Evli olan her mümin erkek ve kadının İslamda cinsel hayat ve cinsel ilişki sırasında dikkat edilmesi gereken edepler hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Zevc ve zevce arasındaki cinsî münasebetin yani cimânın sünnet ve edepleri vardır ve çoktur. Bunlardan biri kendini haramdan koruyup helâl ile yetinmeye niyet etmektir. Kötülükten sakınmakta kuvvet bulmak için, bu lezzet alma yolunu seçtiğini düşünmelidir.

Edeplerden biri de, erkek ve hanımın birer bez bulundurup, vâki yaşlık, ıslaklık gibi şeyleri temizlemeleridir. Biri de, cima’ ederken şeytandan Allahü teâlâ’ya sığınmaktır. Bu esnâda şöyle der: «Bismillâhi Allahümme cennibnâ-ş-şeytâne ve cennibi-ş-şeytâne mâ razaktenâ», yanî şeytanı bizden ve bize verdiğin çocuktan uzak eyle der. Bu durumda kendilerine çocuk verilirse, şeytan ona zarar vermez.

Cima’ ederken Bismillâh der dedik. Zîra Ca’fer bin Muhammed’den edilen rivâyette: «Şeytan erkeğin zekeri üzerine oturur. Cima’ ederken Bismillâh demezse, onunla beraber, kadına dahil olur, erkek gibi ondan da inzal vâki olur» geldiğini, Meâlimü’t-tenzîl’de İsrâ sûresi tefsirinde bildirilmektedir

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh; bildirir Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) «Cima’ ettiğin zaman Besmele söyle. Zîra amellerini yazan meleklerin, cünüblükten temizleninceye kadar sana sevab yazarlar. Bu cima’ sebebiyle çocuğun olursa sana, bu çocuğun nefesleri sayısınca ve onun neslinin nefesleri sayısınca sevab yazılır. Hiç nesli kalmayıncaya kadar böylece devam eder» buyurdu Bunu Mişkâtü’l-envâr yazmaktadır.

Cima’dan önce İhlâs sûresini okur ve: «Yâ Rabbi, bu cima’dan bana bir oğul ihsan edersen, ismini Muhammed koyacağım» der. Bu duâyı yaparsa, Allahü teâlâ, inşâallah ona erkek çocuğu verir. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Eşi hâmile iken, elini hanımının karnına koyup: Bismillâhil ahadis samed ellezî lem yelid ve lem yûled, yâ Rabbi, bu karında olan çocuğun ismini, Muhammed aleyhısselâmın isminin hürmetine, Muhammed koydum derse, bu çocuk erkek olur.» (Menba’ü’l-âdâb)’da da böyle yazıyor.

Burada meşhur olan, elmas taşlı yüzük ile hanımının karnına dokunmaktır. Bâzıları. erkek kadının sağında, kadın erkeğin solunda yatarlar. sonra erkek kalkıp, cima’ ederlerse, çocuk Allah’ın izni ile erkek olur Bu çok tecrube edilmiş ve gerçek olduğu görülmüştür.

Hacı Paşa’nın (rahimehullah) Şifâ kitâbında diyor ki: Menî, erkeğin sağından kadının sağına akarsa, çocuk erkek, solundan soluna akarsa kız olur denilmiştir.

Yine denilmiştir ki, mübâşeret, hayızdan temizlendiği gün olup, çocuğa kalırsa, erkek olur ve bu 5 gün sürer. 5. günden 8. güne kadar olan günlerde kız olur.

Burada 2 esas vardır: Birincisi hanımın hâmile kalması, İkincisi doğan çocuğun erkek olması. Hâmilelik için, kadının fercini, içinde hanzal yağı katılmış kaynamış soğumuş su ile daima yıkaması lâzımdır. Erkek ise, hanımı ile, temizlenip gusl abdesti aldıktan sonra cima’ eder. Cima’ ederken, îtidal üzere bulunur. Kızgın, sinirli, üzüntülü, dertli, sarhoş olmamalıdır. İnzâl vaktinde, hayâlinde, bedeni sağlam, şekli güzel bir çocuk bulundurur. Hâmile kalma şartlarından biri de, eşlerin inzallerinin aynı zamanda, yâhut birbirine yakın zamanda vâki’ olmasıdır. Kadının ise, erkeğin menisi yerleştikten sonra, inzâl etmesi daha uygundur [Şimdi bu konularda tıbda büyük gelişmeler oldu].

