Mescide giderken atılan her adım hesaplanır, sevab yazılır. Kim daha fazla yürür, çok adım atarsa o kadar fazla sevâba, büyük ecre kavuşur. Namaza sekîne ile, yanî hareketlerinde teennî ve abes işlerden kaçınarak ve vekar ile gitmelidir. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «İkâmeti işittiğiniz zaman sekîne ve vekar ile yürüyünüz, acele etmeyiniz. Yetişemediğiniz rek’atleri tamamlayınız» buyurmuştur (Meşârık). Mescide giderken parmakları teşbîk, yanî birbirleri arasına sokmak mekruhdur. Huşu’a aykırıdır. Namaza giden namazda sayılır. Namaz dışında oyun için olursa mekrûhdur. Parmakları çekmek, rahat etmek için olursa mekruh olmaz.
Mescide giderken gülmemeli, boş lâf konuşmamalı ve oyun ile meşgul olmamalıdır. Yürürken uygun düâ yapmalı, Rabbinden, her yönden bol rahmete, nûra kavuşmağı istemelidir. Ayakkabılarını câmi’nin kapısında çıkarır. Toprak, çamur gibi şeyleri siler. Mescide pabuçlarını çıkarmadan girmez. Çünki câmiye pabuçları ile girmek, edeb dışı bir davranıştır. Elbisesini ve bedenini temizlemeli, âyet-i kerîmede bildirildiği gibi süslü, güzel elbiseleri giymeli, istiğfar ve inâbet ile de bâtınını temizliyerek mescide girmelidir. İtikâf niyeti ile, zikir ve düâ için mescide girilir. Nezr edilen vâcib îtikâfda oruçlu olmak şarttır. Nâfile îtikâfda oruçlu olmak şart değildir. Nâfile îtikâfda mescide îtikâf niyeti ile girilir. Adak gibi bir sebeble daha önce kendisine vâcib olmamalıdır. Mescidde durabildiği kadar îtikâf etmiş sayılır ve o mikdarda sevab alır. Mescidden dışarı çıkınca îtikâfı sona erer. Câmi’ül-Fetâvâ’da da bu söz kuvvetlendirilmektedir. Mu’tekif olmayanın mescidde uyuması ve yemesi mekrûhdur. Mescidde yemek ve uyumak istiyenin îtikâfa niyyet etmesi, gücü yettiği kadar Allahü teâlâ’yı zikir ve namaz kıldıktan sonra dilediği mubah işi yapmalıdır, denilmektedir. Hazâne bunun hilâfınadır. Bu konuda âlimlerin görüş ayrılıkları vardır. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Cennet bahçelerine uğradığınız zaman bol bol yiyip içiniz» buyurdu. Yâ Resûlâllah! Cennet bahçeleri nedir? diye soruldu. «Mescidlerdir» buyuruldu. Eshâb-ı kirâm, yiyip içmek nasıl olur? dediklerinde, Resûlullah: «Sübhânallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllahü vallahü ekber demektir» buyurdu.
İtikâfda, dinde mekruh olan şeylerden sakınmalı, mescide girerken gözünde huşu’ kalbinde korku olmalı, Allahü teâlâ’ya hamd, Resûlüne salât okumalı, Rabbinin fadlından ümmîdli olmalıdır. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Mescide girdiğinizde, yâ Rabbî! Bana rahmet kapılarını aç, çıktığınızda yâ Rabbî! Elbette ben senin fadlından istiyorum deyiniz» buyurdu. Zahîriyye fetvâlarında, bir mescide veya eve girerken Mü’minûn sûresi, 29. âyet-i kerîmesini okumalıdır. «Yâ Rabbî! Beni mübarek bir menzile kondur. Sen konuklıyanların en hayırlısısın» meâlindedir.
Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) bir vâdiye veya bir menzile indiğinde bu düâyı okurlardı. Kadı, İmam, sadrü’l-lslâm Ebü’l-Yüsr (rahmetullahi aleyh) bu duâyı tecrübe ettiğini, çok fâideler gördüğünü bildirdi (Cevâhir).
İtikâf için mescide giren, mekrûh vakit ise zikir, başka vakit ise namaz kılmadan ayrılmamalıdır. Zîra Tahıyyetü’l-mescid namazı sünnettir. Esah olan oturmadan önce 2 rek’at kılınır. İmam Nevevî (rahmetullahi aleyh) bu namaza Tahıyyetü’l-mescid diye niyet etmek şart değildir. Mescide girince kılınan 2 rek’at farz veya sünnet, tahıyyetü’l-mescid yerine geçer dedi.
