nur haznesi, mahmel-i tabuta olunca sürur,
menzil-i aslına azm etti o ruh-ı pür-nur.
Kaldı dil, rah-i felaket içinde bi-kes-ü zar,
ateş-i hasret yakıp etti vücudum hak-i sar.
Nettiğim, ne söylediğim bilmezem mecnun gibi,
gözlerim yaşı akar, selle olur bi-ihtiyar.
Zilhicce başlamıştı, giydi kefen ihrâminı,
dedi lebbeyk, işitince ecelin peygâminı.
Bakmadı dünya-yı deniye, fehm etti encâminı,
say edip, kurb-i hudada etti bayrâmını.
Dilerim Safa üzre bula Hakkın in’âminı,
canını kurban edip, nuş etti mevtin camını.
Hafız-ı Kuran olmuştu on iki yaşındayken,
Şâfiî Zinnureyn Osman, yoldaşı gılman ola,
Hem de o yaşta kavuştu bir Velî nazarına,
bağ-ı Cennette makâmı ravda-i Rıdvân ola.
Sohbeti olmadıkça, dünya bana zından ola,
kabri içre munisi îman ola, Kuran ola.
Kabir-i pakin her Cuma varıp ziyaret edelim,
meşhedi taşına yüz sürüp, kanaat edelim.
Kurân-ı Kerîmi ruh-ı pakine tilâvet edelim,
ruz-u şeb hayır ile yad etmeyi adet edelim.
İş-ü nuşundan fânî dehrin feragat edelim,
çünkü takdir-i Hudadır buna itaat edelim.
Şiddetli ecel rüzgarı buldu, o körpe dalı,
kara toprak aldı altına o feyiz menbaını.
Ağla ey Dai kaçırdın kalbinin devasını,
Resûlullahtan gelen silsilenin halkasını.
Göz yaşların gam değil, yıkarsa dehrin çarkını,
diyelim hasretle her ân, ah ölüm tarihini (1057).
Hasret kaldım, hep karardım, oldum nurumdan cüda,
feyiz kaynağım, elvedâ, ah elvedâ, ah elvedâ.
[Yukarıdaki şiir Nevhatü’l-uşşak’tan alınmıştır.]