Çocuğun erkek olmasına gelince: Erkek ve hanımının buhur ve ıtırla iyice ısınmaları, iyi gıda almaları, tiryâk içmeleri, cima’a bir müddet ara verip, meninin kuvvetli ve katı olmasını sağlamaları, bundan sonra eski şehvete gelmek için birkaç gün sabredip cima’ etmeleri. Misk, Za’feran ve ham Hind ud kokusu bulunan yerde bulunmaları ve bu esnâda çok kuvvetli kimseleri düşünüp, 2 gözü arasında yüzü, bedeni çok güzel ve sağlam bir erkek hayâl edip, sonra cima’ etmelidir. Şifâ’nın sözü burada bitti.

Sünnetlerden biri de, muvakaadan önce, hanımı ile oynamaktır. Zîra oynamadan, sevişmeden yapılan cima’ kadına cefâdır.

Menba’u’l-âdâb’da diyor ki, hanımının gözünde şehvet, istek belirinciye kadar onunla oynar. Bunda bedenin rahatlığı ve doğacak çocuğun kusursuz olması fâideleri vardır.

Edeblerden biri de, Resûlullah’ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurduğudur: «Erkek hanımı ile cima’ ederken, horoz gibi, atlayıp inmesin. Kendisi rahatladığı gibi, hanımı da rahatlayıncıya kadar, karnı üzerinde kalsın». Bir hadîs-i şerîfde de: «Kadın rahatlamadan, sen rahatlarsan, o günün kalan kısmı, kadın için uyuşuk ve tenbellikle geçer» buyuruldu.

Cima’ ederken fazla konuşmamalıdır. Çocuğun dilsiz olmasına sebep olabilir. Hanımının fercine bakmaz. Çocuğun kör doğmasına yol açabilir. Eserde bunun unutkanlık yaptığı da bildirilmiştir. Şerh-i Nikâye’de de böyle diyor. Âişe (radıyallahü anhâ) buyurur ki: «Ben Onun (Resûlullah’ın) avret yerini, O da benim avret yerimi hiç görmedik.»

Bu bâzı âlimlere göredir. Bâzı âlimler ise, şehvetin artması için bakmak yararlı olur demişlerdir. Nikâye şârihi der ki: Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ) böyle buyururdu.

Cima’ hâlinde iken hanımını öpmez; zira çocuğun sağır olmasına sebeb olabilir. Meyveli ağaç altında cima’ etmez; çocuğun zâlim olmasına yol açar. Ezanla ikâmet arasında cima’ etmez; çocuğun mürâi olmasına sebeb olabilir. Temiz değilken cima’ etmez; çocuğun bahîl, cimri olmasına sebeb olur. Şa’bân-ı şerîfin 15. gece ve gündüzünde cima’ etmez; çocukta hayırsızlık alâmetlerinin belirmesine sebeb olur. Üstünde yorgan bulunmadan yıldızların altında cima’ etmez; çocuğun münâfık olmasına yol açar. Yolculuğa çıkacağı gece ve gündüz cima’ etmez; malının. parasının, Allahü teâlâ katında günâh olan şeylere harcanmasına sebeb olur. Karnı aç iken cima’ eder. Çünki zararı yönünden bu daha azdır ve çocuğu da yaramaz olmaz. Ama aksi olursa, kendisi çok zarar gördüğü gibi, çocuğu da yaramaz olur. Menba’ü’l-âdâb’da da böyle diyor.

Derler ki, ömrü yıkan 4 şey vardır:

1) Tokken hamama girmek,

2) Kuru et yemek,

3) Karnı tokken cima’ etmek,

4) Yaşlı kadınla cima’ etmek. Bostan’da böyle diyor.