Mescidde dünyâ kelâmı konuşmamalıdır. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Âhir zamanda ümmetimden bâzı kimseler mescidlerde halka olup oturacaklar, dünyâ kelâmı, dünya sevgisi konuşacaklardır. Onlarla mescidlerde oturmayınız. Allahü teâlâ’nın onlarla işi yoktur.» (İhyâ)’da bildirilen bir hadîs-i şerîfde, böyle kimseler için, «Hayvanların otu yediği gibi, bunlar da iyiliklerini yerler» buyuruldu. Bu vera’ ve takvâ hükmüdür. Fetvâ hükmü ise Hazâne’de bildirildiği gibi, mescidlerde dünyâ kelâmının câiz olmasıdır. Evlâ olan Allahü teâlâ’nın zikri ile meşgul olmaktır,
Mescidde dünya san’atleriyle meşgul olmamalıdır. Nikâye’de zikredildi ki, mescidde kitab (Kur’ân-ı kerîm) tedrîs etmek câizdir. Muallim mescidde oturup ders verir veya yazı yazarsa; eğer ücretsiz öğretiyorsa veya kendisi için yazıyorsa zararı yoktur, çünki kurbettir. Eğer ücretle öğretiyor ve başkası için yazıyorsa mekrûh olur. Ancak zarûret hâlinde her iki türlü de câizdir. Terzinin mescidde elbise dikmesi mekruhdur. İbni Seleme diyor ki: Çocuklardan ve hayvanlardan korunmak için olursa zararı yoktur.
Deli kimselerin mescide girmesine engel olmalıdır. Câmi’de alışveriş yapmamalıdır. Hazâne’de nikâh akdinin mescidde yapılması müstehabdır denildi. Zahîrü’d-dîn bunun aksini ihtiyâr etti. İtikâfsız mescidde uyumak, yemek, içmek câizdir. Bunun gibi, Leâlî’de diyor ki, selef, mescidde yellenmek husûsunda ihtilâf ettiler. Bir kısmı, zararı olmaz dedi. Bir kısmı da, ihtiyâcı olunca, dışarı çıkıp yapmalıdır dedi. Doğrusu da budur.
Mescidde kılıç çekmek, yüksek sesle bağırmak, birisi ile tartışmaya, çatışmaya girmek, had cezası vurmak câiz değildir. Çünki mescidler Allahü teâlâ’nın evidir. Bu gibi işler için değil zikir ve tâat için binâ olunmuşlardır.
Mescidlerin, her cum’a günü buhûr yakılarak güzel kokması sağlanır, kapıları temizlenir. Mescidde ticaretle uğraşanlara, Allahü teâlâ ticâretine kâr vermesin! Ve kaybettiği şeyi arayanlara da, kaybettiğini Allahü teâlâ sana buldurmasın! denir. Bunlar hadîs-i şerîfde bildirilmiştir.
Mescide tükürmemelî, toprağa gömmelidir. Varsa mendiline almalıdır. Câmiye sümkürmemeli, başından geliyorsa mescide tâ’zimen yutmalıdır. Taş veya ot gibi şeyleri dışarı çıkarmamalıdır. Ancak süpürüldüğünde toz toprak gibi şeyler ile başkalarını rahatsız edecek şeyler dışarı atılır. Mescidi vatan edinmemeli, soğan ve sarmısak gibi kokan şeylerle mescide gelmemelidir. Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem): «Soğan ve sarmısak yiyen mescidimize yaklaşmasın» buyurmuştur. Yine bir hadîs-i şerîfde: «Soğan ve sarmısağı yemeniz gerektiğinde pişirerek öldürün ve onlara pırasa da ekleyin» buyurulmuştur.
Mescidi tozdan, örümcek ağlarından temizlemeli ve her vakit temiz tutmalıdır. Mescidi ev, kabir ve yol edinmemelidir. Mescidde gecelemek, ev gibi kullanmak, yol olarak kullanmak mekruhdur. Zaruret halinde mescidden geçilebilir. Şiddetli sıcaklarda mescidin damında namaz kılmak mekruhdur. Çok kere vâki’ olan bu işten insanlar gafildir.