AKSIRMAK VE CEVABI: Aksırıp, elhamdülillâh diyene, yerhamükellah demek, İslâm hukukundandır. Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfde: «Sizden biriniz aksırır ve elhamdülillâh derse, onu, duyan herbir müslümânın, yerhamükellah demesi, üzerine hakdır» buyuruldu.
Mesâbîh şerhinde diyor ki: «Hakdır sözünde, aksırıp elhamdülillâh diyene yerhamükellah demenin farz-ı ayn olduğunda işâret vardır. Bâzı âlimler de böyle demişlerdir. Ama âlimlerin çoğu, selâm almak gibi, farz-ı kifâyedir buyurmuşlardır. İmam Şâfiî (rahimehullah) sünnettir buyurdu. Hadîs-i şerîfi, vücûba değil, nedbe = mendûb olmaya yorumladı. Nitekim Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Her müslümânın, 7 günde bir yıkanması hakdır» buyurmuştur. Onu duyan sözünde, yanî hamd etmesini okuyunca ifâdesinde, aksıran kimse, sesli olarak elhamdülillâh demez ve yanında bulunan bunu-duymazsa, yerhamükellah demeğe müstehak olmaz» anlatılmak isteniyor. Musannifin: «Aksırmağı duyanın, yerhamükellah demesi gerektir» sözü, birinci görüşü bildirmektedir. Sözün görünüşünden, yerhamükellah demek için, aksıranın elhamdülillâh demesini duymak lâzım olmayıp, onun elhamdülillâh demeyi bilmesi yeter anlaşılıyor. Yanî aksıranın elhamdü lillâh demesini duymadan, yerhamükellah der. Bu ise İmâm Şa’bî’nin (rahimehullah) mezhebidir.
Velhâsıl, aksıran elhamdülillâh der, bunu duyan hemen ardından yerhamükellah söyler. Çünki aksırıp elhamdülillâh diyene selâm gibi, hemen cevab vermek lâzımdır. Bizâziyye’de böylece tasrîh olunmuştur. Aralarında yedi deniz olsa da, duyan, yerhamükellah söyler. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Aksırıp, elhamdülillâh diyene, yerhamükellah demek, diş, kulak ağrısından ve şişmanlıktan korur» buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde: «Aksıran kimse, yerhamükellah’ı, ancak aksırdığı zaman elhamdülillâh derse, hak eder. Arkadaşı yerhamükellah deyince, aksıran kimse, yehdîkümullahü ve yuslihu bâleküm desin», bir rivâyette: «Yağfirullahü lî ve leküm» desin buyurdu. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), aksıran bir kişiye, Allahü teâlâ’ya hamd ettiysen, yanî elhamdülillâh dediysen, yerhamükellah = Allahü teâlâ sana merhamet etsin buyurdu. Dudaklarını hareket ettirip, ne dediğini duymadığı için böyle söyledi. Bir hadîs-i şerîfde de: «Birbiri ardından 3 defa aksıranın, kalbinde îmân sâbit olur. Bir kimseye 2 defa yerhamükellah diyen, aksıran 3. defa aksırırsa, sen nezle oldun desin» buyuruldu. Bâzı hadîslerde, üçüncü aksırışa da, yerhamükellah der. Daha çok aksırırsa, isterse der, isterse demez diye bildirildi. Kâfî’de böyle rivâyet olundu.
Hadîs kitablarında, ebû Musa’dan (radıyallahü anh) bir rivâyet bildirilmektedir. Şöyle ki: Yahudîler, Resûlullah’ın yanında, kendilerini aksırmaya zorlarlar ve kendilerine, yerhamükellah demesini beklerlerdi. Resûlullah onlara, yehdîkümullahü ve yuslihu bâleküm = Allahü teâlâ sizi hidâyete kavuştursun ve kalbinizi düzeltsin derdi. Mesâbîh şârihi (rahimehullah) der ki: Belki o yahudîler, Resûlullah’ı (sallâllahü aleyhi ve sellem) bak peygamber biliyorlar, lâkin müslüman olmalarına, taklîd veya başkanlık sevgisi engel oluyordu. Bu hallerinin kötü olduğunu biliyorlar ve Allahü teâlâ’nın hidâyetini arıyorlar, Resûlullah’ın duâsının bereketi ile, içinde bulundukları karışık durumdan kurtulmak istiyorlardı. Bir kere Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) aksırdı. Bir yahudî ona, yerhamükellah dedi. Bunun üzerine Resûlullah: «Allahü teâlâ sana hidâyet versin» buyurdu da, yahudî müslüman olmakla şereflendi.
Aksırırken başını eğer ve yüzünü eli veya elbisesi ile örter. Ağzından çıkabilecek tükürük veya balgamın bir başkasına ulaşmasını engeller. Sesini kısarak aksırır. Sesini alçalt âyet-i kerîmesine uyar. Çünki aksırırken yüksek ses çıkarmak ahmaklıktır. Bir hadîs-i şerîfde: «Konuşurken aksırmak, konuştuğunun doğru olduğuna âdil şâhiddir» buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfi. Musannif, bu bölümün başında bildirmişti. Önemli olduğu için burada da tekrâr eyledi .
Aksıran, eb veyâ eşheb demelidir. Çünki o şeytanın bir ismidir.