Devamlı menîye bakmaz; bu, aklın gitmesine yol açar. Eserde özellikle belirtilmiştir. Kadın hayz hâlinde iken, ona yaklaşmaktan sakınır Çünki, Kur’ân-ı kerîmde haram olduğu bildiriliyor ve: «Hayz zamanında hanımlarınızdan ayrılın, onlara yaklaşmayın» buyuruluyor. Hayızlı kadının elbisesi, çamaşırı altından, çıplak olarak, dizi ile göbeği arasından faydalanmaktan da kaçınmalıdır. Çünki bu da, İmâm-ı A’zam ve Ebû Yûsuf’a göre (rahmetullahi aleyhimâ) haramdır. İmam Muhammed’e göre ise, yalnız fercine dokunmaz. Fıkıh kitaplarında böyle bildirilmiştir, imam Gazâlî (rahimehullah), «hayız hâlinde ve hayız kesildikten sonra yıkanmadan önce hanımına yaklaşmaz. Çünki bu da Kur’ân-ı kerîm’ln nassı ile haram kılınmıştır. Bunun çocukta cüzzâm hastalığı olmasına sebeb olduğu da söylenir» buyurdu. Hayz hâlinde, yanlışlıkla hanımı ile cima’, ederse, hayz kanı kırmızı ise, 1 dinâr altın, sarı ise yarım dinâr sadaka vermesi müstehabdır. Bu yanlış için keffâreti olur. Kendisine bu suâli sorana. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) böyle buyurmuştur.

Hayz hâlinde olan kadın, kocasının rağbetini azaltmak için, eski elbiseler giyer. Hayızlı kadının, namaz vakti girdiğinde abdest alıp, evinde seccâdesi üzerinde oturması müstehabdır.

Sirâciyye kitâbında diyor ki: Bir namaz vakti kadar öylece oturur, tabiî ki, üstü temiz ise, ibâdet alışkanlığını kaybetmemek için tesbîh ve tehlîl okuyabilir.

Fetâvâ-yi hucce’de diyor ki: Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Hayızlı bir kadın, her namaz vaktinde, 70 kere istiğfâr okursa, ona bin rek’at namaz yazılır, 70 günâhı bağışlanır, bir derece yükseltilir, istiğfarının her harfine karşılık kendisine bir nûr verilir. Bedenindeki her damarı için ona bir hac ve umre sevabı verilir.» Tâtârhâniyye’de de böyledir.

Sünnetlerden biri de, hayızlı kadınla yatmak, beraber yemek ve içmektir. Çünki Mecusîler, hayızlı kadınla bu işleri yapmazlar. Onlara uymamalı, benzememelidir.

Cima’ edeblerinden biri de, yalnız yerde olmaktır. Yanında çocuk veya hayvan varken, yâhud üzeri örtülmemiş mushaf bulunurken cima’ etmez. Her kamerî ayın 15. gecesi ve hilâl gecesi cima’ etmez. Çünki bu zamanlarda cinler, birbirleri ile çok cima’ ederler.
İhyâ’da diyor ki: Ayın başında, ortasında ve sonundaki gecelerde cima’ etmek mekruhdur. Bu gecelerde, şeytan cima’da hâzır bulunur dendiği gibi, şeytanlar bu gecelerde cima’ eder de denmiştir.

Menba’da diyor ki: Bu gecelerde cima’ ederse, çocuğu akılsız olur. Bunun kerâheti, Alî, Muâviye ve Ebû Hüreyre’den (radıyallahü anhüm) bildirilmektedir.

Âlimlerden bâzısı, cum’a günü cima’ etmeği müstehab görmüşler, bununla hem yıkanmış, hem de gusl abdesti alır demişlerdir. Cum’a bahsinde anlatılmıştı. Cenâbet uyumamak için, gecenin evvelinde cima’ mekruh olur, ihtilâm olduktan sonra, tercini yıkamadan, yâhud küçük abdest bozmadan hanımı iie cima etmez. İmam Gazâlî (rahimehullah) bunu açıkça bildiriyor. Çünki cima’ında şeytan ortak olmuş olur. İbni Mukaffa’, çocuğu akılsız, yâhud hayâlci olur diyor. Boston’da da böyle yazıyor.

Hanımına arkasından yaklaşmaz. Bu küçük livatadır. Peygamber efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Allahü teâlâ gerçeği bildirmekten çekinmez. Kadınlara, arkalarından yaklaşmayınız» buyurdu. Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfde; «Hanımına, arkadan yaklaşan mel’undur» buyuruldu. Yine ondan rivâyet edilen bir hadîste ; «Hanımına arkasından yaklaşana Allahü teâlâ nazar etmez» buyuruldu. Abdullah bin Abbâs’ın (radıyallahü anhümâ) rivâyet ettiği hadîs-i şerifte: «Bir erkeğe veya kadına arkadan yaklaşana, Allahü teâlâ nazar etmez» diye geçiyor.

Musannif, kadına arkadan yaklaşmağa, küçük livata dedi. Çünki erkeğe arkadan yaklaşmak, livata yapmaklık bakımından daha büyüktür. Câbir’in (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfde: «Ümmetim üzerine en çok korktuğum şey, Lût kavminin yaptığı iştir» buyuruldu. Bu çirkin iş o kavme izafe olundu. Çünki bu çirkin işi, ilk defa, onlar işlediler. Nitekim Allahü teâlâ, Ankebût sûresinde: «Siz, sizden önce, âlemlerden hiçbirinin yapmadığı bir kötü iş işliyorsunuz» buyuruyor.

İbni Şîrîn buyurur ki: Hayvanlar içinde, domuz ve eşekten başka, birbirine arkadan yaklaşan yoktur. Mesâbîh ve Şerh-i Meşârık’da da böyle yazıyor.

Livâta büyük günahdır. Bundan ve başlangıcı sayılan dokunma ve öpme gibi şeylerden sakınmak lâzımdır. Peygamberimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Bir erkek çocuğu şehvetle öpen, annesiyle 70 kere zinâ etmiş gibidir. Annesiyle bir defa zinâ eden, 70 kızla zinâ etmiş gibidir. Bir kız ile bir kere zinâ eden, 70 kadınla zinâ etmiş gibi olur» buyurdu. Bu hadîs-i şerîfi, Menba’ sâhibi, Müşkilâtü’l-Kudûrî’den naki ediyor.

Dînimizde livata yapmanın hükmü ve cezâsı: İmam Şâfiî (rahimehullah) livâta yapan öldürülür buyurdu. Ahmed bin Hanbel (rahimehullah), evlilerin zinâ yapınca, recm olunduğu gibi, recm olunur buyurdu.

Vikâye şerhinde de şöyle yazıyor: Bir yabancıya veya kadına arkadan yaklaşan kimseye, İmâm-ı A’zam’a (rahimehullah) göre had vurulmaz. Ta’zir olunur ve tevbe edinciye kadar habsedilir. 2 İmam’a, yanî Ebû Yûsuf ve Muhammed’e (rahimehümallah) göre, zinâ haddi uygulanır, evli değilse sopa vurulur. Evli ise recm edilir, yanî ölünceye kadar taşa tutulur.

Yukarıda yabancı dendi. Çünki bu işi, kölesi, câriyesi, ya da nikâhlısına yaparsa, had vurulmamasında ittifak vardır. 2 İmam’a göre ta’zir olunur. Bunlar, Sahâbenin bu işi işleyene had lâzım olduğunda sözbirliği bulunduğunu, ancak şeklinde, nasıl olacağında ayrılık olduğunu bildirmişlerdir. Kimi gayet pis kokulu yerlerde ölünceye kadar habsedilir, kimi üzerine duvar yıktırılır dediler. Ebûbekr-i Verrâk, ateşte yakılır dedi. Minâre gibi yüksek yerden atılır da demişlerdir.

Cima’ yaparken, üzerini örter. Çok cima’ yapmasıyla öğünmez. Çünki bu edebe uymaz. Hanımını medh etmek için, benim karım çok güzeldir demez.

Bostan’da der ki: 4 şeyi, sonunu almadan medh etmemelidir

1) Sindirimi yapılmadan yemek medh edilmez.

2) Geri dönmeden, asker medh edilmez.

3) Ekîn yetişmeden, olgunlaşmadan medh edilmez.

4) Kadın, ölmedikçe medh edilmez.

Cima’ı uzun zaman terk etmemelidir. Çünki bir kuyudan su çekilmezse kurur. Böyle uzun zaman cima’ı terk edenin, çoğu zaman, başı döner, gözleri kararır, bedeni ağırlaşır. Erkeklerin hayaları, kadınların göğüsleri ağrı yapar. Tıb kitapları da böyle diyor.

İhyâ kitâbında diyor ki: Hanımı ile her 4 gecede bir cima’ etmek normaldir. Çünki bir erkeğin 4 hanımı olabilir ve herbirine 4 gecede bir sıra gelebilir.

Cima’dan sonra, yıkanmadan önce, küçük abdest bozmak lâzımdır Yoksa, idrar yolunda menî kalıp, çâresiz bir hastalığa sebeb olabilir Çünki zekerin içinde kalan meni, idrarı bağlıyabilir. Menba’da böyle diyor.

İbni Mukaffa’ der ki, hanımına yaklaşıp, sonra zekerini su ile yıkamıyan, haya hastalığına yakalanırsa, kendinden başka kimseyi suçlamasın. Câhil, ben bunu yaptım, fakat zararını görmedim deyip gururlanmasın! Çünki hırsız, ilk çalmasında yakalanmasa da, çalmağa devam ederse, bir gün yakalanır sözü çok yerindedir. Boston’da da böyle diyor.

Cima’dan sonra bir parça uyur. Çünki bu insanı dinlendirir. Lâkin bunda sünnet, namaz abdesti gibi abdest alıp, sonra uyumaktır. Bunun gibi cünüb iken birşey yemek, içmek isterse, yine böyle yapar, yanî ağzını 3 defa yıkar. Bâzıları, cima’dan sonra, erkek ve hanımı sağ yanlarına dönüp yatarlar ve bir müddet uyurlar dediler. Bu bedene sihhat verir ve doğacak çocuk, Allahü teâlâ’nın izni ile erkek olur. Menba’ü’l- âdâb’da da böyle diyor.

Bir daha cima’ etmek isterse, yine abdest alır. Burada abdest demek, tenâsül organını ve ellerini yıkamak demektir. Şer’î abdest almalıdır demek değildir. Gerçi Mâlikî âlimlerinden bâzısı, namaz abdesti gibi abdest alır demişlerse de, bizde ve ekseriyette öyle değildir. Şerh-i Meşârık’ta böyle diyor.

Zekerini ve ellerini yıkamak, insanı toparlar ve daha çok meni birikmesine sebeb olur. Kadın râzı olmadan, onunla yapılan cima’dan hâsıl olan çocuk anlayışsız ve geri zekâlı olur. Öğleden önce ve ayın ilk günlerinde sabaha karşı hanımı ile cima edenin çocuğu kerîm olur Divân’da da böyle yazıyor.

Menba’ü’l-âdâb’da diyor ki: Pazar ve çarşamba geceleri cima’ etmez. Çünki bu gecelerde hâsıl olan çocuk, yol kesici ve kavgacı olur Öğleden sonra da cima’ yapmaz; yaparsa doğacak çocuk şaşı olur. Fıtır bayramı gecesi de yapmaz; yaparsa çocuğu âsî olur. Kurban bayramı gecesi de yapmaz; yaparsa, çocuk ya 6 , ya da 4 parmaklı olur. Güneşde de yapmaz; yaparsa çocuğu pis olur. Ayakta da yapmaz; yaparsa çocuğu, yatağına işer. İçinde kız kardeşinin sevgisi olduğu halde cima’ yapmaz; yoksa çocuğu kız olur.

Pazartesi gecesi cima’ ederse, çocuğu, Kur’an okuyucusu olur. Salı gecesi elma’ ederse, çocuğu cömerd ve kerîm olur. Perşembe gecesi cima ederse, çocuğu ilim ve takvâ sâhibi olur. Perşembe günü, öğleden önce cima’ ederse, çocuğu akıllı ve âlim olur, şeytan ondan kaçar. Cum’a gecesi yaparsa, çocuğu anlayışlı, zekî, çok ibâdet edici ve ihlâslı olur. Cuma günü cuma namazından önce yaparsa, çocuğu saîd olur ve şehîd olarak ölür. Bunların hepsi eser ve haberlerle sâbittir.

Tavsiye Yazı –> Bir İhtiyar Müslümanın Kızına Nasihati

Tavsiye Yazı –> Çocuğumuzu Nasıl Yetiştirmeliyiz?

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf Terbiyesi Sultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler